Yeniden ayni başlangıç filimini izledik. Şaka gibi gelse de gerçek. Her zaman ayni teraneler fırtınaymış gibi eser: “şunlar kabul edilmezse, ben hiçbir görüşmeğe gitmem”.. ama sonra Gönyeliğe dahi gitmem diyen veya en son “eşit egemen devlet kabul edilmez se veya federasyon görüşmem” lafazanlığı esip gürlerken, birden Nivyork yolunda görünür ve daha ne olduğunu anlamadan da görüşme yapılır. Ama diplomasin ırza geçme durumu da kolayca yutulur. Resmi olmayan görüşme yemeği.. sanki başka konu konuşulacak veya içip de sarhoş olup uyulacakmış ziyafetiymiş algısıyla yutturuluyor.
Şimdi nemi oldu: görüşme yemekte oldu. Adı konmadı. Resmi olmayan yemek dendi. Daha önce de yine diplomatik kıvırtma ile sosyal yemek yenmesi gibi. Bir anlamda atılan tüm yalanları, olmaz denilenlerin kılıfı gibi oldu. Ama öyle bir kılıf ki sahneyi gizlemede konulan perde kadar örtme gücü olmadı. Ama devamı da geldi. Yemek sonrası veya daha gerçeği, görüşme sonrası yapılan açıklamalar da dikatle önemsenme olsa yine çelişkili. Sanki beraber görüşülüp bazı kararlar alınmamaış havasında bizi uyutmak isteniyor. Uyuyalım ki yalanlara devam denilsin. Hele Tatar resmen eğer biraz tanımasak, resmen konuşulanları anlamayan veya masada söylenenlerin farkında olmadığı şüpesine dahi kavuşuruz. Herkes haklı çıktı. Gerçek kazanan ise Guteres. Zevahiri kurtardı. Hem masada bir araya getirdi hem de devamı için değişik kılıflarla onları oyaladı. Oda vereceği raporlarla da kendine has başarı hikayesi yazdı.
Bu arada önemli gerçek de kaçırıldı.. öyle kaçırıldı ki diplomatik kıvraklık da konuşulmadan geçti. Önceki görüşme girişim raporunda nedense zemin uygundur demekle yetinildi. Kimin suçlu veyanuzak olduğuna dokunulmadı. Şimdi anladınız mı herkes rahatdır..
Öyle veya böyle: Nivyork yolu gidilip gelindi. Hava iyi estiriliyor. Hat da basitçe yapılacak “kapı aşma gibi” konular da iki lidere havale edildi. Belli ki güven artırıcı kılıfına ihtiyaç var. ama şu gerçekle de karşılaştım: merak ediyordum.. Türkiye medyası nekadar yer verecek. Ama doğrudürüs haber dahi yapmadılar. Hele muhalefet AKP için “Kıbrısı satıyorlar” eleştirisi dahi şimdilik gelmedi. buda ilginç değil mi. Hele de önceki liderler biraz kendilerine göre davranma alanı kulanırken, Tatarın tuvalete gitmeği dahi izinle veya talimatla gitiği koşulda, Türkiyede konu önemsenmemesi de başka handikap.
Şimdi sonuçlar üzerinden atıp tutma dönemi. Hele de federalcılar, federasyon olmasa da Guteres hikayesine sarılacaklar. Arada mavzeme olarak da Tatarın düştüğü durumu da kulanacaklar. Güneydeki hava birbaşka. Umut satışı daha yüksek. Ama neyin olacağı kısırlığı eksikliği de olacak. Hangi gelecek umut olgusu yok. Bize barış olgusunun nedenli kısırlaştığı, siyasal eksenden koptuğunun kanıtlarıdır.
Burada bazı uyarılar yapacam: öncelikle, hem Kıbrıs hem de Türkiye ilgili kesimler şu konuları yeniden dikkatli yorumlasınlar. Annan planı ve Çözüm süreçelrini daha gerçek yüzle tartışsınlar. Bu iki konu günümüz ve gelecek için önemli dersler ile deneyim birikimi oluşturacak. En azından seçeneksizlik olsa da kandırılma konusunda yardımcı olunacağı kesin.
