Peki, kendilerine ilerici veya solcu diyenler niye bu süreçten kendilerini soyutlamışlardır. Veya şunu da soralım kendilerine; kendilerine solcu diyenler ne kadar solu temsil etmektedirler? Bana göre şu anda çalışan kesimleri temsil eden herhangi bir politik güç parlamentoda değildir ve Kıbrıs şartlarını düşünürsek zaten başından beri Kıbrıs Türk halkının bir şekilde serbest iradesi devamlı olarak engellenmiştir. Sol kesimlerin kendi örgütlerinde, kendilerinin alt tabakalarındaki halk veya emekçi kesimlerle üretecekleri gerçek planlara maalesef uzun bir dönemdir yer verilmemektedir. Kendilerine sol denilen reel siyasal partiler çoktan solla ilişkilerini koparmışlar, kendi üst bürokratik tavanlarında üretilen planları veya önerileri sunmakta, halkın kopuk kaldığı bu sürece maalesef bir milim katkıda bulunmamaktadırlar. Bu partilerde okuyan, tartışan, kıran kırana tartışıp düşünce üreten, bu düşüncelerin yazıya geçirilerek gene tabandan tavana partinin resmi görüşleri olması için maalesef bir mücadele verilmemektedir. Ülkede düşünceler ve tartışmalar ölmüş veya öldürülmüştür. Solun dinamiği eleştiriydi ama maalesef hangi partide bugün o partiye dönük eleştiriler yapılmakta, geçmişte solun yaptığı hatalar dile getirilerek bir eleştiri süzgeciyle partilerde tartışılmaktadır? Hiçbir partide bu söylediğimiz tartışma süreçleri yaşanmamakta, özeleştiri mekanizması çalışmamakta, özeleştiri mekanizması çalışmadığı için de demokratik merkeziyetçilik çalışmamaktadır. Peki, şunu da soralım: Gerçekten kendine sol diyen partiler bir sol partinin çalışabileceği ideal şekilde mi çalışmaktadırlar? O da olumsuz. Bu gibi partilerde gençler in çoğunluğu Liberal ekonominin şampiyonluğunu yapmakta ve çoktan soldan uzaklaşmışlardır. Peki, ama sol düşünceler ve sol eleştiri çarkı etkin olmuş olsaydı bu gibi partilerde bu zayıflıklar ortaya çıkmayacak mıydı? Elbette çıkacaktı ama gene bir soru: Bu sol partiler içindeki gençler Marksizm’den haberdar mıdırlar yoksa şu anda o bilinçleriyle örneğin eski KGB ajanı Putin’i demokrat bir politikacı olarak mı görmektedirler? Veya Rusya’yı da bir zamanlar komünist rejimden ötürü sola yakın olarak mı görmeketdirler? Hele hele Çin’i gerçekten sosyalist görenler de var mı? Ben şahsen çoğu zamanlar eski SSCB ekolünde olan arkadaşların bile ki bunlar hala daha bu ekolde solcu olduklarını öne sürüyorlar, Putin Rusya’sına sempati beslediklerini görüyorum ki bana göre bunda da ciddi ideolojik hata yapmaktadırlar.
Kıbrıs görüşmelerinden ideolojik tartışmalara atladık ama aslında şu anda içinde bulunduğumuz durum da bana göre ideolojik… Gerçek Sol güçlerin veya sol partilerin şu anda parlamento dışında olduğu biliniyor; bunların ağırlıklarını koyup bu tip taleplerde bulunmaları ve gerçekten halk temsilcilerinin, sol kesimlerin de görüşmelerde söz sahibi olmalarına çalışmaları gerekmektedir. Bu olmasa bile meydana gelecek olan çözümün bir ekonomik çözüm veya ayar olacağı ve tüm şu andaki gayretlerin de bu tip bir çözüme endekslendiğini de söyleyebiliriz. Tüm dikkatler Güney Kıbrıs’taki hidro karbonların işletilmesi ve borularla Türkiye’ye taşınmasına odaklanmıştır. İstanbul’da hidro karbonların Türkiye’ye taşınmasını sağlayacak birçok uluslu şirketin kurulduğu bile söylenmektedir. Yapılacak ayarın da bu düzey üzerinde olacağı ve köklü bir çözüm getirmeyeceğini de söyleyebiliriz.
Yakında dananın kuyruğu kopacak mı? Göreceğiz…
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.