Meşur övüngeç ilginçliğimiz le dünya kendi abartı algımızla, biz yaşamaya devam ederken; Son günlerin sadece bölgemizi değil; dünyada yankı bulan gelişmeler, peşpeşe yaşanmaya başlandı. Önce Suriyede Türkiye sınırına da komşu olup, IŞİD için çok önemli stratejik merkez halindeki Telavyat yerleşimi YPG eline geçti. Anlamı: Suriyeli Kürtleri IŞİD karşısında önemli bir başarılı askeri siaysi hamle olarak yazdırtı. Daha dünya bunu yorumlar, Türkiye bildik klasik politikasını tekarlarken; bukez sarsıcı hamleler oluştu. IŞİD etiketli olduğu netleşen “Kobaniye yapılan saldırılar* Kuveyit Şii camisine girişilen imtihar saldırısı* Tunusta turisleri deniz kıyısında taramak* Fransa saldırısında kuşkularla IŞİD kuşkuları”! Buna daha sayacak birkaç gün peşpeşe gelen saldırılarla dökülen oluk oluk kan; IŞİD gerçeği kadar Ortadoğu oynunun nasıl idolojik ve askeri hedefleşme boyutunu da karşımıza getirdi. Hele ek bilgi olarak; Bosnada dahi IŞİD etkinliğinin artığı, Kafkaslarda emirlik adıyla IŞİD gerçeğinin örgütlenmesi ve nice başka gelişmelr le; artık Dünya Ortadoğudan şu net 2 yeni gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalıyor! “Kürdistan coğrafya oluşması ve IŞİD yapısının bölgesel prenslik ve genel saldırı yapma kapasite anlayışı”! Bilmem bu net görüntü Kuzey Kıbrıs da bir anlam ifade etme noktasına gelebildimi?
Yukarda sadece birkaçını sıraladığım gelişemler; bölgesel güçlerin tavrı ve özelikle içeleştiğimiz Türkiyenin siaysal tarafcıl tutumu ile ilgisiz Kuzey Kıbrısa bir şeyler anlatabiliyor mu! Artık net ifade şu: Suriye veya ırak denilen 2 ülke coğrafyası buharlaştı. Devlet olmasa da; Ortadoğu oynunda IŞİD denilen ve Emperyalist müdahale ile şekilenip beslenen IŞİD prenslik yapılı ve Uluslar arası din paranoyla beslenen bir gerçeklik vardır. Bu IŞİD yapısını bölgesel kimi çevreler hala desteklerken de; karşısında artık imkar edilmeyecek bir Kürt direnci ile karşılaştığı öteki gerçeklik de büyümektedir. Özelikle IŞİD karşı şuanda bölgede en direnç kesim Kürtler olup, onlar da Irak da Güney Kürdistan federal yapı olarak şekilenirken; hiç hesapta olmayan Suriyede de Rojova kantonları ile yeni bir model ile mücadele içinde büyüne siyasal yapı vardır. Bu yapı Suriye iç savaşından şekilenip, sonuçta Kantonlar şekilnde yapılanan ve ıŞİD karşı direnerek kazandığı zaferlerle; sonuçta bölgeyle ilgilenen güçlerin de itifak eksenine giren Suriye Kürdistanı veya Rojova kantonları da oluştu. Hele de IŞİD karşısında nerdeise tek direnç merkez olarak ilerlemesi de konuyu yeni bölgesel çatışmalar ve çelişkilere de artık soktu.
IŞİD son KObani saldırısı ile biranlamda Kürtler karşısında kaybetiği yerlerin moralini bulma adına, böylesi büyük insan kaybı veren saldırılar yaptı. Amaç Kobaniyi alma yerine; taraftarları başta olmak üzere “ben daha varım” mesajı ile; Kürtlere karşı kaybedilen yerlerin yıkımını piskolojik olarak kapatmaya yönlendi. Tabi eylemleri ile baştan beri kitlesel piskolojik korku ile de birçok siyasal mesajla kazanma duygularına da oynadı.
Olayları izledik. Tabi ilgi duyanlar için belirtiyorum! Yine son gelişmelr le aslında hala bölgeyi okuyamayan ve güncel haberlerle “ki onların çoğu probaganda algıları ile donatılıyor” yorum yapılıyor. Halbuki şu gerçeklik yeniden tekrarlandı: Türkiye hem konulara yasal yasak koyarak, olayı tarafcıl algılarla kitlesel yandaşlığa oynarken; neyazık ki Kuzey Kıbrısda hala gelişmelerin burayı da sarmaladığının dahi farkında değildir! Sözkonusu kağosun bölgesel savaşla etrafımızda oynandığı ve bizim ilhakcı Türkiye de resmen tarafsal hesaplarla davrandığını anlamama ilgisizliğine sığınmaktadır. Oysa son Radikal gazetesinde Murat Yetkinin de yazdığı gibi: son IŞİD provakasyonlarının dünya çapındaki saldırılarından kısazaman önce; Telavyatın düşmesi ile; Türkiye yönetimi direk Suriyeye müdahale etme adına güvenlik toplantısı yaptı. Ancak Askerin çekinceleri nedeni ile ortak görüş sağlanamadığı da bizat Murat Yetkin tarafından Radikalde belirtildi. Şimdilik ben yazıyı yazarken; bu konuda resmi yalanlama da yapılmadı! Tam Aksine; Örnek: Kobaniye IŞİD saldırısı ile yüzlere varan sivil kadın çocuk katledilirken; Erdoğan önce üzüntüsünü belirtirken* sonra dönüp olayda acılara bürünen Kürt kesimine verip veriştirdi! Sanki saldırıyı yapıp çocukları katleden Rojovalı YPG imiş gibi verdi veriştirdi! Üstelik peşinden de: “Türkiye asla Suriyenin Kuzeyinde Kürdistan adıyla bir yapının oluşmasına izin vermeyeceğini” haykırdı! Zaten Türkiyede yasaklanmalara rağmen; Dünyada ısrarla Türkiye IŞİD ilişkileri üzerine durmadan yeni kanıtlar yazılıp çiziliyor….
