Şurası gerçek ki gerek Suriye ve gerekse Irak içindeki istikrarsızlık maalesef bu örgütün güç kazanmasını getirmiştir. Hani kurt bulanık havayı sever derler ya… Bu örgütün ortaya çıkışı da bulanık havada olmuştur. ABD ve Batı, önceleri bu örgütün samimiyetine güvenmişlerdir ama şu anda bu örgütün de gerici ve islami bir faşizmi algıladığı veya hedeflediği de ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bu gibi örgütlerin varlığı da Beşar Esad’ın kalıcılğını getirmiştir. Eğer Esad devrilirse geriye Esad tiranlığından da daha istikrarsız bir kaosuın geleceğinden korkan Batı, Esad’ın gitmesini artık tercih etmemektedir. Esad giderse yerine daha da faşist bir yönetim gelip Batı için de istikrarsızlık sağlayabilir. Şu anda milyonlarca göçmen olarak gerek Irak ve gerekse Suriye’den gelen yığınlar ,artık Türkiye için de bir kaos yaratma tehlikesi gösteriyor. Sorunun kısa zamanda bitebileceği tahmininde bulunan AKP hükümeti şu anda büyüyen Irak, Suriye ve de göçmenler sorunuyla hem ekonomik hem de sosyal olarak bir kaos tehlikesiyle karşı karşıyadır. Mısır’da güvenilen Mursi hükümeti de düşmüş yerine bir askeri darbe olmuştur. Tunus bir şekilde istikrarını korurken, Libya büyük bir kaos içinde. Orada da cephe, laik ve Şeriatçı diye ikiye ayrılmıştır ve şu anda başka bir iç savaş taraflar arasında başlamış durumdadır. Afrika kıtasına bakıldığında da hastalıklar, ekonomik patlamalar ve de iç savaşlarla kaos içinde olan bir Afrika görülmektedir. Sudan’da ikiye ayrılma gerçekleşmesine rağmen bu sefer de Güney’de bir iç savaş patlamıştır. Nijerya, Kongo, Çad ve daha da yukarılarda Fas çöllerinde de sorunlar ve ulusal sorunlar patlamış durumdadır. En istikrarlı görülen Mandela’nın Güney Afrikası’nda Mandela’dan sonra da bu defa sınıfsal sorunlar devam etmektedir. Sorunların çoğu çözülmemiş olarak durmaktadır. Halkın çoğu sosyal konut sahibi bile değildir ve gelirleri hala daha düşüktür. Irk ayrımı durmuş ama sınıfsal sorunlar en doruk noktasına çıkmıştır. Yoksulluk tüm Afrika ülkelerinin en büyük sorunudur.
Şurası belli ki kapitalizm şu anki dünya sorunlarına ve kendi iç bunalımına çözüm bulamayacaktır. Dünyadaki sol güçlerin sınıfsal mücadelelerini yükseltip sorunlarına çare sunmaları ve ezilen dünya halklarıyla birlikte yeni ve sınıfsız bir dünya için çareler üretmesi acil bir ihtiyaç halini almaktadır.