İnsan önce yaşadığı gerçekleri bilerek doğru yorum yapma şansı oluşur. Yine kişi öyle bir yerde yaşıyor ki “ne gördüklerini konuşabilir, nede öğrenme olasılığı sansürlü” olunca da hiçbir zaman yaşadıkalrını doğru anlatma olasılığı gerçekleşir! Kıbrıs gibi bir yerde yaşıyorsan; Emperyalist politikalrı bilmez, kuramına yabancı oluyorsan; ada yaşamında resmen tanık olduklarınla değil; istenilenlerle bir güncel yaklaşım oluşturuyorsan; ozaman hiçbir konuda net doğruya ulaşamazsın. Hele de yaşamı isenilenelrle sınırlayıp kalırsan; ne sisteme nede değişim denilen argümana aklın erer! Son yaşadıkalrımız ve sistemi unuturma ikilemi; yeniden bizi bizlik tutsaklığına sıkıştırıp braktı. Bu hafta biraz Kıbrıs ve şimdilik pek gündemleştirilmeyen iran ülkeleri ile bazı gerçekler arasında dolaşım yapacam.
Konuşulsa konuşulmasa da, taraf olunup olunmasa da Kıbrısın bir önemli gerçeği daha yaşandı.Kıbrısın genel sömürgeleşme yapısı, kuzeyin ayrıca ilhaklaşma ek şekilenme durumu, yaşanılan sistemin Emperyalist özü ile ona bağımlı dinamikleri unutrdsak; karmakarışık bir bocalama olaylarında çırpınırız! Kıbrıs sorunu, Kuzey de ilhaklaşma gerçeği ile yasadışılık kriterli ilkelerle oluşturulan yaşamı gözden kaçırırsak; son hapsetme ile sonlanan Vijdani ret konusunu sadece bazı yönlerle konuşur noktasında kalırız. Normal ülke veya demokratik kuralların ilkeleri ile bocalayarak tartışırız. Oysa Kuzey Kıbrıs gerçeği, Türkiye sömürgeleşme ile ilhaklaşma katmerli yapılanış ile Uluslararsı kuralların yasadışılığın doğalaşıp kabulenilme geneline gidilmedikçe konu pek kavranmaz. Dünyanın hukuki olarak “alt idari yapısı” ifadesi konulan bir yerde; diyer taraftan tüketilen iç hukuk lafının ekletilme eklektiliği de doğalaşan yanlışın gerçek yüzü oluyor. Sonuçta Vijdani ret olayı nerden bakarsanız bakın; artık evrensel konulan ve herkesin yetersiz görüp “sulandırıldı” dediyi insan hakları bakaımından da bir hak olma gerçeği vardır. Üstelik resmen AİHM kararları ile Türkiye Vijdani ret kararı olmasına, Kuzey Kıbrısın Türkiyenin kulanılan yumuşak ifade ile “alt idari birim olma” konumuna karşın; yine bizim hukukumaza da konulan “uluslar arası kabulenilen kararların anayasada olmasa da iç hukukda önceliklidir” gerçekelrine rağmen; Kuzey Kıbrıs da vijdani ret nedeni ile hapse gönderilen insan gerçeğimiz yaşandı.
Normal ülkede ve yazılı kuralara baksanız, olay banbaşka tartışılacaktı! Oysa burada ülke gerçekleri ve onun kurumsalaştırıp kültürleştirdiği değerler nedeni ile aykırılık gayet doğaldır. Sistemin yasadışılığı ince bir kararla adeta yeniden tekrarlanıyor. Hala savaşın yaşanıp askerlik sorununun resmen kaçış arandığı yerde; Vijdani retin insan hakı olduğu hala bilinmeme sığıntısı ile resmi baskı örtüsüne sokulup uygulanmaya devam ediliyor. Sadece Vijdani ret değil; birçok kendi ülkemizde yazılı olan kararlara aykırı hukuki uygulamaların zaten bol olduğu bir bölgede yaşıyoruz. Neyazık ki toplumsal bir direnç olmadığı ve sistemi kabulenildiği imajı sonucu da; dünya Kıbrısın bu anormal halini gayet doğal kablulenip içine sindiriyor! Bundan faydacılık dahi kulanılm aracı haline de getiriyor….
