Ana Sayfa yaklaşımlar Özkan Yıkıcı Kavuran sıcakta Türkiye rüzgarları – Özkan Yıkıcı

Kavuran sıcakta Türkiye rüzgarları – Özkan Yıkıcı

Reklamlar

Çok basit tutumvardır. Siz yakın köyde ananız olsa dahi, veya yakın mahaleden bulunsa bile, canınız sıkılıp gitmezsiniz. Ülkeler arası hele de diplomatik gidişler de keyfi ve ansızın olmaz. Önceden hazırlanır ve açıklanır. Oysa son Türkiye K. Kıbrıs resmi eksendeki gidiş gelişler, adeta dolmuşla anana gitmeden de daha sık oluyor. Üstelik sürpriz olmadıkça aylenize gitmezken, burada hep son anda duyarız. Beraberinde de bol hamaset ve laf sosuyla ayni kelan okunur. Dün Cevdet bey K. Kıbrısa gelip giderken, daha ne olduğunu tam anlamadan. Bu defa Üstel korosu uçağa binip Ankaraya yolandı. Dedik ya, diplomaside veya iki ülke ilişkilerinde böylentutum yaşanmaz. Sonra yine yeni imzalar “müjdesiyle” açıklamalar yapıldı. Öyle tekrarlı olaylar oldu ki işbirlikçiler ve fırsatçılar şöylesine uyma lafları yaparken, bazı çevreler de cidiye almama duruşunda kaldılar.

Böylesi Türkiye Kuzey kIbrıs gilgetleri bolca oluyor. Açıklamalar yapılılyor. Fakat örneğin Yükselen Küliye konusunda harcamalar ve Türkiyedeki ihaleler hiç haber olmuyor. Soru soran gazetecilerin zinhal aklına gelmiyor. Buna benzer konuşulmayan çok sorun var. ama hamasi hava tam gaz ileri: “iki devlet bir milet, Türkiyenin yardımlarıyla, Erdoğanın talimatlarıyla ve teşekkürler karşılığı bolca duyulur”. Hele de yükselen sesi ve diline uymayan Üstel bir başka bağırıyor. Bunlar olurken de kimse Türkiyede ne oluyor sorusunu sormaz. Oda önemli teslimieytin talimat çizgisinden çıkmama duruşudur.*******

Girişteki ilişkiler önemli resim de çizdirtiyor. Bolca Türkiye ilişki ile yapılanlar konuşulurken, Türkiyede olanları hiç konuşmama çizgisi de Kırmızı renkle oturtuluyor. Bolca hamasi ve teşekkür laflarının yanında Türkiyede gelişmeler ve K. Kıbrıs yaklaşımını duymazsınız. Böylesi teslimiyetler de alır başını gider. Öyle bir gider ki bazen buradaki çürümüşlük sistemini, yasadışı olanları buradakilere brakıp Türkiyeden destek ve yardım diyen takkeci gazetecisinden öteki siyasal parti koşuluna geldik.***

Bunları biraz uzun anlatık. Ama nedeni, Türkiyeleşmenin önemli gerçeği varken, öte yanda Türkiyede olanlar ve burayı etkilemeleri, daha doğrusu yansıtılmasına da yer verilmez. Verenler için de dıştalanma ve dilenen damga vurulma tehlikesi hep vardır. Fakat, TC K. Kıbrıs ilişki gerçeği ve orada olanların önemi nedeniyle yine de ben Türkiye gelişmelerini yazmaya devam ediyordu. Bazıları da “sana ne” dese de farketmez.****

Yazılarımı takip edenler hatırlayacak: Türkiye seçimleri sürecinde bazı öngörülerim oldu. Seçimler sonrası nelerin gelişeceğini tahmin etmeğe de çalıştım. Önemli olanların bazıları “anayasa tartışmalarının olacağı, Şimşek ekonomik planın uygulanmasına hız verileceği ve belediyeler seçim sonrası Kayim ilan edilecek kazanan başkanların kentlerinde yaşanacağını belirtim. Doğrusu hepsi de oldu. Şu anda Türkiyede anayasa değişimi, anayasaya uyup uymama tartışmaları pratik yaşananlarla yaşanıyor. Van denemesi yetmedi. Şimdi de Hagari belediye başkanı görevden alınıp Kayim ilan edildi. Şimşek şimşek çakan prokramı uygulayarak yol alırken, şimşek yıldırıma dönüştü.

Tahmin edilenlerin seçimler sonrası gündeme geleceğini yazdım. Elbet bazı umulmamış başlangıç nedeniye bazen sarsıntı da oldu. Tıpkı 31 Mart yerel seçimleri gibi. En basitiyle AKP ikinci sıraya düşeceği,

CHP birinci olacağı beklenmiyordu. Bu devlet içi Erdoğan ekseninde de  yaşandı. Birtakım laflarla o geçişi kısa zamanda allatı. Yumuşama veyam diplomatik ilişki gibi sözlerle adeta gündemi yeniden kuşlatı. Muhalif medya da bunu havada kaptı. Erdoğanın dedikleri ve gerçekleşirmi, ne olacak sorularla saatlerle konuştular. Hat da Özgür Erdoğan görüşmesini de bilmedikleri içeriğe rağmen olumlu yorumlamaya çalıştılar.

