“Hukuk devleti sadece kendini hukukla kayıtlayan devlet demek değildir. o aynı zamanda kişilşere hukuk güvenliği sağlayan devlet anlamına da gelir. Yine hukuk devleti, hukukun, hukuk uygulamasının ve tüm devlet faaliyetlerinin eşitlik ilkesini gözetmesini, kişiler arasında keyfi olarak- bu arada dünya görüşüne ve hayat tarzına göre- ayrım yapılmamasını zorunlu kılar. Hukuk devleti, onları ister “insan” (insan hakları), ister “kişi” (medeni haklar/hukuk), isterse “vatandaş” olarak (siyasi haklar) muhatap alsın, her durumda bireylere eşit muamele yükümlülüğü altında olan devlet demektir”.
Hangi insanlara eşit muamele yapıldı bu ülkede? Barış be yakınlaşma gruplarında yeralan insanlar, yeraltı gruplarınca hedef gösterilerek, tehditler ve aşağılamalar sürerken, resmi TV kanalından bu kişilere karşı kampanyalar ve tehditler yapanlara destek çıkan bir devlet yapısı, nasıl bir devlet yapısıydı? Veya kendi gibi düşünmeyenleri hedef göstertip onlara karşı kampanya sürdürürken postal ve tank filmlerini de gösteren bir devlet medyası nasıl bir medyaydı ve bu devlet nasıl bir devletti? Hele hele ekarte edecekleri okur, yazar çizer takımı olduğunda onları senaryolu davalarla senelerce mahkemelerde süründüren nasıl bir hukuk devleti veya hukuk anlayışıydı hala daha merak etmekteyim. Bu arada, bir Manastırı soyan resmi araçları kalkıp da yazdı diye, Kutlu Adalı gibi namuslu ve dürüst bir aydının güpegündüz sokak ortasında vurulmasından sonra faillerinin hala daha bulunamaması nasıl bir hukuk sistemini murad etmekteydi?
Hem Türkiye’de hem de Kuzey Kıbrıs’ta tanınacaklarmış diye yola çıkanların aslında binbir gürültüyle ilan ettikleri şeyin hukuk devleti değil veya hukukun egemenliği değil aslında devletin hukukunu uyguladıkları da ortaya çıkıyordu.
Uygulandığı ülkede darbeyle gelip, darbe normlarını uygulayan veya benimseyen Türkiye’nin 12 Eylül anayasası, elbette Kıbrıs için de demokrtatik bir yapı getirmeyecek, daha fazla resmi ideoloji dışında kalan ve iktidarla veya egemenlerle aynı düşünmeyenlerin harcanması, tüketilmesi veya soyutlanmasını getiren bu anayasanın artık bu noktada bize vereceği birşeyi kalmamıştır. Kaldı ki 12 Eylül darbesini yapanlar da şu anda yaşlı olmalarına rağmen Türkiye mahkemelerinde yargılanmaktadırlar. Bu bile 12 Eylül Darbesi’nin artık tüm geçerliliğini ortadan kaldıran, o hukuku elimine eden bir olay veya sonuçtur.
Kıbrıstürk toplumu 40 yıldır yaşatıldığı hukukun ve rejimin artık terkedilerek özgür bir şekilde yaşamak istemektedir. Kıbrıstürk halkı kendisine geniş özgürlükler bahşeden bir anayasa istemektedir. Kırbıstürk hallkına geniş özgürlükler bahşetmeyen bir anayasayayı elbette onaylamamalıdır.