Mayakovski’nin çocuklar için yazdıklarına/çizdiklerine baktığımızda Şair, karşısında yeni toplumun gelişip çiçeklenmesini görecek genç kuşağın bulunduğunu bilir. Çocuklar için yazmak çok sevdiği bir şeydir. Bunu büyük, önemli bir iş olarak görür. Çocuklar için yazdığı şiirler bu duygu ve düşüncelerinin ürünleridir
Sosyalist gerçekçi sanatın öncü isimlerinden biri olan Vladimir Mayakovski’yi çoğunlukla bir şair olarak tanıyoruz. Oysa dizeleri Nazım Hikmet de dahil olmak üzere nice sanatçıyı etkilemiş olan Mayakovski, birden fazla yönüyle dikkat çekiyor. Mesela Sovyet avangardının bu önemli temsilcisi, grafik tasarımları ya da resimleriyle de çığır açıcı bir üsluba sahip. Fakat asıl şaşırtıcı olan, öfkeli ve keskin dizeleriyle bildiğimiz Mayakovski’nin çocuklar için yazdığı ve çizdiği eserler…
İlk bakışta Mayakovski’nin sert üslubunu çocuklar için yazdığı şiirlere yakıştıramayabiliriz. Oysa okudukça daha farklı düşüneceğimiz birden çok eser bulunuyor. Gelin önce Mayakovski’nin çocuklarla olan ilişkisine daha sonra ise yazdığı eserlere değinelim.
**
Bir gün, Moskova Dinamo Stadyumu’nda, izcilerin ülke çapında ilk toplantısı sırasında Mayakovski görünür. Kıyıdaki engelin üstünden aşarak alana girer. Bir polis yaklaşır yanına. Mayakovski, “Yazarım ben, gazeteciyim” der ona, “her şeyi görmem gerek”. Sıralar arasında uzun süre dolaşır, bakar, dinler, sonra tribüne çıkar. Stadyum üzerinde megafonlar gürlemektedir. Ülkenin tüm köşelerinden binlerce çocuk, şu basit, fakat her zaman anımsanacak sözleri dinler Mayakovski’den:
“Mavi dalgalı denizin / sayısız toprağın / ırmağın / akıp gitsin ardına o şimşek türkü / izcilerin toplantısını anlatsın”. Mayakovski birkaç saat kalır stadyumda. Kırmızı boyunbağları denizinde, çocukların sevinçli yüzlerine bakar. Yanında bulunan arkadaşı V. Katanyan’a şöyle der: “Çok güzel bir destan yazmak ve onu burada okumak – sonra da ölünebilir artık!”
Belki adı bir ‘destan’ olmaz ancak Mayakovski, gerçekten de çocuklara kendi zihninden parçalar bıraktıktan sonra ölür. Ancak Mayakovski’nin ‘çocuk’ yanı, sadece adına çocuk şiiri dedikleri dizeleri yazmadan önce de kendisini gösterir.
**
Ekim Devrimi’nin ardından başlayan karşı-devrimci saldırılar ile birlikte Rusya, yıllar sürecek kanlı bir iç savaş dönemine girer. Üretim araçlarının kolektif mülkiyeti gibi yenilikçi bir ajandayla iktidara gelen Bolşevik devriminin yansımaları da bir o kadar olur. Üstelik günlük yaşamdan sanata tüm bu yansımlar, iç savaşın hamurunda yoğrulur.
Devrimi büyük bir coşku ile karşılayan Mayakovski’nin sanatsal üretimi de aynı şekilde. Sovyet iktidarının düşüncelerini, getirdiği yenilikleri ve karşı-devrimci saldırıları kitlelere anlatmak için sanat müthiş öneme sahip bir silahtır. Mayakovski de bu çabanın tam merkezindedir.
ROSTA Pencereleri yeni bir şiirsel üslup ve yeni bir pankart üslubu yaratır: yalınlık, özlük, hiçbir söz dolambaçlığı ve kıvırtmanın bulunmadığı en üst düzeyde bir kolay anlaşılırlık. Mayakovski, ajitasyon pankartlarında, çocukluğundan beri bilip sevdiği, halk masalı, türkü ve koşma imgelerinden sürekli olarak yararlanır. Sadece atasözleri ya da türküler değil, ROSTA Pencereleri’nde kimi zaman, çocuk şarkıları da kullanılır. Kanaryacık-geyikcik, nerede kaldın? Şarkısının sözlerini, devrim düşmanlarını alaya almak için şöyle değiştirmişti: Vrangel Vrangel nerede kaldın? Lloyd George’dan tank mı aldın?
