“ Sosyal- demokratlar genel olarak zorun kullanılmasına karşı olabilirler mi, diye sorulabilir. Besbelli ki, olamazlar. Bu demektir ki, biz, ilhaklara, zorla gerçekleştirildiği için değil, başka nedenlerle karşıyız. Sosyal-demokratlar statükodan yana da olamazlar. Ne kadar evirip çevirirseniz gene de ilhak, bir ulusun kendi kaderini tayin etme hakkının ihlalidir, halkın iradesine karşı olarak devlet sınırlarının saptanmasıdır”(sf 168) demektedir. ,Gene Ukrayna’nın Kuzey’inde yüzyıllardır bir arada yaşayan Rus ve Ukrayna halklarını birbirlerine düşürürcesine Putin sorumsuzca sorunlar yaratmış ve bu iki halkın birbirine düşman olmasını sağlamıştır.
Lenin Ukrayna için de şunları söylüyordu:
“Rusya’yı ve Rusların Ukraynalılara karşı davranışını ele alınız. Hiç kuşku yok ki, değil marksistler, demokrat olan bir kimse bile, Ukraynalıların uğratıldıkları hakaretlere karşı olanca gücüyle savaşım verecek ve onlar için tam bir hak eşitliği isteyecektir. Ama aynı devletin içinde, Ukrayna proleteryasıyla Rus proleteryası arasında şu anda mevcut bağları ve ittifakı gevşetmek , sosyalizme doğrudan ihanet ve Ukraynalıların burjuva “ulusal görevleri” bakımından bile, dargörüşlü bir politika sayılmalıdır” (sf.28, aynı kitap).
Orada yaşayan halkların birbirine düşman edilmesine ve şimdiki gibi şövenizmin sloganlaştırılmasına karşı da yüz yıl önce Lenin şunları söylemekteydi:
“Eğer Ukraynalı bir marksist, Rus kıyıcılara karşı duyduğu tamamen haklı ve doğal kinin bir parçasının, hafif bir düşmanlık duygusu biçiminde bile olsa, Rus işçilerinin proleter kültürünü ve proleter hareketini kapsamasına izin verirse, kendisi bu yüzden burjuva milliyetçiliğinin bataklığına kaymış olacaktır. Aynı şekilde, eğer bir Rus Marksisti, Ukraynalıların tam hak eşitliği isteğini ya da onların bağımsız bir devlet kurma hakkını bir an bile unutursa, sadece burjuva değil, ama gerici şovenliğin bataklığına kaymış olur”(sf.31, aynı kitap).
Ukrayna’da, 2003’e kadar yoksulluk sınırının altında olan nüfus %29’du. Belli bir azınlık ise durmadan zenginleşmekteydi. En fakir %10 nüfus ulusal refahın %3.7’sini tüketirken, en zengin %10 ‘u refahın %23.2’sini tüketmektedir. İşçiler ücretlerini Ukrayna’da çok geç almaktadırlar.Ekonomik sorunlar ülke nüfusunun büyük bir çoğunluğunun göçetmesi ve gittikleri ülkelerde de en ağır işleri yapmalarını getirmektedir. 2000 yılında 1991 yılından itibaren ilk defa %6’lık bir gelişme gözlemlendi. Bu gelişme 2001’de %9’a çıktı ve yükselme devam etti. Aylık ve ücretler zamanında ödenmeye başladı. 2004’te bu yükselmenin %12.5’e yükseleceği konuşuluyordu.
2004 yılında enflasyon Ukrayna’da %11 civardındaydı. Ukrayna Ulusal Bankası faizleri %8’den %9’a yükseltti. Aslına bu serbest piyasa politikalarının da sıklaştırıldığını göstermekteydi. Dünya boyutundaki ekonomik yavaşlama da buna etki etmişti. Bir bakıma bu durum Ukrayna’daki şimdiki umutların kaybolması ve ekonomik karamsarlığın da başlaması demek oldu.
