Pazarın hala zifiri karanlığı hakimdi. Uyuyamadım. Yatakta epey dolandım. Sonunda iyice kaçan uykum sonucu istemeden kalktım. Oyalanma adına bilgisayara sarıldım. Dışarının sesizliğini, arada uzaktan gelen sesler bozuyordu. Herhalde yürüyüşe çıktılar diye aklımdan geçirdim. Birkaç makaleye göz atım. Sıkılıyordum. Birden pek de alışmamış ama önemli gündem olmaya aday konuya geldim. Ekvatora ayit bir makaleyi Hüsametin Aslandan okuyordum. Biraz daha bilgi topluyordum. Aslında boşlukta olan aklım, Latin Amerika damarlarına dalmaya da sanki hahzır gibiydi. Biz genelikle Türkiye seçimlerine odaklaşmışken, demek ki dünyada ders alıcı gelişmeler de oluyordu. Hele yer Latin Amerika olunca, mutlaka dolaşırken anınacak ders öğrenilecek bilgi de önemli olacağı kesindi.****
Otururken hayale kapılır gibiydim. Birden beynimde o sert coğrafyası ve isyan tarihi ile Latin Amerika geçmeye başladı. Rüya deyil, elim klavyede sabahın karanlığında öğrendiklerimi yazıyordu.
Ekvator bir yoksul latin Amerika ülkesi. Siyasal çalkantıları oldukça yaygın. Klasik Latin Amerika ülkesidir. Yerli halk nifusun önemli kesimini oluşturuyor. Üstelik iyice örgütlendiler. Başkenti basıp kısa zaman içinde 3 devlet başkanını da resmen kaçmaya zorladılar. Kimi helikopter kimisi de anbulansla kaçtı. Hem de yurt dışına. Zenginliği olup yoksulukla boğuşan bir klasik bölge ülkesi halinde savrulup duruyor.
Son liderin seçimi de ilginçti. Birinci turu kıl payı sol aday kaçırdı. Sağcı aday Lasonun kazanacağına kimse tahminde yer vermiyordu. Fakat, yerli kesim liderinin çekimser ve öteki sol adayların da gereken önemi vermedikleri için, sonuçta beklenmeyen oldu ve Laso devlet başkanlık seçimini kazandı. Fakat, perlementoda da sol oldukça güçlüydü. Ordu ve mafyalar resmen Lasonun yanında durdu.
Ekvator gerektiğinde başkanları istifanın da ötesinde, kaçmaya dahi yöneltme siyasal hamleleriyle de tanınır. Laso klasik sağ tutumla davrandı. Yandaşlama ve şirketlerdeki yolsuzluklar onun başını ağırtmaya başladı. Öyle ki parlemento artık onu görevden almaya karar verdi. Üstelik, oldukça kesin 3.2 oy da sağlandı. Başlangıçta bazı görevden almalarla kendini kurtaran laso, son bildik petrol oyunları nedeniyle artık suyu ısındı. Bunun üzrine arada konulan bir madeye dayanrak parlementoyu fes eti. Buda ülkeği germeye yetip artı.
Bir not ekleyelim: benzer durum altı yedi ay önce Peruda yaşandı. Ama tam tersi. Solcu aday Kastilyo başkan olduktan sonra bazı reforumlar yapmak istedi. Parlementodaki sağ ona karşı direndi. Oligarşi orada kastilyonun devrilmesine yeşil ışık yaktı. ABD yetkilileriyle de yapılan görüşmeler sonrası parlemento yoluyla Kastilyoyu devirmek yoluna gidildi. Olayı anlayan kastilyo ise kendi politikalarını uygulamak için parlementoyu fes eder. Ama fes edilen parlemento yargının da onayı ile Kastilyoyu hem görevden alır hem de onu hapse koyar. Ordu ise resmen bu darbeyi destekler.***
Peruda hala direnişler sürüyor. Kastilyonun en yakın arkadaşları özellikle sermayeyi de memnun etme amaçlı bakanlar ilk adımdan ona ters döndüler. Ekvatorda ise işler başka. Bu defa ordu başkanın yanında. Tehtitler de şimdiden başladı. Yerli konsey başkenti gerekirse işkal edeceğini söylerken, ordu da şideti bastıracağını ilan ediyor. Laso ise kısa dönemli idareyle yeniden seçime gitmeği açıklıyor. Fakat son yolsuzluk idiyası bize hiç yabancı deyil. Devlet petrol şirketi ve taşıyıcı şirkeleri arasındaki yolsuzluk ilişkisinden yaklaşık altı milyon dolar yolsuzluk veya halkın parasını cebe koyma nedeniyle laso görevden alınma sürecine yeniden konduydu. Alınacağı da kesindi. Bu gelişme bana hiç yabancı gelmedi. Bir farkla, ne parlemento hareket halinde nede yyolsuzluğu gerçekleştiren, parayı ceplerine atanın tehlikeleri vardır. Fark bu..
Şimdi ekvatorda merakla bekleniyor. Parlemento muhalefeti konuyu anayasaya getiriyor. Yerli konsey ise uyarıyor. Başkenti ele geçiririz. Laso ise yolsuzluklar listesi ile darbe yoluyla şimdilik kendini korumaya alıyor. Ama, kendi de Ekvatorda yaşadığını herhalde biliyor. Sol, seçim dönemindeki parçalanma ve ilgisizliğin bir anlamda şimdi siyasal etkilerini yaşıyor. Dedik ya, Burası ekvator. Çoğu zaman önemsemediğimiz bir olgu gelir bizi vurur. Konulan bir madeyi sırf çıkarı adına erkin nasıl kulandığı ise Ekvator örneği ile krizleri önleme adıyla başkana verilen fesih silahı şimdi yolsuzluklardan kurtulma adına kulanıldı.
Artık ağır ağır gün aralanıyor. Hala gözlerimde uyku yok. Sesizlik devam şeklinde sürüyor. Araba tıs etme dahi yok. Yazı öncesi duyduyum sesler de yok. Ama gün ağarıyor. Ben Ekvator hayalinden de kurtulup normal hale geldim. Ama aklım hep takıldı: şu petrol hikayesi ve halkın parasına el koyma durumu acaba mı diye durmadan takıntılaştırdım. Ekvator gelişmelerini hayal meyal geçirirken, bu dünyada mı oluyor diye de düşünmeden edemiyorum. Öyle ya benzerleri her gün övünçle milliyetçi şerbetle bizde yaşanmıyor mu?
Sahi, sabah sabah ben bu makaleyi neden önemsedim: neden durup dururken yazma ihdiyacı oluştu? Ben de bilmem. Herhalde yalnızlık ve yaşlılık sendromu geçiriyorum galiba!
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.