Seçim sonrasında Türkiye’nin egemenleri tarafından, esas düşmanın HDP’nin seçildiğini herhalde bilmeyen yoktur ve maalesef tüm oyunlar da bunun üzerinde oynanmaya başlandı. Bu arada Abdullah Öcalan’ın sesi kesilirken, bazı Türkiyeli aydınlar da PKK’nın ateşkesi devam ettirmesi üzerinde fikirler ortaya koydular. Fakat gerçekten Güneydoğu’da ne olduğunu bilmiyoruz. Yani bugün Kürt halkı gerçekten silah mı kullanıyor yoksa savaş kurgusuyla harekete geçen derin güçlere karşı kendisini koruduğunu da bilmiyoruz. Elbette her iki taraftan da insanların ölmesi istenilen bir durum değil ama dikkat da edilirse dört senelik ateş-kesten sonra cenazelerde halkın çocukları da ölürken, halkın kendisi eskiden olduğu gibi devlete ve hükümete biyat etme yerine, karşı tepki ortaya koymaktadır. Askeri rütbeli bir yarbayın bile, kardeşi vurulduktan sonra, cenazede karşı sözler söylemesi de oldukça ilginçti.
Sonuca gelelim… Türkiye’de Demokratik bir cumhuriyet olmalı. Türkiye cumhuriyeti demokratikleşmeli. AKP’nin 12 Eylül yasalarıyla şimdiye kadar geldiği sonuç Türkiye’nin parçalanması ve sivil savaştır. Belli ki birkaç senedir devam eden ateş-kes şartları Kürt halkının ve de PKK’nin zorlamasıyla, onların talebiyle oldu, yoksa AKP demek ki bu ateş-kes’i bozmak için zaten fırsat kolluyordu ve fırsatı bulduğu anda sivil savaşı tekrar başlattı. Gelinen sonuç,oluk oluk kan akmasıdır ki bu arzulanamaz. Derhal ama derhal AKP’siz olarak Türkiye demokratikleşmelidir. Belli ki bu bizdeki su sorunu da Türkiye demokratikleşmezse, başımızda AKP tarafından demoklesin kılıcı olacaktır. Havaalanının AKP’lilere verilmesi, limanın gene acımasız bir kapitalizm politikası uygulanıp, bugün Türkiye’yi iflas durumuna getiren AKP kapitalizminin, mutlak sömürücü şirketlerine verilmeye çalışılması, elbette Kıbrıslıtürklerin de kaderine vurulan darbelerdir. AKP, 12 Eylül’ün yüzde on barajını da devam ettirmiş ve HDP’yi meclis dışında bırakmaya çalışmıştır. AKP, Türkiye’yi mutluluğa götürmezken bizi barışa götüremez. Bize sunulan proje de maalesef irademizin gene ayaklar altına alınmasıdır. Türkiye demokratikleşmeden, Kürt halkıyla ve de bölge halklarıyla bir barış sağlanmadan, Kıbrıs’ta da bir barış olmayacaktır.
Su projesi, veya Kıbrıs’a su gertirilmesi Kıbrıslıtürk halkının hayrına olmamıştır. AKP’nin seçimle gidip, mutlak sömürüyü öngörmeyen bir demokratik hükümetin başa gelmesi, ancak Kıbrıs’ta çözüm ve barış çabalarıyla halkın refahın ı sağlayacaktır. AKP ile bunun olmayacağı artık bellidir.