‘Kara Baron’ lakabıyla da tanınan Pyotr Vrangel, Beyaz Orduların kanlı komutanlarından biridir. Lloyd George ise dönemin İngiltere Başbakanıdır. Bu sözlerle Beyaz Orduların İngiltere gibi güçlerden aldıkları açık destekler, bir çocuk şarkısıyla eleştirilirken görseller de bize kariktürvari hatta yer yer kullanılan renkler ve çizimlerle ‘çocuksu’ bir hava veriyor.
**
Bu kadar Mayakovski’nin çocuklara dair ‘arka planından’ söz ettiğimiz yeter, şimdi yazımızın asıl konusuna gelelim. Aslında bakarsanız söz edeceğimiz eserlerin Türkçe çevirilerine rastlamak mümkün: ‘Nedir İyi ve Nedir Kötü?’, ‘Büyüdüğüm Zaman Hangi İşi Yapacağım?’ ve ‘Zürafadan Kanguruya Neler Neler Var Bu Kitapta’ çeşitli yayınevleri tarafından basılan Mayakovski’nin çocuk kitapları. Her biri farklı yaş grupları için yazılmış olması yönünden dikkat çekici.
Henüz çevreyi yeni tanıyan, en küçük çocuklar için yazılmış Zürafadan Kanguruya Neler Neler Var Bu Kitapta’yı görüyoruz. Ardından Nedir İyi ve Nedir Kötü? geliyor ki isim olarak da en dikkat çekici bir eser. Kitap, iyi ve kötü gibi soyut kavramları devrimci bir ışık ile somutlaştırılmaya çalışıyor. Üstelik kalıplardan kaçınan Mayakovski, bu somutlaştırmayı daha farklı biçimlerde yapıyor. Nedir İyi ve Nedir Kötü? ile birlikte zorbalık kadar korkaklığın da kötü olduğunu görüyoruz. Çünkü korkaklık utanç vericidir. Tüm bunlar civcivleri kazlara karşı savunan çocuğun hikayesi ile birleşebiliyor.
Büyüdüğüm Zaman Hangi İşi Yapacağım? kitabı ise meslek hayatına adım atmak üzere olan 17-18 yaşındaki bir gence yazılır. En azından kitabın başında söylenen budur, çünkü aslında bakarsanız daha küçük çocukların meraklarına dair, önyargılara karşı yazılmış bir kitaptır. Marangoz, mimar, kondüktör, şoför, pilot… çeşitli meslek grupları, biri diğerine üstün olmadan hoş bir üslupla betimlenir. Üstelik hiçbiri birbirinden kopuk değildir, marangozun mobilyası, ev tasarlayan mimara, mimarın tasarımı vinçlerle gelen inşaatçılara uzanır. Böylece her mesleğin toplumsal hayatı tamamlayan parçalar olduğunu öğreniriz. Çocukları iyileştiren bir doktor, ya da zor işleri beceren bir işçi…
Tabii satır aralarında Mayakovski ‘kendinden’ parçaları da net bir şekilde bize göstermeyi ihmal etmez: “Biz halledebiliriz beraberce hepsini / kocaman makaslar kesiyor kıtır kıtır demiri / Dönüyor çarklar, çekiliyor yükler yukarıya doğru… / Eziliyor demir külçeler buharlı baskı makineleri vurdukça / metaller eriyor çarklar döndükçe.” Kitabın özeti ise “Her iş için yetenek ve azim gereklidir / ve kimse bunun için övünmemelidir. (…) Kendinize en uygun mesleği seçin ve sakın unutmayın / her meslek birbirinden güzeldir” dizelerinde saklıdır.
**
Belki bugün, saydığımız eserler gibi onlarca yeni çocuk kitabıyla karşılaşabiliriz. Biri ötekinden değerli değildir kuşkusuz. Ama bundan yüz sene evvel yazılmış Mayakovski kitaplarında daha farklı şeyler var.
Mayakovski’nin çocuklar için yazdıklarına/çizdiklerine baktığımızda Şair, karşısında yeni toplumun gelişip çiçeklenmesini görecek genç kuşağın bulunduğunu bilir. Çocuklar için yazmak çok sevdiği bir şeydir. Bunu büyük, önemli bir iş olarak görür. Çocuklar için yazdığı şiirler bu duygu ve düşüncelerinin ürünleridir.