Memleketde değişik açıdan konuşuluyorsa, mutlaka ben de birkaç laf etmem gerektiğine inandım. Konu, UBP son kongresi. Beklenen ne varsa oldu. Eksik yok, ama fazla çok. En basit denilen çirkinlikler dahi direk gözlerin önünde yapıldı. Başta divan kurulu da bunları resmen kabul ediyordu. Hafta sonunun gelişi, adeta aylar öncesinden beliydi. Siyasi yakınlık ise daha önce UBP gerçeğinde yine yaşatıldı. Y.62 cıvarındaki oya rağmen, seçilen başkanın devrilip, yerine en son oy alan kişinin başkan yapılmasıyla, gelinen derecenin, kabul etme siyaseti de yaşatıldı. Ama yine “kurultay ve yeni seçim” hamasi atışları tutmaya devam ediyordu. Oysa net yaşanan: Türkiyeleşmenin sonucu, Türkiye gelinen noktasın ta kendisiydi.***
Beklenenlerin hepsi oldu. Tahminler dahi değişik oyunlarla aynen çıkarıldı. Rezaletin derecesi de sayılmayacak sayısal noktaya geldi. Sonuçta, istenilenin olmasıdır. İş bitikten sonra, herkesin bilip de kolayca kabullendiği aksaklıkların sadece iç versyonları anlatılmaya çalışındı. Ama egemen güçler gayet memnun. Türkiye ise deneyimi ile sadece K. Kıbrısta değil Türkiye gerçeğini de yeniden üreterek yaşama örnek olarak sundu. Hep beklenenler oldu. Kirlilikler oynandı. Sahneye kondu. Öyle gizlenerek değil, açıkça kondu. Müdahaleler, işbirlikçilikler,, avanta dağıtımlar hepsi havada uçuştu. Fırsatçılar da gayet münasip şekilde kulandı. En basit olmalyacak ama yutturulacak tutumlar da yapıldı. Bilmem kaçıncı ayni yerin temeli, Türkiye yetkililerin katılımıyla yapıldı. Açık olan dayre birdefa daha açılarak şov hamasi şerbeti içtirildi. İşe alınmalar ise partili kriterle ve Üstel desteği kuralıyla oluşturuldu. Yetmedi mi, bolca yemeler içmeler de oldu. En lüks otellerde oy veremesi beklenenler, yedirildi içirildi. Bunun kaynağı falan da sorulmadı. Hele bazı kişilerin muhteremliği yargıdaki yargılanma şekline, kararın alınmasına dek kendini yaşatarak dersler haline soktu.
Zaten olay ta baştan malumum ilanınoldu. Direk Metin Bey ozaman elçiyken iki adayı çağırdı. Sonra onlar da adaylıktan çekildi. En etkin şşahıs ise sahte diploma veya başka konulara rağmen rargıda korundu ve yaptıkları da partinin kararlarında yerini aldı. Ama hep kurultay deniliyordu. Bildik hava esiyordu. Ama bir başka dalgalanmalarla esen rüzgar daha bir tozlu taşıyıcı oluyordu. Türkiye gerçeği direk hissedildi. Elçilik veya buranın koordinatörleri resmen rollerini eksiksik oynuyordu. Adaylıkta brakılan Taçoyun kazanamayacağı ve figür olduğu herkesin aklında. Göstermelik demokrasi oynunda, kirliliği, teslimiyeti örtme garnatürü gibiydi. Zaten Taçoyun geçmişteki tutumları da malumdu. Ama adı kurultaydı. Harcamalar gırla. Bolca vaatler verildi. İşe alınma, ti izinleri, arsalar, ihaleler ve tüm yönetim kaynakları yandaşlama ekseninde kulanıldı. Üstelin kazanaağı kesindi. Ama ona dahi güvensizlik korkusuyla her türlü çirkin uygulamalar oldu. Ne yazık ilk defa yargı kararları da tartışmanın içinde kendini buldu. Alınan bazı kararlar ile şahısa göre tutumlar, istenmese de kamuoyu yargıyı epey kkonuştu.
Köleleştirme veya başka kirli işler adeta duyulmaz havasındadır. Kurultay sonrası tahminler de aldı başını gidiyordu. Olmayan bazı tutular da kurultay hesabına eklendi. Ensonuncusu, okuların açılmasının da kurultay sonrasına ertelenmesiydi. Gösterilen bahaneler de inanlmadı. Ertelemenin öğretmen atamalarında gücendirme olmasın olduğu inancı nerede ise kesin kabullenendi. Ama sonuçta UBP kurultaya gidiyordu. İstenilene ulaşmak için de ne yapılsa mübahtı.
Kurultay öncesi itirazların yargı kararı ise adeta neticenin de ilanı gibiydi. Zaten daha ilçe yönetimindeki yapılan usulsuzluklar, üye oyunları, tüzük tanınmaz davranışlar, eski UBP kurultayları da aratır haldeydi. Elbet bunlar Türkiyesiz olmazdı. Zaten şehirlerde pek hissedilmese de kırsal alanda kimlerin gezip konuştuğunu herkes bilir. Bilir de kimisi gayet normal, kimisi de beni ilgilendirmez havasında karşılandı.