Protestoların başlaması aslında sorunlara çözüm getirmeyen politikalardan dolayıdır. AB’ye bağlanma iddiası aslında gerçekçi değil ama çarpıtılmış bir talepti. 20 senedir devam eden politiakalar Ukrayna’yı bugünkü açmaza sürüklemiştir. GSYİH, 2013’te %1.1 gerilemiş Ukrayna’da sol bir alternatifin olmaması sorunları maalesef artırmıştır. Olayların büyümesinde Euro Maidian adlı gerici bir örgütün de büyük payı bulunmaktadır. Bu arada tüm Ukraynalıların Euro Maidan faşist örgütünün içinde olduğunu iddia etmek yanlıştır. Aynı Nazi örgütü, olaylar sırasında anarşist ve Feminist gruplara da saldırmış onları rahatsız etmiştir. Ukrayna’daki dramatik durum, 25 senelik süreçte oligarkların, mafya babalarının, eski bürokratların ve halkın parasını soyan suçluların ülkeyi yanlış yönetmeleriyle yaratılmıştır. Şu anda 342,276 Ukraynalı geçici olarak Rus Federasyonu’nda çalışmaktadır. Rusya’nın kendilerine verdiği vize süresi 90 günlüktür. 600 bin kişi İtalya’da çalışıyor ve burada bu nüfusun 153 bini yasal işçi pozisyonunu kazanmıştır. Ukrayna’da dışta çalışanların GSYİH’e katkısı %25 civarındadır ve bunun %9’u Rusya’da çalışanlardır. %6.5’i de İtalya’da çalışanlardan elde edilmektedir.
Son zamanlarda bu olaylardan sonra Ukrayna’daki ekonomi daha da bozulabilir. 2013 Ekimiyle 2014 Haziranı arasında ruble devalüe oldu. Avrodan Rubleye, ABD dolarından Rubleye değişen oranlar yeni rekorlara ulaştı. 2013 Haziranı’na kadar stabıl bir değişim görülüyordu. 40 ruble bir Avro, 31 ruble bir dolardı. Şu anda bir Avro 48 ruble, bir dolar ise 35 rubledir. Devalüasyon ise her sene %8 artmaktadır. Ruslar son birkaç ay içinde alım güçlerinden yitirdiler. Putin bu arada Ukrayna’nın borcundan 15 milyarlık bir kısmı silmişti. Kiev hükümeti’nin acil olarak 35 milyar dolara ihtiyacı var. Gerçek şu ki AB bu payı üstüne almak istemiyor ve ekonomik konularda ne Rusya ne de AB Ukrayna’ya karşı samimi davranmaktadır.
Gerek Ukrayna’da gerekse Kırım yarımadasında olsun Rus halkı, Ukrayna halkı ve Kırım Tatarları bir arada yaşamaktadırlar. Kırım’ın Ukrayna’ya bağlanması veya Ukrayna’nın Rus Ordusu tarafından işgali, sorunları bitirmeyecek sorunlara başka sorunlar da ekleyecektir. Ne Kırımdaki Tatarlar Rus işgalini kabul edecek (Stalin dönemi İkinci Dünya Savaşı’nda kendilerine karşı yapılan kırımı unutmadılar) ne de Ukraynalılar ve hatta Rus asıllı Ukraynalılar bunu kabul edeceklerdir (Hatta Ukrayna’da yaşayan Rus halkı arasında Rus işgaline karşı tepki varken, Ukraynalılar arasında Rus işgalini onaylayanlar da var ). Rus orduları Kırım’a girince, bu halkların birbirlerine karşı şiddet kullanmamaları aslında yüzlerce yıldır varolan emekçi sınıf temelindeki kardeşçe birarada yaşamalarından dolayıdır.Kapitalizmin ekonomik sorunlara çözüm bulamadığı 25 yıldır belli olmuştur. Birçok AB ülkesinde bugün AB politikalarından ötürü iflaslar yaşanmaktadır. AB ülkeleri halkından birçoğu AB üyeliğini artık onaylamıyor ve hatta Ukrayna’daki kitleler AB bayraklarıyla meydanları doldurunca bunu şaşırarak izleyen Avrupalı kitleler de oldu. Ukrayna’da sorunları çözecek olan Planlı Sosyal Devlet politikalarıyla gerçekten Sosyalist temelli demokratik cumhuriyetler federasyonu modelidir. Rusya’nın veya Batı’nın bu soruna müdahale etmesi de çözüm değildir ve olmayacaktır. Ukrayna halkı ile Rus halkı ve Kırım tatarları 1917 devriminden sonra görüldüğü gibi eşit paylaşım, eşitlik, demokrasi esasları içinde kendi kendilerini yöneterek birçok sorunlarına çözüm bulabilirler. Savaş değil barış hayata geçirilmelidir. Savaşa karşı bölgedeki tüm halkların kardeşliği öne çıkarılarak aradaki huzursuzluklar da giderilebilir.