Hiç unutmam 1989 yılında Yeni Kıbrıs Partisi yeni kurulmuş ve parti 1990 seçimleriyle karşı karşıya kalmıştı. Meclis partilerinin çoğunluğu Kuzey Kıbrıs’taki gayrı-hukuki yapıyı değişmez görerek ona göre seçimlere katılırken, bu arada Yeni Kıbrıs Partisi lideri ve kurucusu Sayın Alpay Durduran ise AB varlığına dikkat çekerek, AB üyeliğinin Kıbrıs’ta birçok şeyi değiştireceğini ve statükoyu da sarsacağını üstüne ısrarla basarak belirtmekte ama tabi ki parti, alışılmışın ve resmi ideolojinin dışına çıktığından dolayı da Alpay Durduran ve arabası birkaç defa bombalanırken , bu arada parti de birkaç defa yakılmaya çalışılmış ve kurşunlanmıştı. Sonraları Güney doğu Anadolu’da da aynı eylemlerin vesayetçiler ve Ergenekon tarafıdan planlandığını hatta bir komutanın bir televizyon yayınında,” Bazı memurlar veya siyasi görevliler yanlış yerlere adım attıklarında onların silkinip doğru adım atmalarını sağlamak ve onlara korku vermek için evlerinin veya ofislerinin yanında birkaç bomba patlatırdık” demesiyle bu metodların da bizdeki statükonun vazgeçilmez metodlarından olduğunu anlamış ve aynı merkezden bu eylemlerin planlandığını da anlamıştım. YKP’nin bombalanması ile başlayan bu eylemler gittikçe daha da pervasızca diğer partilere de yönelmeye başlamış, başbakanlar bile sırasında bu tip eylemlerinm hedefi olmuşlardı. Daha sonra ,se bu eylemnler dabeciliğe ve Kutlu Adalı’nın öldürülmesine kadar varmıştı.İşte Durduran AB üyeliğini seçim aracı yaptığında ve Kırmızı pasaportları gündeme getirdiğinde ona gülenler ve statükonun değişmezliğine inananlar, daha sonra bir numaralı AB’ci olmuşlar ama bu yaptıklarının ne kadar da banal ve suni kaldığını zaten anlayanlar anlamıştı. Hele hele 2003 sonrasında başlangıçta hiç inanmadıkları AB’yi bayraklaştırıp yeni durumdan faydalanma yoluna girerek kendi kendilerini bir numaralı AB’ci ilan etmişler, şimdilerde ise 1989’daki aynı ruh hali ile şu anda AB seçimlerinde iki Kıbrıslıtürk adayın seçilmesini engellemeye çalışıyorlar. Niye mi? Çünkü birileri çıkıp da AB’ye Kıbrıslıtürkler adına girerse bu kendi menfaatleri ve de halka sattıkları yalanlar açısından pek de iyi olmayacak. Onlar Kuzey Kıbrıs’ta kazandırılan ve devam eden hukuksuz nemalanmalarının devam etmesini ve egemen olmanın dayanılmaz hafifliği içinde olmayı istiyorlar. Telaşları sağ veya sol olsun meclis içinde pek de fark etmiyor. Nihayet bu yarışta da isteksiz oldukları ortada. Gene bu sınavı da veremeyecekler ve bu defa artık halkı da kandıramayacaklar.
Senelerdir emek ve demokrasi diyerek halkın oyunu alıp da halkı her zaman hüsrana uğratanlar şu anda telaş içinde çünkü yapı çatırdıyor ve Kıbrıstürk halkı da menfaatlerinin nerede olduğunu görmekte. Pek tabi ki bu başkaldırı Güney’deki sağ veya sol olsun bazı statükocuları da korkutmuş aynen bizdeki gibi. Onlar da oy vermede bile Kıbrıslıtürk seçmenlere zorluk çıkarmaya çalışıyorlar. Aslında kabul edelim ya da etmeyelim; birşeyler değişmeye başladı.
Halkı artık kolayına kandırmanın pek de bir olanağı kalmadı. Statüko asıl şimdi çatırdamaya başladı…