HDP gibi, milletvekillerini oy oranını yükseltip meclise sokan MHP de vardır. Ama şurası gerçek ki MHP, az-çok AKP’ye benzeyen, söylem icraat ve demokrasi anlayışı kıt, sözde demokratik söylemlerle başa geçip, bir baskı rejimi kurmak isteyen Pan-Türkist görüşün ta kendisidir. 12 Eylül’ü yapan gerici eski Cunta başkanı Kenan Evren Paşa’nın kurduğu rejimin adının Türk-İslam Sentezi olduğunu unutmamak gerekir. Her iki ideoloji de Türkiye egemenleri tarafından kullanılmış ve Türkiye halkları birbirlerine kırdırılmıştır. HDP’nin söylemlerinin ise barışçı olması aslında Anadolu mozaiğinin bir gereksinmesidir ve toplumun bu söylemi bayağı tuttuğunu da göstermektedir. HDP bu konuda toplumu çok iyi okumuştur. Pek tabi ki pek fazla olmasa bile sol kesimler, çeşitli çevreci ve LTBG örgütleri de HDP’ye oy vermiştir. Selahaddin Demirtaş, barışçı söylemleri ile Alevilere de hitap etmiş ve onların taleplerini de benimsemiştir. Ağırlıklı olarak Kürt halkı ve gene bu saydığımız kültürlerine ve kişiliklerine, insan haklarına sahip çıkmak isteyen kesimler, HDP’ye oy vererek HDP’nin barajı geçmesine yardımcı olmuşlardır.
AKP, Güneydoğu Anadolu politikalarında Kürtlere dönük çok yanlışlar yaptı. Öncelikle Kobane’de gerçekten büyük açıklar verdi , orada Kürtlerin savaşı kaybetmesi ve Kobane’nin ISİD faşistlerinin eline geçmesine çalıştı. Şu anda Hizbullah taraftarlarının da aslında ISİD saflarında oldukları, Suriye’nin Kuzeyi’nde Kürtlerin mevzi kazanmaları üzerine bozguna uğrayan ISİD’lilerin Urfa’ya sığınmaya başladıkları ve AKP’li Vali’nin onlara yer ve lojistik tedarik ettiği de ortadadır. Bir bakıma gerek Kobane ve gerekse Kuzey Irak’taki ISİD’lilerin bozguna uğramasının bir başka rövanşının Diyarbakır ve Güneydoğu’da devam ettirildiği , HDP ile PKK’dan bir şekilde intikam alınmak istendiğini de görmekteyiz. Güneydoğu’da Kürtlerden intikam alırcasına saldırılar olduğu, Güneydoğu’da seçimler dahil heryerin kana boğdurulmaya çalışıldığı da gerçektir. Kürtler bu rezilce olaylara ne kadar seyirci kalırlar belli değil ama istenen ISİD ve Hizbullah kanalıyla kaos yaratıp bir şekilde istenilen oyunu tekrar vizyona koymaktır aslında. Bu durumda BDH pasif ama provoke olmayan bir mukavemet ortaya koyacaktır. Bir de belli ki HDP’nin üçüncü parti olup meclise girmesi de gerici kesimleri tekrar harekete geçirmiş ve acımasız oyunlarını vizyona koymuşlardır. AKP, ISİD’i oyuna koyarken “PKK’lılar silah bıraksın” demekle aslında samimi değildir. Bu durumda da PKK elbette silah bırakmayacaktır. Çünkü silah bırakılması demek PKK’ya ve Kürtlere karşı katliamların olması demek olacaktır. Derin Devlet oyunları şu anda AKP kanalıyla sürdürülmektedir. Tek meydana gelen büyük değişiklik ise HDP’nin üçüncü büyük parti olarak %13’lerde meclise girmesidir. Bu kadar baskıya rağmen HDP meclise girebilmişse aslında Kürt halkının gücünün bu potansiyelin de üstünde görülmektedir ve bu güç barajla bile durdurulamamıştır.
HDP ve demokrat kesimler oynanan oyunları iyi takip ederlerse gerici güçlerin ISİD ve Hızbullah kanalıyla oynadıkları oyunları da ortaya çıkarabileceklerdir.
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.