Bugün “ben yazıyı yazdığım gün” On Aralık. İnsan hakları günü. Evrensel insan hakları belgesinin ilan edildiği gün. Tam yetmişsekiz yıl önce B.M. da okunup onaylanan belgedir. Amacın bu hedeflere ulaşmadır. En azından yayınlanan belge ile ulaşılacak yazılı hedefler tesbit ediliyordu. Tam Yetmişsekiz yıl geçti. Nereden nereye geldik soruşumu: galiba alınan yol değil de geriye nereye gidildiği sorgusu yapılsa daha doğru olacak. Kesin olan, daha o günlerde ilan edilirken, çok eksik ve muğlaktır diye yoğun eleştiri alan insan hakları bilfirgesi, yine de hedefinden daha da uzaklaşmış hale geldi. Onun için böylesi önemli gün ve tarihi anlamla katedilen yol olgularıyla hala hiç gündem olamama gerçeği ile karşılaştık.
Tam yetmişsekiz yıl öncesini düşünün. Dünyada hem de B.M. belgesi diye lan edilen insan hakları bildirgesi vardı. Heycan uyandırırken, çok sulandırılmış ve oldukça geri olduğu savunann kesim de yoğundu. Yapılan paarlıklarla belge oluşturuldu. Bildirge bu nedenle uzlaşma metni idi. Kapitalist ülkeler birçok haka karşı çıkıyordu. Sermaye daha geriden başlanmasını dayatıyordu. Kendi egemenliğini koruyacak, fakat yapılan o günlerdeki utançlara da biraz olsun yanıt verme amacıyla yapıldı. İkinci paylaşım savaşı sonrası bilgidge tüm dünya devletlerinin damıtmalarıyla ve elbet güçlü devletlerin ağırlığı ve uzalaşarak oluştu. Onun için iyi olmamanın önemli nedeni de uzlaşmayla olma deniliyordu. Yine de bireysel birçok hedef konuldu. Tabi ki ikici paylaşım savaşının da yıkımı, bildirge için önemli dayatılan acıların da olduğu kesindi.***
Aradan tam yetmişsekiz yıl geçti. Bildirgenin önemli bir çıkışı da o günlerde şaşkınlıkla araştırılan soykırımın da koşulu vardı. Herkes ağız birliği Almanya ve Haponyanın soykırım yapmasını dehşetle eleştiriyordu. Ama ozaman da emperyalist gerçeklikle Amerikanın atom bonbası kullanımını da görmezden geliyordu. Soykırım tetiklemesi ve birilerinin de yaptıklarını örtme çabasıyla bildirge bazen çok eksiklikler oluşursa da yayınlandı. Ortak belge olarak B.M. okunduydu. Ama şimdi ayni B.M. varlığına ve bilgirdeği açıklayıp imzalayan önemli kapitalist devletler, yetmişsekiz yıl sonra Gazzedeki soykırımı brakın görmezden gelmeği, bilmeme sğığıntısına düşmelerini, resmen savunuyorlar. Ona bahaneler bulup, karşılıksız destek vermektedirler. Daha vahimi; ilgili soykırımı pratikte sahada gerçekleştiren İsrail, kendinin bildirgenin yayınlanma nedeni soykırımı neden göstrmesidir.
Daha da tuhafı: yapılan soykırımı söylemenin dahi bildirgenin yayınlanmasında rol alan devletler, şimdi israili koruyor. Eski soykırımı algılatıp şimdikini savunma tutumuna girdiler. Ama insan hakları Evrensel bildirgesi, tam yetmişsekiz yıl önce ilan edildiydi. Dünya daha da iyi sürece girmesi için de bazı esneklikler konuldu. Daha zayıf içerik konuldu. Onca eksiklik ve yetersizliklere karşın da kabullenip hedef ulaşım yeri olarak yasalaştırıldı. Ama gelinen nokta malum*****
Bir garip döngüden geçiyoruz. Kırkların sonunda onca etkin olmayan siyasetler, normalleşmenin de ötesine gçeti. Sistem gerektiği anda bu annlayışları da kazanma adına örgütleyip siyasallaştırıp kulanıyor. Hiç uzağa gitmeyelim: bölgemizde cihatçı örgütler yaratarak siyasal hedeflerde kulanılıyor. IŞİD, Elkayde ve en son HTŞ bunların birkaçıdır. Bunlar yeni insan davranış politiği yazıyor. Ortaçağ uygulamaları ile moderin teknolojik karmaşalı bir davranış kültürü oluşturuldu. Ayni şekilde insanlar ticari meta olaraknda seks köleliğine varan rant kullanımına sokuldu.
Sözkonusu olan uygulamalar, bir yandan en moderin gelişen ileri teknolojik esrumanlarla yapılırken, öte yanda bu teknoloji resmen gericiliğin de kulanım aracı oluyordu. Emperyalist içsel çelişkinin insan boyutunun kültürleşmesi haline geldi. Dikat edin, son Suriye ve Türkiye gerçekleri bizi cihatcılık veya gericiliğin korkunç gerçeğini, normal bir yaşam ve siyasal gelecek şekli gibi kabullenmemizi oluşturdu. Soykırıma karşı da olann bildirge imzacıları şimdi gözlerimizin önünde yapılan soykırıma destek veriyor. Bunu seslendirmenin yasaklarını örüyorlar.
Hiç lafı uzatmaya gerek yok. Zaten günün önemsenmesini, hatırlanmama ile yaşadık. İnsan haları hakında bilgi verilemesini yaşadık. Fon veya birilerinin adet yerini bulsun örgütleri de nerede ise yok hükmüyle günü geçirdi. En azından, karşı çıkılarak oluşan belge nedenlerinden biri soykırımı bugünde hem geçmişi hem de şimdikini yanyana koymaları dahi olmadı. Şimdi soykırım açıkça devam ederken, insan hakları gününde dahi hatırlatılmaması herşeyi anlatmaya yetiyor. Sadece yaşam olarak geriye düşmedik. Ayni zamanda konular karşısında da duyarlılıktan öte savunma aşamasına da sokulduk.
Sayılacak çok kıyas örneği var. günümüzde gidilen karanlık yollar ortada. Ama karşı çıkıp yaratılan bildirge, onu savunacak örgütsel güç, siyasal duruş olmayınca veya daralınca, anlamı da kaybolur. Birçok amaçlı ilan edilen önemli gün, böylesi gerilemenin kısgacında anlamını ne yazık yitirdi.
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.