Ana Sayfa iktibas Hayri Kozanoğlu Trump 2.0 kükremeye başladı – Hayri Kozanoğlu

Trump 2.0 kükremeye başladı – Hayri Kozanoğlu

Reklamlar

Donald Trump, Meksika ve Kanada’ya %25, Çin’e %10 gümrük vergisi uygulayacağını ilan ederek ilk ekonomik bombasını patlattı. Daha önce telaffuz etmekten en fazla zevk aldığı kelimenin “tariffs” (gümrük vergileri) olduğunu açıklamıştı. Bir anlamda seçim zaferini böyle bir haz nesnesiyle kutladığı söylenebilir. Aslında başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak. Yani şu anda bir icra yetkisi bulunmuyor. Uygulayacağı ekonomik politikalar için Hazine ve Ticaret Bakanlığı’ndan bir tavsiye alması da söz konusu değil. Böylece ne kadar keyfi, başına buyruk bir yönetim anlayışına sahip olduğunu ilk baştan gösteriverdi. Üstelik Kanada ve Meksika ile NAFTA’nın yerine geçen bir serbest ticaret antlaşması bulunduğunu hiçe sayarak…

Bu yazı kaleme alınırken de, BRICS ülkelerine “Dünyanın rezerv parası olarak dolar yerine başka bir alternatif geliştirmeye kalkarsanız %100 vergi uygularım” diye de bir tehdit savurdu. Bu yöndeki çabaların şu ana kadar somut bir sonuç vermediğini biliyoruz. Tüm veriler de gerek dış ticarette, gerekse de finansal işlemlerde doların tahtının sallanmadığını gösteriyor. Trump’ın açıklaması bir yönüyle de ABD emperyalizminin doların egemenliğine ne denli bağlı bulunduğunu kanıtlamış oluyor. BRICS ülkeleri arasında Hindistan ve Brezilya başta gelmek üzere Amerika’nın önemli dış ticaret ortaklarının da bulunması, önümüzdeki günlerin yeni çalkantılara gebe olduğunu gösteriyor.

ŞİMDİLİK ÇİN UCUZ KURTARDI

Seçim kampanyasında, şu andaki oranların üzerine Çin’e %60 ek gümrük vergisi planladığı hatırlanırsa, Pekin şimdilik ucuz kurtarmış görünüyor. Avrupa da ilk salvoda isabet almadığı için biraz rahatladı. Söz konusu üç ülke, Kanada-Meksika-Çin ABD’nin önde gelen ticaret ortakları. Toplamda Washington’a 1,5 trilyon dolarlık ihracat yapıyor, 1 trilyon dolarlık ithalat gerçekleştiriyorlar. Biraz daha ayrıntıya inecek olursak, Kanada’nın ihracatının %78’i, Meksika’nın ise %80’i ABD’ye gidiyor. Üstelik dış ticaret büyük ölçüde karayoluyla gerçekleştirildiği için söz konusu ürünlerin başka pazarlara yönlendirilmesi de kolay değil.

Çin’in ihracatının sadece %15’i ABD’ye yapıldığı için vergilerin etkisinin biraz daha sınırlı olması bekleniyor. Dünyanın en büyük enerji üreticisi haline gelmesine karşın ABD hâlâ Kanada’dan günde 4 milyon varil ham petrol alıyor. Taze meyve-sebze tüketiminin yarısı Meksika tarımı kaynaklı. Sağlıklı kahvaltıların vazgeçilmez ögesi kabul edilen avokadolar da güney komşusunun mahsulü. Amerikan, Japon, Alman tüm bildiğiniz otomobil markalarının üretimlerinin kayda değer bir kısmı Meksika fabrikalarında gerçekleştirilip ABD’ye ihraç ediliyor.

TRUMP’IN ARZ YÖNLÜ EKONOMİ ANLAYIŞI

Uygulanacak bu gümrük vergilerinin olası etkilerini irdelemeden önce isterseniz, Trump’ın ekonomik anlayışını bir gözden geçirelim. Temelde “arz yönlü ekonomi” denilen, vergileri düşürmeye, devletin ekonomideki rolünü en aza indirmeye, üretimin önündeki engelleri kaldırmaya dayalı bir zihniyetin temsilcisi olduğu söylenebilir. Böylelikle yatırımların artacağı, üretimin hız kazanacağı, oranlar düşürülürse dahi vergi tahsilatının artacağı varsayılıyor. Bu kurguya göre, “akmasa da damlar” misali sade yurttaş da yeni iş alanları açılmasıyla, istihdamın sıçramasıyla bu süreçten sebeplenecektir. Ancak bu varsayımlar hiçbir ülke örneğinde doğrulanmamasına karşın, “sermaye yanlısı emek karşıtı” bu reçeteler Trump gibi demagoglar aracılığıyla ısıtılıp ısıtılıp halk kitlelerinin önüne konulabiliyor.

***

PAZARLIK PEŞİNDE Mİ?

Trump’ın açıkladığı adımların pazarlık amacı taşıdığı, ticaret ortaklarını masaya oturtmaya yönelik olduğu görüşleri de var. Ancak daha işin başında ilan ettiği hamlelerden geri adım atması pek beklenemez. Kısaca, bekleyip görelim desek de Trump 2.0 reçeteleri ne Amerikan ekonomisi ne de küresel ekonomi için umut vaat ediyor. İlk kükremeyle birlikte, kısa bir başarı görüntüsünün ardından hayal kırıklığı yaratacağı izlenimi uyandırıyor.

