Adı; Soukaina Kirba…
Henüz 19 yaşında…
İki arkadaşı ile birlikte, Girne-Çatalköy anayolu üzerinde, yolu karşıdan karşıya geçmeye çalışırken kendisine araba çarpıyor ve feci biçimde can veriyor…
Bir iki gün medyamız bu haberle çalkalanıyor ve arkasından “ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” diyerek günlük umursamazlık girdabına geri dönüyoruz…
Saygıdeğer medyamız da, yüce devletimiz de “haber”in arkasını bırakıyor…
Kirba ile birlikte yolu geçmeye çalışan diğer iki kıza ne oldu?
Yaşlı sürücünün korkunç cinayette işlediği suç, yaptığı hata neydi?
En önemlisi, bu cinayetin bu ülkeye vermesi muhtemel zararlar nedir?
Bu cinayeti işlediği kabul edilen “yaşlı adam”ın durumu analiz edildi mi?
Devlet; bu akıl almaz cinayet için ortaya bir ciddi rapor çıkarmaya ve kendindeki hataları da ortaya koymaya niyetli mi?
Bu kız öğrencinin ailesine bu yüce devlet bir “tazminat” ödemeyi düşünüyor mu?
Okuduğu üniversiteye, bu “cinayet” sonrası bir görev ve sorumluluk düşer mi?
Bu yabancı öğrenciler için burada bir “sigorta” sistemi var mı?
Yurt dışından gelen her öğrenci, bu devletin gözünde birer “velinimet” mi, yoksa “yolunacak kaz” mı? Nedir?
Bu “kocaman” devlet, bu trafik cinayetini görmezden geldi ne yazık ki…
Akla gelmeyecek konularda zırt pırt açıklamalar yapan, park, kuaför, kahvehane açılışı yapan AKP’nin buradaki temsilcileri, yani “yönetici takımı” bir yabancı öğrencinin ölümünü belli ki “sıradan” bir gündelik hadise olarak görüyor.
Oysa; dünya “öğrenci dostu” kentler üretiyor. Çekici, fiyatları uygun, sanatla dolu, yolları güvenli ama en önemlisi, yürüme mesafesinde ihtiyaçları karşılayacak “kentler” öğrenci pastasından ciddi pay alıyor.
Türkiye’de Eskişehir buna çok güzel bir örnek…
Sanır mısınız ki; bu yaşananlar bu ülkenin “lokomotif sektör” diye övündüğü üniversite sektörünü etkilemeyecek?
İşte bu yüzdendir ki, Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul’un feryadını anlıyorum ve destekliyorum.
Sözünü ettiğim trafik cinayeti; bu ülkenin önemli karayollarından biri üzerinde oldu.
Beyni olan her kişi, doğal olarak cinayette altyapı eksiklikleri varsa, “karayolları”nı sorumlu tutar.
Dikkatlerin, bu dairenin bağlı bulunduğu “Ulaştırma Bakanlığı”na çevrilmesinden daha doğal bir şey de olamaz…
Oysa; o “makam”da oturan, Facebook profilinde “İlahiyatçı” yazan siyasetçi, “Bu olayda en az sorumluluğu olan biziz” demez mi?
İşte Girne Belediye Başkanı’nın çileden çıkması da bu “boşboğazlık” yüzündendir sanırım.
Murat Şenkul; Bay Arıklı’nın söylediklerini “trajikomik” diye nitelerken yerden göğe kadar haklıdır.
Hatta “O zaman, Karayolları Dairesi’ni kapatalım” dedi.
Söylenenleri ciddiye almadığını anlattı.
Bir Kıbrıslı kökü olmayan, bir Kıbrıslı gibi bu ülkeyi dert edemeyen, bu “ganimet” topraklara sonradan gelmiş, ülkeye aidiyet duygusunun zerresini taşımayan bir siyasetçiyi ciddiye almamak, elbette bir doğru “tavır”dır ancak, sorun ortada durmaktadır.
Hatta; bu cinayetten sonra, siyaset kurumumuzun çok daha fazla “trajikomik” bir durumda olduğunu anladık.
Öğrenci kız, tabutuyla memleketine gönderilirken, biz daha, sokak aydınlatması kimin sorumluluğundadır tartışması yapıyoruz.
Meğer; bizim yüceler yücesi Meclis, son Belediyeler Yasası’nda (51/95) yolları aydınlatma görevini belediyelere vermiş…
Aydınlatma parasını toplamayı da KIBTEK’e bırakmış…
KIBTEK, elektrik parası faturasında saat başına bizden her ay 70 TL. alıyormuş.
211 bin sayaç olduğuna göre, KIBTEK, her ay tüketiciden 15 milyon TL.’ye yakın parayı alıp cebe indiriyormuş.
KIBTEK, bu paradan belediyelere de ödeme yapması gerekirken, zırnık koklatmıyormuş.
Başkan Murat Şenkul, “KIBTEK sayaç sayısını bile bize bildirmiyor, yakında dava edeceğiz” dedi.
Belediyeler Birliği Başkanı Murat Özçınar da KIBTEK’i suçluyor. Belediyelere bu görevin verildiğini ancak bütçe verilmediğini söylüyor.
Anlaşılan odur ki; bu yasa değişikliği, işleri daha fazla karman çorman yaptı. Belediye proje yapacak, Karayolları’na sunacak, bakanlık bütçe sağlayacak derken, kimse kimse ile oturup bunları planlamadı.
Ancak “saha”da belediyeler var ve sorun onları yakıyor. Bakanlıkta oturan “aidiyetsiz” siyasetçiyi değil…
Çatalköy-Esentepe Belediye Başkanı Ceyhun Kırok, Karayolları’nın yapması gereken işleri de kendilerinin yaptığını, büyük bir bütçe harcadıklarını ancak kendilerine maddi destek verilmediğini, yana yakıla anlatıyor.
Hem Girne, hem Çatalköy hem de Girne belediye başkanları gelinen noktadan şikâyetçi…
Projeleri yaptıklarını, üst makamlara sorunları aktardıklarını söylüyorlar ancak yanıt alamadıklarını belirtiyorlar.
Oysa İlahiyatçı Bakan, “bize hiç proje iletilmedi” diyerek topu kendi sahasından havaya fırlatıyor…
Ve belediye başkanlarını “yalancı” çıkarıyor.
İnsanlar da boşu boşuna yollarda ölüyor…
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.