Ana Sayfa yaklaşımlar Özkan Yıkıcı Gelişmelerin normalleştirip, kültürleştirdiği gerçekler – Özkan Yıkıcı

Gelişmelerin normalleştirip, kültürleştirdiği gerçekler – Özkan Yıkıcı

Reklamlar

Gelişmeleri algı değil de gerçek olgularla anlamaya çalışınca, çıldırtma derecesine gelme tehlikesi vardır. Eğer, zaman zaman çağrıldığım panellere çağrılsaydım, hele de kültürel adına düzennenlerin oluşu, bana önemli konuyu da çoktan hazırtlatıldı. Hem muhteşem teknoloji gelişmeleri hem de gericileştirilen kültürel yaşam biçimi saydamlaşması olacaktı. Sakın anormalik falan sanmayın. Son Suriyede olanlar ve genel algılayış, birçok kabullenme durunlar, birnanlamda savaşta en moderin teknolojik imha silahları kulanılırken, siyasal alanda da gericiliğin faşist ve ortaçağ karanlık bileşkeli kültürel deyerlerin de siyasalaşan koşul haline gelişine tanık oluyoruz. Öyle ki bunları eleştirme yerine de bazen başarı bazen de fırsatdan yararlanma adıyla da önemsenmektedir.

Hiç uzağa gitmeyelim. Sadece ikibinon sonrasına bakalım. Libyadan başlayıp Suriyeye gelelim. Eleştiriler ağırlıklı otoriterlik üzerine olurken, yerine konulan seçenek de ortaçağ gericilikle bütünleşen genel sömürgecilik oluyor. Elbet sistemin de kitleselleşmesi, normal hale gelmesi de kültürel olarak bunu kabul etmekle de tamamlanmaktadır.

Bugün eğer cihatcılık normal hale sokulduysa, seçenek olarak siyasal kabul görüyorsa, onların insan tiplemesi pek fazla direnç göstermeden yerleşip kural ve ordan da kültürel deyer oluyors, burada önemli düşünce oluşması gerekir. Son yılların hep karşık gösterilip yerine koyulan siyasal kültür yaşam gtarzı ne yazık ki gericilik, ırkçılık ve mafya tipi yaşam karmaşasıdır. Bunu ilk hisedenler de kadınlar oluyor. Dikate alınması gerken, eleştirilen sisteme birçok yaftalar takılıyor. İnanılmaz yalanlar ekleniyorken, öte yandan seçenek olanın açıkça gerici olmasına karşın onu demokratik ve özgürlükçüler olarak sunuluyor. Sonra yönetime daha gelmeden, etkin alanlarda kurallarını da yerleştirdiğine tanık oluyoruz.

Son Suriye örneğini anlatalım: idlipte açıkça emirlik ilanı edildi. Hem de Türkiye kontrolunda. Yine idlipte durmadan cihatçı taşındı. Böylelikle idlip gerici cihatçı ve sistemce korunan bir yapı oluştu. Hedef ise Şam idi. Şam hemde göstere göstere. Cihatçılar emirlik ilann ediyor, kendi yönetilmllerini kuruyor, nasıl bir dünya görüşlerini kitlesel kurumsallaştırıyordu. Başta Türkiye de destekliyordu.

Bunlar kendi kültürleriyle ve siyasal hedefleriyle açıktı. Görünüşte bazıları bunları terörist olarak suçlasa da açığa çıkan net gerçekler, bu yapı hem korundu, hem eğitildi, hem de silahlandırıldı. Sonra da Şama kadar olan yoculukta yerleştirildi. Elbet görüşler malum hedefler net idi.

Başka yönden en karanlık devlet olup hala soykırım yapan, heryere aldıran, Siyonist idolojik anlayışla hedef belirleyen İsrail vardır. Sistemin önemli güçleri de onun güvenliği bahanesiyle durmadan yardımlar yağdırıyor. Dahası, en moderin teknolojik silahlarla en karanlık katliyamlar yapılıyor. Seçenek olarak da cihatçı karanlık ortaçağ örgütleri seçenekleştiriliyor.

Bu tür gelişmeler artık normalleşti. Hat da birçok yerde etkilerini de kültürleştirdi. Batı Avrupalılar özellikle soykırıma karşı çıkma veya Filistini savunmanın suç olduğu şeytanın ta kendisi görüldü. Cihatçıları beyenmedikleri yönetimleri yıkma adına “özgürlükçü” ilan edildi. Afkanistan, ırak, Libya ve nicesinde bunlar gerçekleştirildi. Sadece siyasal parçalanma değil, ortaçağ tipi yaşam veya faşist devlet yayılma idolojileri de kültürleşerek karşılık buldu.

İki önemli siyasal merkezi davranış da oluşturdu. Hem başka ülkeleri fet etme hem de oluşan kağostan etkilenen göç eden kitleler karşısında ırkçılık epey prim oluşturdu. Kültürleştikçe de ırkçılık ile ortaçağ karanlık yobazlık da yayıldı. Böylelikle de bu tür yapılar kitlesel katılımlar da oluşturdu. Salt devlet değil alt öörtüsel şekilerden dini inançlara varan geniş alanda zemin buldular. Sadece Ortadoğu değil, Avrupadan Amerikaya epey yaygınlaşma oluştu. Sermaye de egemenliği için bu alanı hep idolojik seçenek olarak kulandı. Boşuna değil Trumplar, Baydınlar, Metanyahular vr niceleri seçimle başkanlığa gelmediler. Bunları sağayacak kültürel kitlesel kabul da oldu. Gericiliği fetihçilikle bütünleştiren veya sorunları göçmen karşıtlığı ile sınıfsal silikleştirme kültürü artık siyasal karşılığı olan koşuldur. Solun seçeneksizleşme sonucu krizlerle oluşan yeniden sömürgeleşme politikalarında artık gericilik hep kültürel boyutuyla önemli katgı yapmaya devam ediyor. Boşuna değil Suriyedeki HTŞ ve İsrail bileşkeli hareketler önemli destek bulmaktadır.

Çok daha yumuşağı ne yazık Kıbrısta da kabul gördü. Sadece bazı konuşmalar ve yerleştirilen birçok alandaki kültürleşmeler, nereye doğru sorusuyla kolayca yanıt bulmaktadır. Hani derlerdi ya barbarlık, işte böyle bir şey.

YORUM YOK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Exit mobile version