Kuruova Köyü’de bir cinayet oldu ama bu intihar olayından sonra imaj sorunu oluştu. Toplumun birçok kesimi, hatta ailesinden insanlar bile bu İntihar olayını şüpheyle karşıladılar. Zanlıya baktığınızda, televizyonda gördüğümüz kadarıyla, gözlük giyen, sağlık sorunları olduğu belli olan, yürümekte bile güçlük çeken bir adam görüntüsü veriyordu. Televizyondaki son görüntülerinde polislerin arasında bile güçlükle yürümekteydi. Polisin yaptığı açıklamalar istisnasız doğru olabilir. Belki de resmi polis açıklamasında olduğu gibidir herşey. Belki de polis haklıdır. Peki ama niye bu intihar aşamasına gelindiğinde herşey altüst oldu. Suçlu bile olsa bir zanlının poliste bu şekildeki ölümü tepkiye neden oldu. Belki doğal sonuç olarak kaçınılmaz bir şekilde polisi bu noktaya kadar getirdi olaylar. Herşeye tamam da polis niye bu ihtiyar adamın karakoldaki intiharını önleyemedi? Televizyondaki gördüğümüz şekilde iseydi, bu sağlıksız görünen, yürümekte bile zorluk çeken adam nasıl olur da polislerin arasından kurtulup intihar etti ve arkasından birçok bilinmezi terkedip gitti. Tekrar ediyorum, olayın göz şahidi değilim ve hiçkimseyi zan altında bırakmak da istemiyorum, bu beni aşar, hatta bu konuda polisin olayların gelişme sürecinde bir yanlışı da olmayabilir ama araya ölüm ve hatta intihar olayı girince bir yerlerde belli ki hatalar vardır. Peki bu hatalar nedir? Bana göre sorun direk veya indirek bu ülkenin demokratikleşememesi, uluslararası hukuk ve insan hakları ilkelerinin bu ülkede hala daha sağlanamamasındadır.
Soygun olayında da aslında şaibeler var. Bunca para, kiralık bir arabaya konup korumasız bir şekilde niye götürülüyordu? Bunca küçük bir ülkede bu adamlar yani soyguncular niye ellerini kollarını sallayıp parayı kolay bir şekilde aldılar ve arkalarından bir iz bırakmayıp kayboldular? Bu adamların içte işbirliği yaptıkları birileri yok muydu? Belki de vardı, belki de yoktu. Ama sonuçta soygun işi başarıyla sonuçlandı ve polisteki intihar olayından sonra ikinci şaibeli bir vukuat olayından alnımız temiz bir şekilde çıkamadık. Daha bunlar gibi birçok olay var alnımızda. 2003 sonrasında patlayan inşaat furyasında ipotekli tarlalar veya arsalar üzerinde yabancılara sattığımız mallarda da maalesef dışa karşı hiç de iyi bir mesaj veremedik. Orada da iflas ettik. Demokrasimiz mi çalışıyor? Veya uluslararası hukuk alanında dışa nasıl mesaj vermekteyiz? Öve öve göklere çıkardığımız bu yapı ve bu rejim aslında gerçekten sağlam temellere mi dayanıyor? İnsan hakları var mı? Hukuk var mı? Kumarhanelerimiz ve Pavyonlarımızla dünyanın yasal olarak neresindeyiz? Beyaz kadın kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı gırla devam etmekte. Otellerimiz Türkiye’den gelen kumarcılarla dolmakta. Türkiye’nin özel televizyon kanaları kumarhanelerimizdeki eğlence programlarını binbir gece masallarına benzetmekte ama ülkemizdeki bozulma son hızıyla devam etmekte. Polisimizi bile İçişleri Bakanlığına bağlayabilmiş değiliz hala daha. Geçici onuncu madde yürek yakmakta.
Tekrar soruyorum: Bunca olaydan ve de faülden sonra bir yerlerde bir eksikler ve hatalar sırıtmıyor mu? Sizce nedir bu hatalar ve eksikler?