Bir başka konu da Kıbrısın AB üyesi, Ortadoğu ülkesi ve kuzeyin direk Türkiye denetiminde olduğu akıldan çıkarılmasın. Hele de iki lider denilirken, Kuzeydeki egemen yönetim elitin işbirlikçi çizgilerini doğru kavramak şart. Tatarın Türkiyesiz tuvalete dahi gitmediği durum nedense hep unutturuluyor. Sanki Ersin beyin görüşlerinin zora düştüğü algısı yapılıyor.
Sıraladığım konulara garantörleri de ekledikten sonra, son gelişmeleri iyi kavramak önemlidir. Kıbrısta yeni sıçrama koşulları dinamikleri oldukça zayıf olduğu da kesin. Eğer bazı ayarlar veya Kuzeyin daha bir yasalaştırma durumu olacaksa, ozaman bölge koşulalrını doğru okumak gerekir. Kıbrıs Kıbrıslılara göre değil de dış koşulların ihdiyacına göre şekillendirileceği kesin. Bunu Annan planında en son anladığımızda geç kaldık. Ne isterse olsun, yeter ki anlaşma duruşumuz ise önemli müdahaleleri ve gelecek hesapları da göz ardı etmemizi sağladı.
Zaten Ersin Tatar ve hat da krevatlı muhalif “lider” durmadan Türkiyenin çıkarları imgesini katarak gelecek kurguluyor. Kıbrıs türk toplumu deselerde özde iş gelip Türkiyenin faydası veya Türkiyenin de çıkarları cümleleriyle taşlanır. Nedense bu gerçek yalın tutuma rağmen, sorgulanmaz.
Sıralanan gelişmeler elbet bölgesel koşulalrla birlikte düşünüldüğünde, zaten Kıbrısta bazı durumlarda değişim oldu. Anlaşmalardan askeri güç yığılmalarına dek her alanda net görülüyor. Tabi konuşturulmuyor. Kuzeyde geri federal yapı dahi olmaması için ne gerekiyorsa yapılıyor. Üstelik dünya bunu kabul etmeme değil, her görüşmede yasalaştırma kuralalrı koymaya çalışıyor. Biz de hemen önemli gelişme diye savunuyoruz. Tazmin Mal komisyonundan öteki yapılanmalar en basit örneklerdir.
Son nokta: görüşmelerde masada olanlar güçtür. Tabi önde veya arkada görünme ikilemi de başka konumdur. Masada veya belirleyen güçler kendi lehlerine eğer gerekiyorsa değişim yaparlar. Ayrıca, şu ana dek Kıbrısta tüm önemli gelişmeler iki lider değil direk dış müdahalelerle oldu. Atmış cumhurieytinde taksim beklerken, birden Kıbrıs cumhuriyeti veya yetmişdörtde iki toplum en yumuşak dönemi yaşarken, cunta ve işkal sıçraması oldu. Annan planı da Kıbrıs çözümü beklenirken, AB sıçraması ve iki filen ayrımını kalıcılaşma dönemine de geçildi. Bunlar önemli yaşanan deneyimlerdir.
Kısaca, binbir dalavera ve kılıfla adı yemek ama resmi ifadesi görüşme olan bir gün daha yaşadık. Bazı açıklamalar dışında özü hala bilinmiyor. Hat da yapılan açıklamalar da birbirini tutmuyor. Yine de bölgede savaşla yeni Ortadoğu dizayinine oynanıyor. Kuzeyi denetleyen Türkiye fırsatlar peşindedir. Ama oyun alanlarından biri olan K. Kıbrısta bunlar konuşulmuyor. Oysa kartlar dahi yeniden dağıtıma giriyor. Kıbrıs varmı yokmu tam olarak bilmiyoruz. Bildiğimiz, Guteres şimdilik zevayiri şu veya bu şekilde kurtardı. Şu sıkıışa da dikat: Türkiye Yunanistan ilişkilerindeki kendilerine göre yumuşama durumu söyleniyor. Ufak bir araştırma uyarım olsun: he denilen iki ülke yakınlaşma ile direk Kıbrısa yansıyor konusu yalandır. Geçmiş tarihe baksınlar. Ama ABD Rusya kuşaması ve iran Tasfiyesi konusunda iki Nato ülkesinin ilişkilerinde yumuşama istediği de malum. Ama bu eşitdir Kıbrısa da yansıyacak çıkarması, biraz tartışma kaldırır. Yeter ki gerçeklerle hareket edelim.
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.