Ana Sayfa yaklaşımlar Özkan Yıkıcı Tuaflıklar cenderesinde yeni seçim hedefine – Özkan Yıkıcı

Tuaflıklar cenderesinde yeni seçim hedefine – Özkan Yıkıcı

Reklamlar

Başlangıçtan beri hep belrtim: Türkiyedeki seçim süreccini normal seçimler gibi anlamamak ilk önemli gerçekti. Nitekim bu durum brraın seçim öncesi ile seçin anını, sandıklar kapandıktan sonra ve hat da seçim sonuçları açıklandığı andan itibaren de resmen anormaliği anlatan devamlılık sağlanıyor. Öyle ki hiçbir dönem normal biçimde gelişmedi. Bitmiştir denilen süreç ardından da karanlık bilgiler uçuşmaya devam edildi. Sanırım, seçim sonuçları açıklanmasına rağmen, durmadan gelen yeni resmen müdahalelerle  oluşan yanlışlar, başlangıçtan beri yaptığımız uyarının nedenli doğru olduğunu tekrar tekrar kanıtlıyordu. Zaten, daha baştan, seçim şeklin kadar seçim sandıkları güvencesi en önemli endişelerden biridir. Tüm tetbirlere rağmen şu gerçek sırıtıyordu: devlet sandık güvenliğini sağlama yerine, güvensizliği nasıl oluştururum çabasındaydı. Öylesine iktidar bloku taktik geliştirdi ki resmen parmak ısırtı. Önceki makalelerimde bunlarıı bolca yazdım. Acı tarafı bunlar ne ilk nede son olacak anlayışı da yerleşti.

Yine sandık sonuçlarıyla seçimin en azından başkanlık bölümünün ikinci tura kalış havasına girildi. Yenisine toprarlama dönemi de başlanacak gibiydi. Fakat, tuhaflıklar penceresi kapanmadı. Öylen yeni vbilgiler geliyordu ki resmen yapılan seçimin nasıl katledilip çalınma yöntemleri hakında bilgiler oluşmaya devam ediliyyordu. Hem de devlet  iktidar egemen  blok tarafıdan gerçekleştiriliyordu. Örneğin, sandık başı sayılan ıslak imzalı sayılar ile YSK sayım neticeleri çelişkileri. Özellikle muhalefet parti oyları iki ortak olması gereken alanlarda farklı çıkıma lüksü yaşanıyordu. Özellikle de oyununu korudu denilen MHP lehine yaşanıyordu. Giderek “acaba seçim çalındımı” sorularıhı da daha da artırıyordu. Buda yetmiyordu: bazı sandık sayısı ile YSK sayısı da tutmadığı anlaşıldı. Klasik ama pek konuşulmayan mükerrer oy atmalarn da işin cabaasıydı. Bunlar nedense hep iktidar lehine oluyordu.

Bir başka tuhaflık normalleşmesi de devletçi muhalefet blok oylarında yaşandı. Özellikle daha gerici eksen HDP ile brakın itifakı, görüşülmeği, ortak olmayı dahi duymak istemiyordu. Halbuki yapılan bazı deyerlendirmelerde resmen Kılıçtaroğlunun arkasında müttefikleri ortakları deyil de beyenmeyip istemediği HDP ve sosyalist partilerin durduğu anlaşıldı. Bir örnekle yetinecem: Akşenerin parti oylarının Kıllıçtaroğluna ancak Y.81 verirken, HDP oylarının Y.97 cıvarı eklendi. Oysa Akşenerin partisi ısrarla görüşmeğe dahi karşı çıkıyordu. Buda Milet itifakının devletçi ekseninin nedenli kırılgan olacağının itirafıdır. Hele de hesaba katılmayan, sorunları anlaşılmak isteenmeyen ve en kötüsü birlikt görülmek istenmeyip oyları istenen Kürtlerin verdiği destek elbet beninm açından ısrarla sürekli olacağı da kesin deyildir artık.

Sadece özetlediğim iki tuhaflık dahi bize on gün sonra yapılacak Türkiye seçimlerindeki toplumsal karışıklığı göstermeğe yarayan iki konudur. Kendi kendine ilan edilen durumlar ve muhalefet  tepkisi ile siyasal muhalefet  lider makasının açık olması, muhalefetin örgütlülük eksiklikleri ile devlet gücün inanılmaz kulanımı sonuöçta Türkiye seçimlerini epey zorlayacağı bellidir. Ayrıca, Erdoğanın beklediği net dış desteği almadığı için zorunlu olarak tüm müdahale ile birinci turu geçme noktasını da aşamadığını anlıyoruz. Son anda ikinci turu kabul etmesinde bazı TC mnedya çabalarına karşın, Erdoğan öteki seçimlerdeki direk ışığın alamadığı iöçin de birinci turda takıldı. Şimdilik Türkiye çevreleri bunbnu da göz ardı ediyor.

Şimdi, Türkiye ikinci tura girmeğe başladı. Kılıçtaroğlu ne yaparın yanına hep acaba soruları da ekleniyor. Onca tuhaflıklarla yorulan seçmenin sandık eylimi önemlidir. Erdoğan  blokunun ise her fırsatı  kulanacağı kesin. Zaten bunu son sandıkn YSK çelişkilerinde de  yaşayarak tekrardan öğrendik.

Bu arada Erdoğan cepesinin ilk turdakin parlemento zaferi ise buraya hemen yansıdı. Seçim her ne kadar ikinci tura giden başkanlık bölümü olsa da gider ayağın biraz duraklamasıyla hamleler de yapıldı. En net hanmle ise öğretmenler yasası ve Akademinin iha hamleleridir. Elbet öğretmen grevleri de gelince, başta Takeci gazeteci medyaları hemen harekete geçti. Meclise giden yasaların ve öğretmen akademi gerçeğinden deyil  neymiş”öğretmen grev yapıp, çocukarın cahil kalınması” üzerinden eylem algısal saldırıya  uğrandı. Parlementer muhalefet laf dışında seçime hazırlanmakla meşkul. Buda Türkiye gerçeğinin K. Kıbrısn hamlesi.

Ha: bir de sanılmasın unutuldu: K. Kıbrısta kulanılan oylar muhalefete verildi. Metin beyin bunları yutuğunu sanmayın. Ek bilgi: anladık ki son grevle karşımıza bir nde Elçilikte kurulan eğitim sendikası öne çıkarıldı. Meclis komisyonunda dâhin söz verildi. İlahiyat nmerkezli başlayabn bu örgütlenme, öğretmenn içi Türkiyeleştirme bağımlı örgütlenmenin bir gerçeğidir. Zaten itiraflarında: Elçilik, Vakıflar, sivil savunma ve makamcı işaret edilmektedir. Onun için Türkiye  gelişmelerihin rüzgârı burayı mutlaka vurmaya devam edecektir.


Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

YORUM YOK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Exit mobile version