Artık şu gerçeklik iyice ısınıyor: Özelikle Suriye ve ırak eski bildik devletler değildir. Kürdistan ve IŞİD prensliği yanında Elnusra ve daha küçük milis bölgeleri de oluştu. Yine kesinleşen öteki siyasal gerçek de: ABD başta olmak üzere Ortadoğu hamlesinde Suriyede bataklığa saplandılar. Hesapta olmayan gelişmeler ve buna bağlı parçalanmalar da gelişiyor. Dost düşman yerine, çıkara göre itifakklar kaygan ortamda gelişiyor. Dün Dost olan IŞİD veya hesapta hiç olmayan Suriyeli Kürtler şimdi banbaşka yerlerde duruş sergiliyor. Bölge ülkelerin din etnik ve mezhepci politik duruşları ise; geridönülmez parçalanmalar oluşturuyor. Fakat acıdır; bölgesel güç merkezli oyununda Türkiye hep hamle yaparken; hala Kürt gerçeğini kabulenmeyerek ve Suni eksenli IŞİD ile ayrışamamanın tıkacında sıkışıp kaldı. Yasaklar ile tarafcıl algıalrla olayı yönetmeye çalışıyor. Hala Kürtlerin denetlediği Rojova bölgesi için “tanpon” stratejisi yaparken, IŞİD gerçeğini yasaklarla ülkede konuşulmaz halde tutmaya çalışıyor. Bu biranlamda şu şekilde yaşıyor: Son KObani IŞİD baskınlı katliyamı hala Türkiyenin özelikle Karadeniz ve iç Anadolu bölgelerinde hiç doğrudürüs bilinip acıların paylaşımı dahi yaptırılmadı! Türkiyeli partiler HDP dışında konuyla ilgili kitlelere yönelik bir açıklama yapılmadı. Sadece bildik stratejik yönetim açıklamalarını Erdoğan yapıp yukardaki sözleri söyledi. Ama Kuzey Kbıbrısa doğru inerken de; sadece olayın korkunç katliyamı nedeniyle birkaç satırlık haberler oyalandırılıp brakıldı.
Ortadoğu böylesi merhabasını, Tunusa yeni katliyam, Kuveyite cami imtiharı ile yeniden sayfalara kazdırırken; Artık oynanıp kontrolu tam yapılamıyan senaryonun şimdi Kafkas ve Bosnada dahi sesleri gelmeye başladı. Fakat hala Kürt gerçeği var mı, yok mu, sınırında oyalanıp duruluyor. Hele de hala faşist karekterlikle ve yönetimin paramiliterliği çizgisini aşamayan MHP ne kürt adını nede olayın gerçeğini duymak istemiyor. Ortadoğu çölerine uzanan, ülkesinde parlementerleşen gerçeği, hala “Kandili bonbalayarak” bitireceği düşüncesini, neyazık ki epey kitleye “milliyetcilik” adına yuturuyor. Bizde mi! Pek de alakalı olan yoktur. Buda bizim ilgisizliğimiz ile lafazanlığımızın garibeti! Deriz ya: “Uluslar arası ve özelikle Ortadoğu koşullar tam da çözüme uygundur”! Oysa bölge bize sistemin hedeflerinde şaşırma yörüngesine girdiğini göstermektedir. Bu ABD kesiminde dahi tartışılıyor. Ama herhalde bizim gibi çağdaş düşünceli olmadıkalrından dolayı, bu gelişmeleri göremiyorlar! Çünkü biz dünyanın bizim çıkarımıza ve yaşayıp abartıyla yalan da katarak süslediğimiz sorunalr hepsinden daha kalıcılaşan korkular saçtığını haykırmaktan kendimiz de inanıp, bunlara hep sarılırız. Oysa Kürt gerçeği Kürdistan ve IŞİD karşı direniş ile bölgeye çoktan merhabayı çekti. Hala eski PKK ezberinde olanlar farkında değil ki IŞİD kesimine karşı da PKK direnci sonucu imajı da değişip gelecek bölge şekilenmesinde bu kesim de yer alacaktır. Daha ne diyelim? Anlayan anlasın…
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.