Gerçek demogojiyle fazla geçiştirilemedi. Öyle geçiştirilemedi ki daha onlar yumuşama veya normalleşme kelimeleriyle tahminlerle saatleri doldurup gerçekleri yok sayıyorlardı ki birbiri peşinden gelen yönetmelik düzeltme veya yetkisine alma hamleleri tam yakalayamadılar. Hat da “yumuşama ve gelişmler” gibi tuhaf yeni bir güncelleştirme yapıldı. Devamında özellikle meclise sunulan yargı paketi veya marif prokramının yürülüğe sokulması hala düşülen yarı uykudan uyanılamadı. Sonunda önce Van sonra Hagari kayim denemeleri uygulamaya geçildi. TC kamuoyu özellikle batı kesimi zaten Kürt konusuna hep uzak veya daha az ilgi ekseninde duruldu. Oysa kayim ataması ile önceden başlatılan ırak Suriye konuşmaları konunun Türkiye dışındaki çabaların da habercisiydi. KuzeySUriye Rojova açıklamaları ve ırakla girişilen anlaşma süreci nedense TC muhalif ekranlarda pek fazla yer bulmadı. Ortak politik koşula oturtulmadı.

Hala son izlediğim ekranlar örneğin yapılan hamlelerle olanlar kadar Meral Akşener Erdoğan görüşmesinden çıkarsama yaratmaya çalışanlar vardı. Elbet devlet içi çatışma ve oluşan siyaset ile mafya olayları da artık gizlenemez haldedir. Sinan Ateş cinayeti bildik klasik MHP olayıdır. Olanların ta yargıya yansıması ise kurumsal geliş işaretidir. Yine Bora Kaplan konusu öyle dalbudak saldı ki kimin eli kimin ebinde soruları dahi sorulmada az kalır. Bunlar elbet K. KIbrısta konuşulmaz ve yazılmaz. Bilmeyince de takkeci gazeteci ve işbirlikçi politikacının sıkılmadan “Türkiye yardımları veya Türkiyede olduğu gibi” satışları da kolayca yutanlara işaret ediyor. Son olarak muhalif gibi geçinen, rol alınca sistemin uygulayıcısı kılınan kişiler bize Şimşek prokramının iyi olduğununsöylemekten çekinmiyor.

Anayasa hikayesi ise bir başkadır. Zaten yönetim veya yetkiyi kulanacak kesim işine geldiği zaman anayasayı tanımadığını uygulamayacağını veya anayasa onları rahaltlacak karar alınca şaşırıyorlar. Can Atalaydan Demirtaşa olan kararlar bunun kanıtlarından damlacığıdır. Yine son kararla kararnameler ve bendzer uygulamaların nanayasaya karşı olduğunu altı yılnsonra karara bağladı. Bu dönemde kulanılan yetkiyle hem birçok atama hem de madur yapma uygulamaları oldu. Üstelik bir yıl daha zaman da verdi.

Bu kurallarla işleyen TC anayasa mahkemesi başka bir garip paradoksu da taşıyor. Bu anayasayı eleştirip hayır oyu veren ve uygulamasıyla ordan oraya savrulan önemli kesim, şimdi kendilerine bıçak hançeri gibi uygulatılan kurumu, savunur hale geldiler. Buda tarihi önemli derstir.

Bizi direk ilgilendiren yetki düzenlemesini de sona braktım: artık savaş ilanı ve seferberlik Erdoğanın iki dudağına dek geldi. Bu yeni yetkiyle de örneğin KIbrısta dilediği anda tetiği çektirme gerçeği ile karşı karşıyayız. Buda bizim hisemize gelen uygulamalardan önemli birisidir.

Kısaca, haziran çok sıcak başadı. İklim bozulmasının gerçeğini hayatla sınıyor. Ama sıcağa rağmen Türkiye kavruluyor. Ordan oraya yeni kararlarla geleceğine oynuyor. Rejimin yerine başka rejim kurumsallaştırma hamleleri var. eğitim, adalet ve dış politikayla iç gerçekliğinde Kürt kulanıma dayalı yeni toprak girişimleri fırsat bekliyor. Biz bunları öteleyelim. Kendi kendimize bakalım. Buradakilere veriştirerek de oyanalalım. Türkiyede yaşananı bilmeden Türkiyede olduğu gibi seçeneğini de birilerin elinde sakız gibi verip ağzına koymasına da alkış ihdiyacını kazandıralım. Ama gerçekler yaşanmaya devam ediyor. Geç kaldıkça daha acıtıcı şekliyle de bizi bulacak. K. Kıbrıs hamasi dışında Türkiye gerçeklerini yok sayarsa, başına gelenin de nedenini bilmeyecek. Neden bilinmeyince de sonuçları başka yerde arayacak. Zaten laf ve lakırtı dışında pek de fazla kamuoyunda tepki yok.


Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

YORUM YOK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Exit mobile version