Mehmet Birinci ve Osman Zorba arkadaşlar ise Kıbrıs Sosyalist Partisi olarak seçimlere katılıyorlar. Şener Levent ise yalnız başına aday oldu.İnşallah denildiği gibi bu arkadaşlardan herhangi biri veya ikisi yeterli oy alır da AB meclisine girerler. Fakat dikkatimi çeken bir durum da meclis içinde bulunan partilerin AB’ye girme konusunda, bu şartlarda, KKTC seçimlerinde oy güçlerini bu tarafa bilinçli yönlendirseler bir veya iki adayın kazanma şansı olmasına rağmen bu konuda sessiz kalmaları, hatta açıklamalarıyla bu seçimleri baltalamaya çalışmalarıdır. Bana göre de pek geçerli nedenleri yoktur. Devamlı olarak AB parlamentosunda Kıbrıslıtürk temsilcilerin olmamasını şikayet edenler, bu seçimlerde bir veya iki Kıbrıslıtürk adayın seçimlerde temsil edilmesi için ağırlıklarını bu adaylara aktarmaları ve kazanmalarına çalışmaları gerekmekıteydi. Bu konuda sınıfta kaldıkları da gerçektir. Evet, başından beri ben de bu konularda eleştirilerimi ortaya koydum. Altı adayın hepsinin Güney’den çıkmasını, hatta Güney’deki nüfus okyanusu içinde Kıbrıslıtürk oylarının pek de etkili olamayarak, hatta bir partikül olarak etkisiz kalacağını gördüm ve eğer Kıbrıslırum nüfus, ağırlıklı ve bilinçli olarak bu seçimlere ağırlığını koyarsa bunun gene aynı olacağını da hala düşünüyorum. Ama madem ki bu defa çeşitli adaylar Güney’den de oy alacaklarını, Güney Kıbrıs’ta ekonomik nedenlerden dolayı bu şekilde bir kırılma yaşandığını, bunun yanında DRASY gibi karma bir grubun ortaya çıkıp içinden de Kıbrıslıtürk adaylara şans verme durumu vardır, ve de Kuzey’de de gene ağırlıklı olarak Kıbrıslıtürk oylar sandıklara taşınırsa bu defa da seçimlerde sürprizler olabileceği belirtisi varsa , niye denenmesin ve bu seçimlere katılım olmasın ki?
Meclis içindeki reel partilerin AB seçimlerini boykot etmeleri bana göre bir etkisi olmayacak ve de statükonun kalıcılaşmasını getirecek bir durum. Ama çeşitli düşüncelerde olan ve daha fazlası sol veya sosyal demokrat ağırlıklı olan bu adayların seçilmeleri durumunda hem Kıbrıslıtürk halkı AB parlamentosunda sesini duyuracak, hem de değişmez denilen statükoda gene Kıbrıslıtürk halkı yararına bir etki yaratılarak Kıbrıslıtürkler de karar mekanizmalarında iki milletvekili kazanmalarına rağmen önemli bir yer alacaklar ve seslerini bu alanlarda veya platformlarda duyurabileceklerdir. Şunu da belirteyim; DRASY’den de önce gerçekten Güney’de Komünist Partisi olarak iddası olan örgütün bunu yapması ve iki Kıbrıslıtürk adayın seçilmesine öncülük yapması gerektiğine de inanıyorum ki bu örgüt bu bakımdan da sınıfta kalmıştır.
Herşeye rağmen Kıbrıstürk halkının sesini duyuracak bu platformda, tüm umutsuzluk ve yaşanılan hüsranlara rağmen gene de AB seçimlerinin denenmesini, sonuçta Kıbrıs’taki değişmezliğin değişebileceğini göstermesi bakımından da bu seçimlerin yararlı olacağına inanıyorum.