İlgili makaleyi daha önce yazmam gerekirdi. Fakat, sürelki yazdığım Kıbrısın Yakın tarih darbe dizisini bozmama adına, konu tamamlandıktan sonraya erteledim. Aslında fazla bir şey de kaybetmedim.***
Amerikadan gelen haber bonba etkisi yaptı: başkan adayı ve eski başkan Trumpa karşı suikast yapıldı. Söylenene ve gözlemcilere göre, şansla kurtuldu. Kafasını oynatmasa, anlından vurulup ölecekti. Ama, Trump birşeyler anlatırken, başını oynatığı için, kafası menzilden kurtulup, sadece kulaktan yaralandı. Yine de suikast sistemin en güçlü ülkesinde oluyordu. Hem de eski başkan, şimdi de kazanmaya daha yakın kişi olan Trumpa karşı yapıldı. Her sorguda kurguya açık, komplo görüşlerine avzeme olacak olgularla örülü.
Yine de suikast aBD de yapılmasına ve hedef adaylardan biri olmasına rağmen, fazla sürpriz gelmeyen kesimler de vardı. Özellikle oluşturulan Amerika algısı dışında, gerçeklerle yaklaşanlar için, sürpriz yoktu. Daha önceleri de Amerika bun tür suikastlere uğradı. Hem adayalr hem de başkanlara karşı suikastlerle Amerikan yakın tarihi epey kabarıktı. Kimisi öldü kimisi yaralandı, kimisi de kurtuldu. Sadecew yakın döneme baktığımızda başkan ve aday iki Kenedi öldürüldü. Reygın ise yaralı kurtuldu. İkinci Buş ise resmen şan olarak patlamayan bonba sayesinde zararsız çıktı. Dahasını da eklemek kolaydır. Tam Dört aBD başkanı suikastle katledildi. Üstelik Linkon ve Kenedi gibi Amerika için “iyi lider” olarak da gösterilenler de vardı.****
Daha da konuyu genişletelim: Amerikada genelde suikast veya askeri saldırılar epey kabarıktır. Buna ek olarak silahlanma da yaygındır. Yasaklanma girişimleri hep engelendi. Trumpu vuran silah da askeri nitelikli olup piyasada satılması bu nedenle tesadüf değildir. Ama ilginç durumlar da var: gerek Trumpa karşı gerek se Kenediyi katleden kişiler hemen öldürüldü veya tutuklandığı anda tartışmalı şekilde öldü. Bu nedenle bazı bilgilere ulaşmak da engelendi. Bu tutum, komprol görüşlerine de neden oluyor. Trumpu vuran kişinin de hemem öldürülmesi de bazılarınca kuşkulu karşılanıyor. Buna ek olarak, onca oruma önlemlerine rağmen vurulması da şüpeleri tetikliyor.
Olay tam seçim sürecinde gerçekleşti. Daha önceki makalemde de Amerikan seçimlerini değerlendirirken, aday olan iki kişinin, hem de milyonlarca dolarla sermaye tarafından desteklenmesine rağmen, nasıl olur da böyle kişiliklerin seçildiği sorularını da sordum. Dünyayı idare edecek, gerektiğinde savaşa girişecek bir ülkenin nasıl olur da böyle ikilemde sıkıştırıldığı sorgusu hep olacaktır. Birine çılgın ötekine açıkça Bunak denilen iki aday. Bunlar üstelik Dünyanın geleceğini belirleyecek başkanlar olarak halka tercihli olarak sunuluyor.
Tüm bunlar aslında algısal Amerikan büyüsünü bozmasına çoktan etki yapması gerekiyordu. Son dönem öyle olaylar yaşandı ki demeğin gitsin.. Meclis basıldı.. birçok yargı olayı pazarlık siyasetine takıldı. Buna Türkiye ile alakalı davalar dahi. Trump açıkça suçlandığı konulara rağmen mahkeme kararlarıyla yırtıyor. Bir anda A Amerikan yönetileri, kutsal tartışılmaz en iyi “demokrasi” kelimeleri kuram değil fetişizme büküldü. Ama yine de Algılarda hep Amerikan demokrasisi veya yargısı denilmeye devam ediliyor. Tıpkı işkaller ve CİA oyunlarında rağmen dünyada “özgürlük ve demokrasi getiren ülke” algısı gibi.
Tüm bunları toparlarsak, Trump suikasti adeta Amerikanın resmini çekti. Aşırı silahlanmadan tutun başkanlara varan suikast kültürünün normalleşme durumu artık yatsınamaz. Onca övülen demokrasi ise gerek yargıda gerek se son seçimdeki iki aday seçeneği ise ne olduğu cevabı da vardır. Ama Amerika güçlü. Kolay kolay gerçekler söylenemez. Oysa her ii Amerikan yeni başkan adayları açıkça savaşa oynuyor. Kendi meclislerini dahi basacak derecede demokrasinden uzak koşulları da aklın bir yerine yerleştiriyor.
Bunları bilirken de Trumpa karşı yapılan suikastin sürpriz olması da mümkün değildir. Nitekim en başta Amerikada hayat devam ediyor. Sadece bunu lehte kulanmalar oluyor. Trump suikasti bir anlamda nasıl Amerika sorusunu hala bilmeyenlere yaşanan yanıtdır. En muhteşem demokrasi veya dünyayı yönecek liderlerin nerelre gelindiğinin de acı dokunuşudur. Sonuçta daha görecek çok ders var. net olan, Kasım seçimleri sonrası dünyayı pekde iyi gelişmelerin beklemediğidir. Amerikan adaleti mi; oda zaten son kararlarla yanıtları çoktan verdi.
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.