“ – Şimdi bizi kim anlatacak? ”
Her zaman uzun uzun hal hatır soran Habip telefonu böyle açtı. “– Ercüment Akdeniz yok, bizim haberlerimizi kim yazacak, bizi kim savunacak?”
İstanbul’da gürültülü atölyelerde bağıra çağıra öğrendiği Türkçesi artık siyaset konuşmaya yetiyor. “Kurulu düzenimiz var” şakası yapıyor çünkü bir süre daha Halep’e dönmeyi düşünmüyor.
“– Bu hafta işgalcilere sövmeye ara ver, göçmenlerden bahset!”
Kölelerden göçmenlere
Küresel tedarik zincirleri genişledikçe, büyük şirketler servetlerine servet katıyor. Fabrikalar büyüyor, inşaat projeleri yükseliyor. Ancak bu büyümenin temelinde ve her tuğlasında işçilerin, özellikle de göçmen işçilerin alın teri var.
İş Dünyası ve İnsan Hakları Kaynak Merkezi (BHRRC) tarafından hazırlanan “Göçmen İşçi Veritabanı”, göçmen işçilerin maruz kaldığı hak ihlallerini inceliyor. Rapora göre göçmen işçiler, en ağır ve en kötü işleri yapıyor, ancak karşılığında en düşük ücreti alıyor.
Fabrikalar, tarlalar
Göçmen işçi sömürüsü denince üç sektör dikkat çekiyor: Tarım-gıda, inşaat ve imalat.
Tarım ve gıda sektöründe mevsimlik işçiler tarlalarda düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Balıkçılık sektöründe uzun ve belirsiz çalışma saatleri var. Gıda paketleme fabrikalarında ise işçiler temel haklardan mahrum bırakılıyor.
İnşaat sektöründe, özellikle Körfez ülkelerinde, işçilerin neredeyse tamamı göçmenlerden oluşuyor. ABD’de inşaat işçilerinin %30’u göçmen. Çoğu düşük ücretlerle ve sendikasız çalıştırılıyor. Singapur ve Yeni Zelanda’daki inşaatlarda iş cinayetleri artıyor, kurbanlar hep göçmen işçiler.
İmalat sektöründe Samsung, Honda, Toyota ve Apple gibi dev şirketler, tedarik zincirlerinde göçmen sömürüsünden kâr ediyor. Özellikle elektronik ve otomotiv sektörlerinde zorlaçalıştırma, aşırı mesailer ve ücret gaspı yaygın. İş kazaları, kötü barınma koşulları ve hak ihlalleri her geçen gün artıyor.
Sömürü atlası
ABD, Birleşik Krallık, Suudi Arabistan, Güney Kore, Avustralya, İtalya, Kanada, Yeni Zelanda ve Tayvan en fazla göçmen işçi alan ülkeler. Göçmen işçilerin büyük çoğunluğu ise Hindistan, Bangladeş, Filipinler, Çin, Endonezya, Meksika, Nepal, Pakistan, Vietnam ve Guatemala’dan geliyor.
Bu atlas, küresel kapitalizmin göç yollarını ve işleyişini gözler önüne seriyor. Düşük gelirli ülkelerden gelen işçiler, zengin ülkelerin ekonomisini ayakta tutuyor. Ancak emeğinin karşılığını alamıyor, güvencesiz ve tehlikeli işlerde çalıştırılıyor.
Göçmen İşçi Veritabanı’ndaki vakalara göre bahsi geçen bütünülkelerde göçmen işçilerin ücretleri gecikiyor veya gasp ediliyor. İşçiler, iş bulabilmek için yüksek komisyonlar ödemeye zorlanıyor. İşyerinde taciz ve şiddet olayları yaygınlaşıyor. Aşırı uzun çalışma saatleri nedeniyle dinlenme süreleri yok denecek kadar az.
Şirketler sorumluluktan kaçıyor
Çok uluslu şirketler, tedarik zincirlerinin ve taşeronların arkasına gizlenerek sorumluluktan kaçıyor.
En fazla ihlalin yaşandığı şirketler arasında Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF), Meta (Facebook, Instagram), Uberve Carrefour bulunuyor.
Meta’nın sosyal medya uygulamaları, göç yollarında sahte işe alımlar için dolandırıcıların en önemli tuzakları haline geldi.
Uber için çalışan göçmen şoförler ve Carrefour’un Suudi Arabistan’daki depo işçileri, düşük ücretler ve kötü çalışma koşullarına karşı düzenledikleri protestolarla raporda yer aldı.
İşçiler direniyor
Her şeye rağmen işçiler sessiz kalmıyor. Göçmen işçiler greve çıkıyor, protestolar düzenliyor. Ancak şirketler, işçilerin bir araya gelmesini engellemek için her yolu deniyor. Sendika düşmanlığı, baskılar, tehditler ve işten çıkarmalar yaygın bir şekilde devam ediyor.
Ercüment Akdeniz’in “Köleler, Göçmenler ve Uygarlık İnşası” yazısında söylediği gibi:
“Dünün Batı medeniyetini inşa etmek üzere çalıştırılan milyonlarca kölenin yerini bugün milyonlarca yurtsuz ve kimliksiz göçmen dolduruyor.”
Bu yüzden, göçmen işçilerin sendikalaşma hakkı, insanca çalışma koşulları ve güvenceli iş talebi, bütün işçilerin temel gündemlerinden biri olmalı.
Habip’e kulak verip, vekâleten göçmenleri yazdım ama gördüğünüz gibi bunu işgalcilere sövmeden yapmak mümkün değil.
Gazeteciler Yıldız Tar, Ercüment Akdeniz ve Elif Akgül, tutuklandıkları mahkemeden cezaevlerine götürülürken. 22 Şubat 2025