Sonuçta, hafta sonu UBP kurultayı yapıldı. Biriken gerçekler resmen yeni sgandallarla kurultaya da geldi. Kulanılan oy hesabından kimin kulandığı kuşkuları örneklerle somutlandırıldı. Tehtitler esti. Müdahalelerde birokratlar ve koordinatörlerle yapıldı. Tomar tomar oylar, fotokopili kulanımlar hepsi havada uçuştu. Ama sanki tüm kirli sgandaları örtecekmiş gibi de “demoıkrasi şöleni” diye de yükselen kirli tutarsız sözlerle örtülmeğe çalışınıldı. Ahali ise bunları gayet normal karşıladı. Bile bile olması ve kabullenip seçim edilmesini de kıyaslamadı. Bazıları hala demokratik veya yargı diye arayışlar geçiştirme duruşuna geçti. Önemli bir kesim de fırsatı kulandı. İşe girdi. Avanta tiler, arsalar ve gelecek beklentiler satın aldı. Memnun olanların her türlü sahtekarlık yapma kültürü de en üst siyasete dek gelindi. Karşıt aday olanlar ise yapılan müdahalelerden şikâyetçi. Öyle ki oy kullanımındaki sahtekarlıklar epey kafa şişirecek derecede çeşitli ve fazla. Ama K. Kıbrısın geldiği aşamanın da aynasıdır. Tabi Türkiyesiz düşünmek de hep eksik kalır.
Halbuki Fayiz bey önemli oyla seçimi aldıydı. Ama beyenmedikelri için de onu devirip yerine en sonuncu olan Üsteli başbakan, seçilmeyen, aday olmayan Tahsin beyi de dışişleri makamına oturtular. Hala ders alınmadı. Ozaman da çoğu UBP parti meclis üyesi dahi mırıldandı. Şikayetmnameler yaptı. Ama oylamada atanan <üsteli de başbakan ve parti lideri olarak ayakta alkışladı. Bu deneyim hala yetmmiş olacak ki, son kurultayda daha yeni çrkinlikler oynandı. Sonuçta kurultay günü de oy kulanmaktan tutun, tehtitler sahtekarlıklar ve onun üstünden hamasi şölenle sevinmeler normalmışcasına yapıldı.
Son kurultay srecinde acaba hangisi doğru ararsanız, bulamazsınız. Her adımda çirkef elinizde kalıyor. İste yönetimle halk ilişkisinde, ister merkez içi paylaşım “ihaleler ve krediler” veya oy kulanımda sahtekarlık, başkası adına gibi veya yetmezmiş gibi tomar tomar oylar ortaya serildi. Ama sıkılmadan ne ahalide tepki nede oyuna gelenlerde fazla genele dokunan var. halbuki Taçoy birnci değil üçüncü kez ya çekildi veya makamı brakarak bunları yaşayan ta kendisidir. Ama UBP bunlara alıştı. Kabulendi. Bu ilişkilerle koltuğa oturuyor, fırsatlarla avantaları ylutuyor. Tekrar edecem: hesaptaki denetçilere sorarım; bukadar kulanılan kaynağın yeri ne? Onca savurganlıkla yemeler içmeler, gezmeler hangi kaynaklarca karşılandı…
Kısaca, son UBP kurultayı daha başlamadan, hat da sürece girmeden nasıl yapılacak konuşmaları bize net gerçekleri anlatıyordu. Beklenen herşey oldu. Hat da daha fazlasıyla ilkler de oldu. Okulalrın açılmaması, yargının bazı kararları ve seçim sürecindeki kulanılan oy biçimleri hepsi kirlilik teslimieytin nerelre gelindiğinin kanıtlarıdır. Bir de Türkiyeleşme sürecindeki bağımlığının da Türkiye gerçeğini K. Kıbrısta yaşadık. Doğru yapılan tek olay bulmak zor. Kimin oy kulanacağı dahi tüzüğe uymadan ve birçok sahtekarlıklarla yapıldı. Türkiyenin istediği rejimm de bu. Öyle olmasa en azından UBP seçimini kendinin yapmasına azda olsa müsaade edilirdi. Üstel bunun aynasıdır. Bir de JUJU gereği çıkarıldı. Sahte diploma, yargılanma şekli, yolsuzluk ve yandaşa paylaşımalr hepsi havada uçuştu. Bir UBP örneği ile Türkiyeleşmenin de gerçeği pratikle yeniden bize sunuldu.
Hepsi geride kalacak. Devamında sistem daha karanlığa doğru yol almaya devam. Çünkü buna karşı direnecek ve acıdır gerçekleri söyleyecek kesim de oldukça az kaldı. Ayni koşulalrın koltuk kavgasıyla, oyuncak oynar gibi Türkiye de oynayacaktır. Bir AKP K. Kııbrıs gerçeğini yaşadık. Siter kabul edin ister etmeğin. Onun örneksel geleceği de net. Artık normalin de gerisine gelip, konuşma ihdiyacı dahi kalmadı. Yaşam şimdi kurultay sonrası kalınan yerden devam denilecek. Kirlilik ve yükselen kibir abidesiyle siyasi konumumuz yoluna devam edecektir.
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.