Vijdani ret olayının anlamı salt askerlikle ele alınmaması gerekir. Ateşkesin sürdüğü ve askeri yöntenmlerin varolduğu bir yerde çıkan sesin önemini iyi kavramak gerekir. Kamuoyu eyer duyarlı olup etkin muhaliflik yapsaydı; israilde gördüğümüz bazı savaşa karşı tutumalr da burada gelişecekti. Sonuçta bir insanın düşmanca duygular hisetmediği için vijdani ret yapma hakından sözediyoruz. Negariptir ki çok önemli bir çarpıklık vardır ki çok önemlidir! Birçok kesim askerlik yapmama adına kaçış argümanı arıyor. Bedel ödeyerek yapmama veya başka yolarla askerlikten muhaf koşulalrı zorluyor. Yurtdışı veya başka yöntemler uygulanıyor. Onları yapan bazı kesimelrle yaptığım görüşmelerde sanki kendielri kaçış için yol aramamış gibi de; Vijdani ret yolunda hapse giden kişiye ters baktıkalrına tanık oldum. İşte böylesi bir adanın kuzeyinde yaşıyoruz. Alt idari yapı, Türkiye ile içeleşme gerçeği ve Uluslar arası hukuk kuraları! Hangisi geçerli?*****
Gelelim irana; öyle uçakla gitme değil elbet. Son günlerde iran algısı birbaşka çalınan türkü haline geldi. Suriye politikası emperyalist çevrelerce başarılı uygulanıp, Esat devrilip oluşturulan İslamcı kesimler ikdtidar olsaydı; şimdi İsrail merkezli iran ayağı gündemde oalcaktı. Anımsatalım: Suriye kırılma sonrası Ortadoğu projesinin önemli hedefi iran dı! Daha genele gelelim: Çizilen Ortadoğu projesi veya daha geniş Avrasya stratejisinde iran Şer eksenine konulup; “En büyük düşmanlardan” birisiydi! Fakat bunu bilen iran da Suriye kavşağında Esat yanında durup biranlamda kendine gelecek fırtınayı, şimdilik durdurdu!
Suriye politikasının batılı Emperyalist kesimlerce başarısız kalınması ve yaratılan muhalif IŞİD hareketinin kontroldan çıkması nedeni ile; bölgesel hegemonya hesapları ile Amerikan yeniden müdahale taktikleri kaydı! Bu kayış itifakları da sarstı. İran ile farkında olmadan bazı alanalrda örtüşen buluşmalar oldu. Özelikle IŞİD karşıtı eksende resmen yazılı olmasa da Amerika iran itifakalrı sahada oluştu! Bu tutum şimdilik iranı şer ekseninden biraz uzakta tutuan koşulu da yaratı! Ancak unutmayalım: bu tıkanış ve aşmazlık nedeni ile oluşan kağos ortamının bir sonucudur! Devamının olup olmayacağı belirsizdir. Sistemin bölgesel merkezi İsrail bize bunu anımsatacak açıklamalar da yaptı.Ancak sıkışılan Suriye ırak coğrafyası ile IŞİD kontrolsuz tutumu ve bölgesel güçler arası sorunlar sonucu; iran şer eksenli karşıt noktasında şimdilik uzakta kalıyor gibidir!
Birzamanlar iranı eşitdir “şii eksenli” karşıt “hilal” olarak ilan edenler; bunun için ıŞİD gibi yapıları besleyip canavarlaştıranlar; şimdi yaratıkları bataklıkta çıkış aracı arıyorlar!Dikatli politika izleyen ve kendini bölgesel güç olarak yerleştiren iran; bazen karşıt bazen çaresiz yakın görülen önemli bir aktördür! Dün ikidebir iran bölgesel düşman algılatıp dünya Emperyalistelrce “tavsiye edilecek” develt görülürken; inanılmaz anbargolarla, operasyonalr yapılırken; girilen Suriye aşmazında şimdi iranla bazı itifaksal ortak buluşma durumları da oluştu. Konuyu yanlış veya çarasizlik denip anlatma yerine, sanki dün hiçbirşey yaşanmamış gibi de günü konuşuyorlar!Bunun bahanelerini bulma çabası da tutmadı! Oysa iranı küçültme adına oldukça çok tehlikeli tavırlar sergilendiydi!
İran gerçeği bize sistemin oynanan oyunalrdaki elinizdeki kartları kulanmanın önemini yeniden anlatı! İran ve Kürtler son Ortadoğu oynunda bölgesel rol için kartlarını iyi kulandılar. Gerçi Kürtler hala kendi ararlarında sorunarı olması nedeni ile tam istedikelrine ulaşamadı. Örgütlü olma ve elindeki kartı yerinde kulanmanın kısa dönemli kayışların en iyi örneği bundan doalyı irandır. Yarın ne olur elbet soru işaretli. Çünkü: şuanda kağosun üretiği kaçınılmaz ortaklıkalr vardır. İran burada iyi kart oynadı. Erdoğan ise tam aksi; Model ülke öreneğinden “yalnızlığın değerli” konumuna düştü! İran ise; tavsiye edilecek tehlikeli şer ekseninden, yararlanacak ortaklığa doğru yol alıyor. Ama tekrar edecem: Unutmayın; oyun Emperyalist Ortadoğu proje sahnesinde konuluyor. Oyuncuların becerisi ile senaristin yazısı birlikte oynu şekilendirecektir.
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.