Peki, şu anda niye savaşın başlamasıyla telaşlanmaktayız? Biz Kıbrıslıların maalesef kendi ülkelerinde siyasal iradelerinin olmadığını görüyoruz. Bırakın Kuzeydekileri ama Güney’dekiler de aynı durumda. Dediğimiz gibi bir misilleme durumunda üslerin de bombalanması söz konusudur. Bu da Güney’deki Kıbrıslırum vatandaşlarımızın durup dururken ve de olaylarda hiç payları olmadığı halde zarar görmelerini getirecektir. Bizim de onlardan kalır bir durumumuz yoktur. Yani Türkiye’nin de savaşa girmesi durumunda, bizler de oralardan atılacak S400 füzelerinin tehlikesi altındayız.
Tüm bu huzursuzlukları da adanın menfaatlerini gözönünde bulundurup boyunduruktan kurtulmama ve hala daha kendi ülkemiz yerine başka ülkelerin çıkarlarını gözönünde bulundurmamızdan gelmektedir. Ada toplumları kendi üretmiş oldukları bir felsefeleri, yurtseverlik duyguları olmadan, ada harici başka toplumların ulusçuluklarını da ithal ederek, kendi kendilerini de bu farklılıklardan ötürü bölmüşlerdir.Adanın bölünmesi de maalesef bu birbirini kaale almadan gerçekleşmiştir. Bugün Güney’deki Kıbrıs Cumhuriyeti olarak nitelenen yönetim, NATO üyesi olmak için can atmaktadır. Kendisine bir parmak işareti verilse, koşar adım NATO üyesi olmak için birliğin içine diklemesine dalacaktır. Tabi, NATO üyesi olmak için planı nedir bilinmemektedir ama Kıbrıs’ın Kuzeyi’ni kurtaracağım şeklindeki hareketi aslında bir başka kaos yaratacaktır. Kuzey’de bulunan Türk Ordusu’nun ise NATO üyesi olduğu, askeri hareketlerinin NATO’dan da geçtiği bilinmez değildir.
Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan Kıbrıslıtürklerin ise siyasal iradelerinin çeşitli şekillerde seçimler dahil, ayaklar altına alındığı ve bunun 41 yıldır devam ettiği de bilinmektedir. Bu siyasal iradesizlik maalesef toplumun yokolmasına kadar gelmiştir. Ada dahilinde yaşayanlar, dışta yaşayanlardan çok daha azdır. Kıbrıslıtürklerin birçoğu’nun gerek çözümsüzlük, gerek sorunların çözülmemesi , siyasal irade yoksunluğu, ekonomik sorunlar dolayısıyla ada haricinde yaşamaya başladıkları çok iyi bilinmektedir. İşte bu şartların 41 yıldan fazladır devam etmesinden ötürü umutsuzlukların hat safhalara gelmesiyle, bugün siyasal iradenin hiçbir yere yansımadığı bir ortamda yaşamaktadır Kıbrıslıtürkler. Bu yüzden evrensel hukuk mevcut olmamakta, adaletsizlikler hüküm sürmekte ve çeşitli kanunsuızluklar Kuzey Kıbrıs’ta etkisini sürdürmektedir.
Kıbrıs’ın küçük bir ada olması ve ada üzerinde Orta Doğu’da hakimiyet kuran büyük güçlerin, her konuda yaptıkları engellemeler, şu anda bilhassa sosyal, ekonomik ve kültürel kilitlenmeyi getirmiştir. Orta Doğu’daki Sorun da bir kere daha biz Kıbrıslıların ellerinin ne kadar naçar ve etkisiz kaldığını bir kere daha ortaya çıkarmıştır.
Gerçekten siyasal irade, Orta Doğu halklarının ülkelerine sahip çıkması, demokratik yapılar yaratmaları ve geleceklerini kendilerinin belirlemesiyle gerçekleşecektir.