Ana Sayfa Kıbrıs iktibas Şener Elcil Mandıra Düzeni – Şener Elcil

Mandıra Düzeni – Şener Elcil

Reklamlar

Avrupa Birliği’nin para birimi olan “Euro” banknotlarının tümünün üzerine köprü resmi konması bir rastlantı değil aksine köprülerin insanları birleştiren rolünü vurgulamak için bilinçli olarak konmuştur.

Bölünmüş adamızı birleşmesinde atılan en önemli adım Dr. Ahmet Cavit An’ın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kazandığı dava sonucu 23 Nisan 2003’te geçiş noktalarının açılması ve bugüne kadar 150 milyonu aşkın kişinin karşılıklı olarak geçiş yapmasıdır.

Bu geçiş noktaları açılmadan önce Kıbrıslı Türklerin yaşadıklarını hatırlatmakta yarar görmekteyim:

1-1974’te yaşanan savaş sonunda imzalanan ateşkes ve Viyana Antlaşması ile Kıbrıslı Türkler “güvenlik” gerekçe gösterilerek adanın kuzeyine toplanmış Arif Hoca’nın deyimi ile “mandıra düzenine” mahkûm edilmişlerdir.

2-Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ulaşım imkânı olmadığından, K.C pasaportu alma imkânı sadece torpillilere verilen, ayrıcalıklı güneye geçiş izni ile elde edinilebiliyordu.

3-Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu olmayan Kıbrıslı Türkler, önce seyahat belgesi, Kıbrıs Türk Federe Devleti ve K.K.T.C pasaportu kullanıyorlardı. Bu pasaportun geçerli olmadığı birçok ülkeye seyahat için Kıbrıslı Türklere geçici T.C pasaportu veriliyor ve çok uzun uğraşlarla vize alınarak seyahat edebiliyorlardı.

4-Türkiye’nin Kıbrıs’a yerleştirdiği insanlara vatandaşlık verilmesi ve bu insanların o dönemde K.K.T.C vatandaşlığı üstünden pasaport alıp, İngiltere’nin Kıbrıslı Türklere uyguladığı kapıda vize uygulamasından yararlanarak, iltica ve göç etmeye başlamasıyla, İngiltere de Kıbrıslı Türklere vize uygulamaya başladı. Vize işlemleri tam bir eziyete dönüştü.

5-Kuzey ve güney Kıbrıs arasında iletişim tamamen koparıldı. Telefon ile güney Kıbrıs’a ulaşma imkanı sadece Cumhurbaşkanlığı binasında korunan bir tek telefonla yapılmakta ve bunu da torpilliler kullanabilmekteydi. 2000’li yılların başında kurulan “Alo Yorgo, Alo Hasan” hattından iletişim sağlamak tam bir eziyetti.

6-Oluşturulan ayrı posta sistemi, “Mersin ilinin 10. İlçesi” yapılan kuzey Kıbrıs tanımlaması nedeni ile mektuplar Mersin 10 Turkey adresi yazılarak iletilmektedir. Bu uygulama hala daha devam etmektedir.

7-Kuzey Kıbrıs hava ve deniz limanlarından çıkış yapacaklardan, askerlik terhis veya erteleme belgelerini beraberlerinde getirmeleri istenmekteydi. Belgesini unutup getirmeyen onlarca insana çıkış izni verilmiyordu.

8-Ercan Havaalanı uçuş yapılabilen tek yerdi. Tüm uçuşlar Türkiye aktarmalı ve çok pahalı idi.

9-Güney ve kuzey arasında yetkili makamların göz yumması ile içki ve sigara kaçakçılığı yapılıyordu. Özellikle güneyden getirilen içkiler, karaborsada çok pahalı satılmakta idi.

10-Piyasada rekabet şansı olmadığından, yurtdışından kuzey Kıbrıs’a ithal edilen bazı mallar fahiş fiyata satılıyordu. Ticaret kısıtlıydı ve garnizon ekonomisi anlayışı hakimdi.

11-Kuzeydeki işsizlik, insanlarımızı yurtdışına göç etmeye teşvik ediyordu. Bununla birlikte askerden alınan izinlerle bir kısım Kıbrıslı Türk çalışmak için güneye geçiyordu. Bu izinler siyasi rant ve baskı aracı olarak kullanılmaktaydı.

12-Kuzeydeki sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve insanlarımızın ilaca ulaşma şansının kısıtlı olması, bu imkanların Türkiye’de aranmasına neden oluyordu. Çok torpilli ve rejime yakın olanlara güney Kıbrıs’a bu maksatla geçme izni veriliyordu.

13-Kıbrıslı Türk demokratik sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin güney Kıbrıs’a geçişleri askerin iznine bağlıydı. Bu izinleri almak zor olmakla birlikte, keyfi veriliyor, toplantı sonucunun Dışişleri Bakanlığı’na rapor edilmesi isteniyordu.

14-Uluslararası toplantılara veya spor yarışmalarına katılımda da kuzeydeki makamların onayı aranmaktaydı. Onay almayanlar hava alanı veya deniz limanlarında engelleniyordu.

15-Kıbrıslı Türk öğrencilere verilen uluslararası burslar, rejime yakın kişilerin çocukları arasında paylaşılıyordu. Avrupa ve Amerika’da okumak, torpilsiz öğrenciler için bir hayaldi.

16-Sınırlar arkasına sıkıştırılan Kıbrıs Türk toplumuna yönelik rejimin medya kurumlarınca ve eğitim sistemince yapılan kara propaganda ile insanların beyni yıkanıyor, Rum toplumuna karşı nefret, düşmanlık ve ırkçılığın artması sağlanıyordu. Toplumların birbirine ulaşımının engellenmesi, önyargıların gelişmesini sağlıyordu.

17-Toplumlar birbirlerinin yaşayış ve gelir düzeyinden habersizdi. Karşılaştırma yapma imkanları yoktu.

18-Kuzey Kıbrıs’taki mallar kısıtlıydı. Özellikle makine ve araç, gereç yedek parçası bulma çok zordu. Bu alanda karaborsa vardı.

19-İki toplumdan insanların tek buluşma yeri ara bölgedeki karma Pile köyü idi. Burada bir araya gelenler, polis tarafından izlenir ve raporlanırdı. İzinsiz güneye geçenler askeri mahkemede yargılanırdı. Bununla birlikte rejimin medya kurumlarında “vatan haini, Rumcu, casus” olarak teşhir edilerek, dışlanırdı.

20-Kıbrıslı Türk aydınlara, muhaliflere ve rejime karşı gelenlere yapılan baskıların ve saldırıların uluslararası alana taşınarak, dayanışma talep edilmesi, rejimin yarattığı engeller yüzünden nerede ise imkansızdı.

Bu listeyi uzatmak mümkündür. Bir açık hava hapishanesinde var olan şartlar yüzünden, sınır geçişleri açılana kadar topluma bu acılar her şekilde yaşatıldı.

Sırtını Türkiye’ye dayayan barış ve çözüm düşmanları o günleri özlemle anmakta ve Kıbrıslı Türkleri mandırada kapatılan koyunlar olarak görmektedirler.

Buna karşı çıkmak toplumsal varlık mücadelemizin ana hedefi ve birleşmiş, özgür bir adada yaşamanın tek koşuludur.

YORUM YOK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Exit mobile version