Ana Sayfa yaklaşımlar Özkan Yıkıcı Alavera dalavereyi dahi aratır hal – Özkan Yıkıcı

Alavera dalavereyi dahi aratır hal – Özkan Yıkıcı

Reklamlar

Yeni katıldığım prokramdam çıktımi tam da ayrılacakken, bir bilgi geldi. Toplanan Meclisteki konuşmaları özetlerken, önemli denecek haber de ekleniyordu. Meyerlim, yirmialtı Hhaziranda Polis yayınladığı emirname ile artık kelepçeli tutuklama genelikle baş vurulmalyacak hareket olarak açıklanıyordu. Oysa aradan günler geçmesine karşın, pek de haberi duyulmadı. Juju olayı ile yoğunlaşan tepkilerle dedikodular sonucu, “yüce Mecliste” makamcı bu bilgiyi verdi. Umulan ve gerçek yine sırıtan şekliyle ortaya serildi. Hem açıklanmama konumu sorgulaırken, neden sorusu da eklendi. Sözkonusu olan kişi, hem de ansızın geliyor, özelikleriyle davranışlarla birden teyminatla serbes brakılması da haberleşmeye yetişiyor. Elbet böylesi ayrıcalıklar ile ilişkilerle birlikte tamamlanınca kuşkular sorularla yaygınlaştı. Öyle yaygınlaştı ki hem iltimas, hem de ayrı ayrıcalıklı kıyaklar ve en son koruyucu ile yargı da cedereye sokuldu. Meşburen birşeyler söylenmesi gerekirdi. Öyle de oldu. Ama eksik ve verilen bilgiyle birlikte yaşananlar, brakın tanshonu düşürmeği,

Yeni kuşkularla alev ateşlendi..

Daha bu haberi tam anlayamadan, ana muhalefet kratlı liderin nasihatname ama makamı bekleme dizielri yayıldı. Tufan bey ders verir ve yakınır ikilemli konuştu. Tabi ki sis perdesini aşmadan, önüne konulan kırmızı çizgiye yaklaşmadan sözleri seçiyordu.

Batı Avrupa ülkelerini sıraladı. Sonra da ekledi: bunları bir yana braktım: Endonezyada dahi bu durumlar olsaydı, hükümet istifa ederdi” dedi. Elbet sesini de yükselterek. Oysa devamı nda gelmesi gereken gerçek vardı: K. Kıbrıs sıraladığı son ülkenin de gerisindedir. Açık sömürge ve ilhaklaşma politikasını üst düzede pratikte oluşjuydu. Konu salt Ünal veya ötekiler değildi. Nedense meclis kürüsüsü olunca ve sonraki makamcı ihdiyacı, gerçeklerden hep kopmanın temel ikesi olduğu hep unutuluyor.

Kurguğumuz kurguyla ve beklentiler fırsatı kültürleşmenin sömürgesel versnu oynanıhordu. “olsaydı” yanında bizim ne olduğumuz nedeniyle olmadığı da eklense, cümle en azından tamamlanıp anlamı olurdu. Ama olmadı. Tabi Juju olayı ile elbet yaşanılan yargı gerçeği ile de konuşlmaması olamazdı. Fakat, en basiti dahi unutuluyor: ünal Üstel nasıl koltuğa geldi. Hem de adaylar arasında en az oyu partisinden alırken, birden koltukta kendini buldu. Büyü veya enerji ponpalanmasıyla olmadı. İkinci resim de ilginçtir: çalışma makamından kısa zaman içinde dört atanan üst birokrat siyasi rüşvet ve sahtekarlıklarla suçlandı. Bunlar tesadüf denemezdi. En azından makamcının konuşması gerekirdi. Konuşmadı. Sanki hiçbirşey olmamış havasında. Sözü edilen kişinin sahte diploma hikayesi de fazla öne çıkarılmadı. Kitabına uyduruldu ve banbaşka şekilderde tartışıldı. Ünalın onca gücü var olup olmadığk dahi sorgulanmadı. Ama yakını olduğu söylendi. Bezer durumda olanların da varlığı, hat daeski makamcılar dahi varken, neden Juju kuşkusu fazla dilendirilmedi. Oysa konuşulanlar senelerdir birike birike günümüze geldi.

