Peşpeşe olaylar yaşıyoruz. Artık kanıtsadık. Tepki derseniz şimdilik tatilde. Ama, yine de şu ikili tutum hep tekrarlanmaktan da geri kalınmıyor. Sansürlü olmayan, sisteme dokunmayan, gerçeklerin uzağından dolaşılarak, bol bol lafazanlık da yapılır. Üstelik üstüne “gerçeklik” denilerek de yapılıyor. Ama, tekrarla belirtecek olursak “sisteme dokunmadan” bunlar yapılıyor. Elbet koşul böyle olunca da sistemi zorlamayan ve karşılık bulmayan kısır döngü içinde debelenip durulur. Dahası, sistemin de kendini gizletme adına böylesi yerini bulmayan, gerçeğine dokunmayan lafazanlıklarla da başka bir yanılgıyla “demokrasi” dahi denilir.
Bilimi biz ret edip hamasi cihaletci işbirlikçi duruş sergilerken, Sosyolojik genel kabul gören düşünce şeklinin bilimsel konumunu da yaşıyoruz. Sistemin adını koymadan ve başlangıç dönemi geçildikten sora, kurumsallaşma ile yapılanış olma sonucu artık anormal denilenin de normal hale gelme bilimseliği ülkemizde ne yazık yaşanmaktadır. Bol ünüversitemiz olurken, ülkemize rant kazandırıp epey genç nifus da yığdırırken, yapmadığı önemli gerçek, bilimsel tutumun düşünce olarak yerleşmesidir. Hat da rant ve öteki resmi etkenler olunca bilimi ret edip hamasi ajanda doldurma görevi de çekinilmeden yapılmaktadır. Bilimsel adı da kurumsallaşmanın oluşun şekli olmaktadır.
****
Ülkemizde son günlerde epey çeşitli olumsuz olaylar yaşanmaktadır. Bunun nedeni ise ta eski yıllardan beri bizim ısrarla vurguladığımız geleceğin günümüzdeki yansımasıdır. Daha yetmişlerin sonuna doğru siyasal temel oluştulurken, işkal ve devamındaki ilhaklaşma politik sonucun, Fuhuştan uyuşturucuya uzanan acı sonuçları olalcağı hep söylendi. Oysa ayni dönem, bu koşullara “demokrasi ve özgürlük” diyenler de az deyildi..
Ayni şekilde seksen yılında bazı tartışmalarda K. Kıbrısın ayni koşullarda kalmayıp var olan ekonomiden kültüre tümden bir dyeişim yaratılma adımları atıldığını da tesbit yaptık. Nitekim en öngörü yakınlığı olan Sasnayi holdinklerin batırılması veya Koperatif yapısın özerklikten çıkarılacağı öngörümüz, kısa zamanda gerçekleştirildi.
Sonuçta günümüze geldik. Bilimsel ufak araştırma yapmak için dahi bilgi yok. En basitini verelim; nifusun ne kadar olduğu bilinmiyor. Bilinmeme bir yana, deyişik etkenlerle deyişik nifus yapıları da denetimsiz kuralsızlıklarla da yığılmaktadır. Emlak satışında ünüversitelere, iş alanından deyişik sömürgesel kulanım adına deyişik nifus yapıları adanın defaktosunun yıkılma derecesine dek gelindi. Artık, birkaç ülke deyil birçok ülke nifuslarının deyişik şekilde adada bulunduğu imkar edilemeyecek durumdadır. Bunlar ülkede etkilenecek kültür ve siyasal yapı da olmayınca, öncelikle kendi kültürlerini, sonra burada toparlanarak, kuralsız mafya tipleşmelere dek gidilmektedir. Dengesiz gelen ve çeşitli alanlarla doldurulan nifus bir anda öteki tehlikenin de cenderesinde kendini buluyor. Adanın kuralsız ilkelerine çok geçmeden uymak kolaylığına geçiyorlar. Mafya tipi yapıların tuzağına düşerken, kolay yoldan kazanma esrumanları da kulanma yönüne giriyor. Zaten, alışılan kuralsız anlayış sonucu gelen kesimi de öğretme noktasına gelir. Onlar da böylesi kolayca sömürülme aşamasından kurumsal kulanıma gelirler. Bu yapı kendi ekonomik gücünü, sermaye birikimini ve siyasal karşılığını da buldu. Üstelik ünüversitelerden öteki ekonomik alanlarda da kulanım rant gerçeği ortada.
Kuralsız Kuzey KIbrısta, bolca ünüversitelre karşın rant çizgisinde aracılaştırma ötekileşme de olunca, işler tamamlanır. Bunu trafik kazalarında görürüz. Birçok sapıklıklarda yaşanıyor. Uyuşturucu konusu ise çoktan kanıtsandı. Ama, beraberinde tuhaf bir ırkçılık da getirdi. İşin kolayı, Nijeryalılar denilip kendinin yaptığı kuralsızlığı da örtme maduriyeti de oluştu.
Ne demiştik başlangıç örneğinde: nifus dahi bilinmiyor. Bilinmeyen nifusta ne sağlık ne elektrik nede yolların hesabı yapılma şansı var. Ama, biriken nifus ekonomiden sağlığa ihdiyaçları da olur. Ozaman da tıpkı Sektörcü Ahmet gibielr çıkıp “sağlık sektörü”der. Bir tuhaflık da şu: sizin ülkenizde olan özel büyük hastahane TC yurttaşlarının bedava tedavisi olanaklıyken, kendi öz denilen orjinlere parayla tedavi verme ikilemi oluştu. Bunu başka ülkelerde hiç raslayamazsınız. Ama K. Kıbrısta tüm bunlar oluyor. Bilim mi: birisi satığı sterlinli arsa rantını göstererek, “sen okudun da ne oldu” karşılığının toplunda yerleşmesidir. Zaten, her alanda bilimselik veya bilgi deyil de toprpilin ve son dönemde daralarak partili yakın olma kuralı işleyince, yönetim zaten çoktan çürüyüp elinizde kalır.
Kısaca, K. Kıbrısta sayısı bilinmeyen ama epey ülke geleninin artık önemli sayıyla ifade edilen durumdadır. Bu okullardan tutun hastahanelere dek yansıyor. Trafik işleyişinde de mevcut. Ama bilimi ret edip sömürgesel rantla servetleşen egemen güdük burjuvalar, bu durumdan memnun. Hele de vergi vermeden kaçışlar da işin cabasıdır. Şimdi bu bilim reti ile kuralsız yaşamın üstüne konulan yasa dışı koşulalrla oluşan çirkefin sonuçlarıyla karşılaşıyoruz. Kimisi memnun olup koltuk ve servet kaparken, kimisi de sisteme dokunmadan bağırıp öteki muhalif sınırı çizip kısgaç cenderesini oluşturmaktadır. Bu sistemin işlemesi için alanlar açıldı. Rant kapıları oluştu. Sektörleşme gerçekleştirildi. Muhalif çizgi, bunun adını halankoymaktan kaça kaça ayni çizgilerde buluştular. Sömürgeci koşuları ve ilhaklaşma fırsatı için yapılan siyaset, artık önemli noktaya çoktan geldi. Ortak paydaşı kalmayan yapıyla, birielri de kazanırken, en önemli öteleme de en basit neden gerçeğidir: Kuzey Kıbrısın sömürgeciliği ve bunun planlı şekilde yapılmasıdır.
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.