Birkaç gündür Yeni Erenköyde bulunuyorum. Bazı arkadaşları ziyaret ediyorum. Elbet Lefkoşanın şaşası yok. Arada bazı mütahit dolaşımını da duyuyorum. Bazı yerlerde site yapma planları da seslendiriliyor. Fazla kalabalıklara katılmadım. Elbet Suriye gibi konuları da Karpazın birazda daha fazla nemli havasında da izlemeye devam ediyorum.
Burada ufak bir gözlemimi de aktaracam. Suriye olayı ya konuşulmuyor veya ağırlıklı resmi idolojik satılımın karşılığına raslıyorum. Pek de tartışmalara karışmadım. Özellikle yaratılan Kıbrıs resmi algısı Suriye resmi idolojik satılışına da hizmet etmekte olduğunu anladım. Bir kesim fetihçi duyguları ile büyüklük övgülerine kolayca kapıldı. Hele de TRT veya BRT izleyenler sanki hala Halepin Türkiye toprağı olacağı inancı ıolanlar da var. kimse doğrudürüs Suriyede kim kazandı veya İsrail gerçeğine dikat etmiyor. Kıbrıs örtüsü ile Suriye fetih ruhu adeta saydamlaştırıldı. Birileri daha ileri gidip “rumların dikat etmelerini” dahi vurgulayanlar var. tabi gözlemim fazla geniş alanda olmaı. Ama sıradan insanların daha fazla olduğu kişilerin konuşmalarından alıntılar sunuyorum. Buda bana tekrardan cihatcılık, gericilik ve ırçılık kültürünün nasıl yerleştirildiğinin açık örbeklemi olarak kafamda karşılık bulma üretimine yardımcı oldu.***
Karpazdan izledim. Birçok kanal veya bilgisayardan siteği takip etmekle de zaman ayırdım. Yalnızlıklta bazen dalıp dalıp gitmeler dışında, epey birikimime birikmim kattım. Olgu yerine algı veya medya proaganda aygıtı ağında epey yorum yapacak örnekler peşpeşe geliyordu. Olayların nasıl olup da buraya geliş eksikliği adeta başarılı şeklde yok saydırtıldı. Böylelikle dilenen idoloji algılarla kafalara kazılıyor. Örnek, olanları dışta brakırcasına, demokratik Suriye geleceği tartıştılırıyor. İşkalcilerin kol gezdiği, özellikle isaralin heryeri katledercesine yok etmesi varken, çoğu zaman gelecek analizlerine de eklenmiyor. Hep HTŞ merkezli gelecek ufkunda zorlatılıyor.
Öyle bir HTŞ oluşturuldu ki nasıl olduğu dahi kafalardan sildirtildi. Yine örnek olarak; HTŞ savaşçılarıda onbinlerce Uygurdan Çeçene ciahtcı oluşu örgütsrl yapılarda söylenmez. Sanki Suriye kökenli ve kendi kendine güçlenen yapı olarak algılatılıyor. Doğrusu başarılıyor da. Halbuki HTŞ hikayesinin sadece İdlip bölümünü alsalar, ordaki kurulan yönetim şekline baksalar, onca kuşamaya karşın nasıl oldu da onca yarım alıyordu sorularını sorsalar, şimdi HTŞ eşitdir demokrasiciliğe oynamazlardı. Hele israilin onca katletme bonbardımanlarına ses çıkarmalarını da sorgulayıp gereken araştırmalar da yapılırdı.
Bbasit bir örbek daha: İdlipte Türkiye kontrolü ve varlığı askeri varlıkla garantileştirilen HTŞ maaş şekli de var. bir HTŞ üst yapıdaki askeri genral ikibin dolar alırken, Suriye ordusundaki kırk dolar alıyor. Bu farkın kayağı ne sorusu sorulmuyor. Buda HTŞ konusu konuşulurken ikili duruma bakmak önemlidir. Oraya insanların nasıl geldiği başlangıcıyla, onca paranın kimin aktardağı sonucuna dek bir gerçeklik resim kolayca çekilir. Hat da anladık ki Esatla görüşme oyalaması olurken, Ukraynaan İdlipe resmen ihaların ve dronları kulandırmaneğitmenleri getirildi. Zaman birazda böyle uzadı. Ama tüm bunlar yokmuşçasına gelecek hem de “demokratik Suriye” tartışmaları yaptırılıyor. Güneyden ve kuzeyden işkal edilen, tüm alt yapısı yerlebirn edilen, içinde onbinlerce cihatçı yabancıyla HTŞ denklemi oluşturulmaya çalışılınıyor. Aslında Ortadoğu oynunda hep işkaler ve yıkımlar demokrasi değil kurtulmanhiç olmazken, ülkelerin hali ortada. Libya ve Irak sanırım yeterlidir.
Sadece sıraladığım bu birkaç konu dahi neden suriye sorusundan tutun gelecek satışa konulan ülke bileşkesini anlatmaya yeter. Hele de kendilerine göre karşıtlar da varken, iş daha kolay. Türkiyede örneğin Suriyedeki işkal ve yapılanlar değil hep Doğu Fıratdaki SDG tartışmalarıyla hem olanları örtme hem de yeni kazanım için alan açılmaya çalışılmaktadır. Zaten bugün SUriyeyi darmadağınn edenlerin amacı demokrasi falan değildir. Oyuncuları da öyle. Ama bunlar örtülerek, Irak ve Libyada olduğu gibi algılarla hem gerçekleri örtüyor hem de sömürgeleştirme hegemonya alanlarına da yer açmaya uğraşmaktadırlar.
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.