***

MUSK DEVLETİ KÜÇÜLTECEK

Trump seçilince, önceki dönemde %35’den %21’e indirdiği kurumlar vergisini %15’e çekeceğini vaat etmişti. Devleti küçültme misyonu da milyarder iş insanları Elon Musk ve Vivek Ramaswamy’e ihale edildi. Popüler bir kripto para, “Doge” markasıyla kısaltılan Hükümet Etkinliği Bakanlığı (Department of Goverment Efficiency) sözüm ona bu işlevi üstlenecek. İlk elde Musk 6,75 trilyon dolarlık federal bütçeden 2 trilyon dolarlık kesinti öngörüyor. Ramaswamy ise Eğitim Bakanlığı’nın topyekûn lağvedilmesini öneriyor. Savunma, sosyal güvenlik ve sağlık, bütçe harcamalarının üçte ikisini oluşturuyor. Sosyal programların büyük bir kitlesel tepkiye neden olmaksızın, büyük mahrumiyetlere yol açmaksızın budanması olanaksız görünüyor. Hiç kamu hizmeti deneyimi bulunmayan, iktisat bilgileri şüpheli iki sivri zekâlının uçuk fikirleriyle devleti yönetmenin anlamsızlığı açıkça görülüyor.

FOSİL YAKIT ÜRETİMİ TAM GAZ SÜRECEK

Trump aynı zamanda fosil yakıt üreticilerinin de desteğiyle seçildi. Zaten ekibi büyük ölçüde küresel iklim değişikliği inkârcısı, aşı karşıtı, bilimden nasibini almamış kişilerden oluşuyor. Yeşil teknolojilere yapılan sübvansiyonların kaldırılmasını, petrol ve doğalgaz aramalarının önündeki engellerin temizlenmesini ve fosil yakıt üretiminin son hızla sürdürülmesini de planlıyor.

KORUMACILIK POLİTİKASININ ÇELİŞKİLERİ

Gelgelelim dış ticarette korumacı politikalar; kapitalist küreselleşmenin özelleştirme, kuralsızlaştırma, finansallaşma ile birlikte temel direklerinden biri dış ticaretin liberalizasyonu perspektifi ile çelişir görünüyor. Bu yaklaşımda belki Trump’ın konuya ilişkin saplantısının, gerçekten gümrük vergileriyle Amerikan imalat sanayinin ihya edilebileceği düşüncesinin rolü bulunabilir. Ancak ortada objektif bir gerçek de var. Artık kapitalist küreselleşme kurgusu içerisinde, ABD himayesinde gelişen Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) ortaya koyduğu serbest ticaret kuralları çerçevesinde Amerikan imalat sanayisi rekabet edemiyor. Bu oyunun kuralları içerisinde, başta Çin gelmek üzere Asya ülkeleri daha ucuz ve kaliteli üretim yapmayı beceriyorlar. O nedenle artık Washington kendi koyduğu kurallarını kendi ihlal ediyor, DTÖ’yü giderek işlevsizleştiriyor.

***

EKONOMİ NASIL ETKİLENECEK?

Yeni gümrük vergilerinin devreye girmesiyle, ING Bankası’na göre Amerikalı tüketicilerin bütçesine yıllık 2 bin 400 dolarlık bir maliyet binecek. İsviçreli diğer bir banka UBS’ye göre ise Çin’in ihraç ürünlerine uygulanacak her %10’luk vergi, ortalama ailenin gündelik alışveriş faturasını %4 kabartacak. İsterseniz bu noktada Trump’ın gümrük vergisi ve göçmen politikalarının ekonomiyi hangi kanallardan, nasıl etkileyeceği üzerine odaklanalım.

Gümrük vergileri devreye girerse, normalde ithalat düşer, vergi gelirlerinde bir artış meydana gelir ve ülkenin ticaret açığı azalır. Ancak ilk elden elde edilecek bu başarı kısa ömürlü olur. ABD gibi şu anda işsizliğin düşük seyrettiği bir ekonomide, talebin yerli üretime kayması enflasyonu artırabilir. Zaten ithalatı devam eden ürünlerin gümrük vergileri yüzünden fiyatlarının yükselmesi enflasyonu olumsuz etkilemektedir. Bu ortamda Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faizleri yüksek tutması ve daralan dış ticaret açığı, doları değerlendirir. Nitekim bugünlerde Trump politikalarının bütçe açıklarını kabartacağı, enflasyonun tekrar başını çıkaracağı, bu nedenle FED’in faiz indirim sürecinin tavsayacağı tahminiyle dolar değerli seyrediyor.

Vergilere muhatap ülkelerden beklenen misillemenin gelmesi halinde ise, ihracat da yavaşlayacak, ekonomik aktivite yani büyüme de olumsuz etkilenecektir.

Gelelim göçmenler konusuna; Ülkedeki 11 milyon kaçak işçiden yılda 1 milyonunun sınır dışı edilmesi de emek arzının daralmasına; özellikle tarım, inşaat ve yeme-içme hizmetleri gibi bazı sektörlerde dar boğaza yol açacak, enflasyonist etki yaratabilecektir. Bu durumda FED’in faizleri yüksek tutması, doların değerlenmesi senaryosu işleyecektir. Yine dış ticaret dengesi ve büyüme olumsuz etkilenecektir.

Yüksek faizler büyük olasılıkla Trump’ı çileden çıkaracak, Merkez Bankası’na müdahaleye yeltenmesine yol açacaktır. Bu da başta hisse senedi borsaları, finansal piyasalara endeksli Amerikan ekonomisinde çalkantıları tetikleyebilecektir.


Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

YORUM YOK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Exit mobile version