Ana Sayfa iktibas Metin Yeğin Borcu olan isyan etmez – Metin Yeğin

Borcu olan isyan etmez – Metin Yeğin

Daha makul olmak, daha çok çalışmak ve en azından kredi kartı borcunun ‘asgari oranını’ ödeyebilmek için, hayatımızdan, her geçen gün daha koca bir parça koparıp, bankaların önüne atmak zorundayızdır. Biz makullerden isyan mı çıkar?

Reklamlar

Kapitalizmin en güçlü yanlarından biri, onun oyununun kurallarına göre düşünmenizi sağlamasıdır. Mesela bunların arasında en masumları, verim, kalkınma, karlılık, asgari ücret filan gibi şeylerdir. Benden size öneri, bunlar ve benzeri şeyler aklınıza geldiğinde, hiç üstüne düşünmeden kafanızdan savurup atın. Burjuva yavşaklığı içinde yapışmışlardır tabii ki, köşeye bucağa ve bu yüzden, bunlara ilişkin, en aykırı bir şeyi düşündüğünüzde bile, en fazla bir ‘makul radikal’den başka bir şey değilsinizdir. Okeye dördüncü oturmuşsunuzdur zaten. Siz masadan kalksanız, oyun bozulacaktır belki ama bu da pek makul de gelmemektedir size.

Bu ‘makul radikal’ tuzaklardan biri, eğer ekonomi daha kötüye giderse, mesela insanların borcu artarsa, sistem içinde de olsa, bazı şeylerin değişebileceğidir. Bu o kadar yer edinmiştir ki kafanıza, böyle olmadığında, gözlerinizi olabildiğince çok açıp, makul bir oranda, şaşkın şaşkın etrafa bakarsınız. Nasıl herkes bu kadar, her gün daha da kötü duruma düştüğü halde, bir değişikliği talep etmiyordur? Neden? Mesela Japon kağıt katlama sanatı Origamiye katılıp, 4-5 yılda bir de olsa, sandıkları doldurduğunda, bunun doğrudan sorumlularına hala oy atmaya devam ediyordur. Tıh tıh tıh’tır. Gariptir, Oy anam oy’dur…

Herkesin borcu daha da artmaktadır. Kapitalizmin son peygamberleri Visa, Master card ya da Amerikan Express karşısında, bütün çalıştığımız günleri, ayı kurban etmekle kalmayıp, çalışacağımız günleri, gelecek ayları da yani hayatımızı da ona yatırmaktan başka çaremiz yoktur. Daha makul olmak, daha çok çalışmak ve en azından kredi kartı borcunun ‘asgari oranını’ ödeyebilmek için, hayatımızdan, her geçen gün daha koca bir parça koparıp, bankaların önüne atmak zorundayızdır.

Biz makullerden isyan mı çıkar?

Barcelona’nın anarşist-Komünist işçi mahallesi ‘El Poblenou’ da ki isyan tohumlarını, Faşist Franco rejimi bir türlü bastıramıyordu. İşkenceler, cezaevleri, yargısız infazlar, açık ve gizli polis, ne yaparsa yapsın, yine de bir şeyler yeşeriyordu bu mahallede. Hatta birçok apartmanın girişine, bir telefon kulübesi gibi kondurulmuş, ‘Apartman Yöneticisi’ makamında, bütün gün bir ‘Apartman Yöneticisi’ oturuyor, kim apartmana giriyor, kim kimle buluşuyor, tespit ediyordu ama ne fayda. İsyan kapıdan olmasa, bacadan dışarılara taşıyor, sokaklarda dolaşıyordu.

Sonra ‘Demokrasi’ geldi. Mülkiyetinin devlete olduğu bu evleri, içinde oturanlara, işçilere satalım dedi yeniler. Herkesin evi olacaktı, ne güzeldi. İşçilerin hiç parası yoktu ama sorun değil dedi bankalar. Onlarda çok vardı ve seve seve kredi açarlardı. İyiydiler. Bütün işçiler, böylece devlete, kamuya yani kendilerine ait evleri satın almak için bankalara borçlandı. Yani aslında fiili olarak, evlerin mülkiyeti bankalara geçti. İşçiler 10 yıl, 20 yıl borçlandılar. El Poblenou’da isyan filan kalmadı!

İşkenceler, cezaevleri, yargısız infazlar, açık ve gizli polisin yapamadığını borç senetleri yaptı. Herkes, makul radikaller olarak, en fazla, faiz oranlarına itiraz eder buldular kendilerini…

Haldun abi anlatmıştı; 12 Eylül döneminde, aranıyorlardı. İki ay kadar sonra, birlikte kaldıkları, bir sendika başkanı arkadaş, gidip teslim olacağını söyledi. Niye diye sordu Haldun abi. Bir halı almışlardı. Onun borcu için evdekileri sıkıştırıyorlardı. Taksit gecikmişti iki ay. Gidip sıkıyönetime teslim oldu

Soma’da maden faciasından sonra, yine aynı partiye oy çıkınca çok şaşırdı herkes ama madencilerin kredi kartı borcu vardı ve onu ödemeleri gerekiyordu…

Yine Haldun abi anlatıyordu; Yunanlılar, dünyada bize en çok benzeyen halktı. Dağ köylerinde kan davaları da vardı. O köylerden eski solcu bir arkadaşına, ‘Sizde kan davaları devam ediyor mu’ diye sordu. ‘Yok ya’ dedi arkadaşı ‘Kredi kartı çıktı, kimse kimseyi vurmuyor. Borcu kim ödeyecek’ diye…

Yani ekonominin daha kötüye gitmesinden ve herkesin daha çok borçlanmasından, bir hayır bekliyorsanız, boşuna beklemeyin.

Ve son zamanlarda, kredi kartı limitinizin artmasından, başka sevindiğiniz bir şey oldu mu hiç hayatınızda?

YORUM YOK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Exit mobile version