Daha önemlisini ekleyelim: Jet sgandalı, adapas sahtelemeler, ihalesiz yakıt kıyakları ve sayresinin makamcısı Üstel, nedense hem de Türkiye tarafından desteklenmesi de yanyana konulmadı. Ama hep içsel sis perdesi alanında ile çizilen kırmızı çizgilere yaklaşmadan işler idare diliyor. Öyle idare ediliyor ki hemen kıvrakcı medyacılar da kutsalık takarak çökmüş çürümüş yapıyı cilalamaya uğraşıyor. Son olayda rol alanlara rağmen “aman yargıya dokunmayın, yargı kararı olmadan suçlu ilan etmeyin” lafları dolaşıma çıkarıldı. Bu konuyu defalarca işledim. Koşulalrı yok sayarak, sanki çirkefte gülistanlık olurcasına davranma tutumu bizde yaygındır. İnce işleri de şimdilik yok sayarız. Kıyası Juju ile Sibel arasında yapıp duygusalıkla oynanır. Tabi güzel insanlar denilenlerin de nedenli güzel olduğu da başka tartışma.

Ülke gerçeğinin aynasıdır karşımızda. İster görün ister görmeğin. Bu tercih Türkiyenin politik hesabı ve burdkakilerin teslim olup kabullenmesiyle yol aldı. Direnç falan da olmadı. Tam aksine, birkaç kesim dışında, sıraya girip el öperek makam bekleme sırasına girildi. Onun için AKP gerçeği varken, onun tercihi ortadayken, hala demokrasicilik saçmak da cıvıklığın da ötesine gidilmektedir. Yayılan çirkef elbet el atıldığı zaman eline gülsuyu gelmez. Çirkef gelir. Buda her konuda yaşanıyor. Tabi ki çirkefin de önemli yıldızları vardır. Ayrıcalıkları malum. Öyle ya atanmadan hemen sonra onca rüşvet ve ayrıcalık hemen olmaz. Ama hala bu tür davranışları yapanlara “iyi insan” diyen nice alık kıvırtanlar da ne yazık var. kimisi de konuşmamayı veya utanmadan pişkinlikle savunmaya başlar. Sistem böyle. Oluşan kültür de böylesi sonuçların oluşmasında tetikleyicidir. Konulan siyasal hedefin de yaşam olguları bu yoldan geçmektedir. Boşuna değil bir makamda hem de kısa zaman içinde hem sahte diploma, hem rüşvet hem de lalı hırsızlı üst siyasal atanan çıkmaz..

Önemli siyasal davranışı da eklemeyelim: Girneye dek gidecem. Girneliler kısa zaman önce UBP merkezini bastılar. Sanmayı Teknecikteki zehirin saçılması veya kentde nefes alamamanın tepkisidir. Nifus yuğılma ile kriminal suçlardan usamılma refleksi hiç değildi. Şu andaki atanan baş makamcı, Jet sgandalı nedeniyle görevden alındı. Bunu protesto etmek için Lefkoşaya gelip UBP merkezini bastılar. Bunu iyi okuyan Türkiyenin Kıbrıs temsilcileri de sonuçta tüm makam dönemindeki sorguları da görmezden gelip baş makama oturtular. Hiç UBP ve genel yaşamda buna yönelik en başta pratiye gelip  tepki konuldu mu?

Görüldüğü gibi,, bizim normal yaşamımızda alevera dlalavera kuramını dahi aratacak aşamaha geldik. Kim korur veya neden göz yumulur soruların da yanıtlarını çoğu kesim bilir. Ama gidip de bu sisteme de onay verir. Bu koşullarla makam alıp üst dereceye gelinir. Fakat tuhaflık, tam da konunun kapanması sürecinde Juju olayı olması biraz acemiliktir. Sahi; sahte diploma hikayesinde devamlılık ne oldu.. ne dedi tüm sorguları kapatılan makamcı: “siyasi istikrarla ilerliyoruz”.. Jetler, adapaslar, ihalesiz yakıt ve yakınınıza yapılan kııyaklar.. ha: yargıyı konuşmayalım diyenlere, hemen belirtelim: onlar böyle deselerde, bazı konuya yakın olanların aklına hemen, kararları alan yargıçların atama şekli ve savcılığın hangi kıyakları istediği sorular geldi. Bunlar da konuşuluyor. Ama konuşturtmayalım ki kutsayıp güvenilir örtüsüyle kendi kendimizi aldatmaya devam kıvamında kalalım.


Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

YORUM YOK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Exit mobile version