Ana Sayfa yaklaşımlar Halil Karapaşaoğlu VİCDANİ RED – Halil Karapaşaoğlu

VİCDANİ RED – Halil Karapaşaoğlu

Reklamlar

halil (2)Halil Karapaşaoğlu’nun Afrika Gazetesinde “Apartman boşluğu” başlıklı köşesinde yayınlanan yazısı

Uzun uzun bakarsın…

Gözün kapanmaz…

Kirpiklerin kımıldamaz…

Nefes alışının verişinin bile hesabını tutamazsın…

Alnının tam ortasından, çivi çakılmış gibi…

Durursun öyle sağa sola sallanmadan…

Aşık olmadın mı hiç?

Ölümün karşısında durmadın mı dimdik?

Özgürlük diye çığlık atmadın mı…

Bir sokağın bir meydanın ortasında?

Sevdalına şiirler yazmadın mı?

Buzukinin telleri titretmedi mi…

Dolunaya karşı içtiğin rakını?

“Off! Off!” çekmedin mi öyle derinden…

Vatanında vatansız gibi yaşarken?

En zor yazıları yazmak…

Böyledir işte…

Böyle bir ruh hali içinde olur insan…

*                                  *                                  *

Aşk derdine düşersin…

Ekmek…

Geçim derdine…

“Ayın başı mı sonu mu?” bilmez, kaybedersin zamanı…

Öyle dertler düşer ki içine…

Kaybolursun…

Unutursun niçin yaşadığını?

Mesele aşk derdiyle, ekmek, geçim derdini birleştirip…

Unutmamak değil mi niçin yaşadığını?

Kaçımız unuttuk?

Kaçımız “niçin yaşıyorum?” derdini diğer dertleriyle birleştirdi?

*                                  *                                  *

Savaşlara karşıyız…

Bizleri savaşa hazırlamalarına da…

Bir savaş çıksa…

Sözde halklar birbirleriyle çatışsa…

Hala mücahit mi olacağız?

Hala TMT gibi terör örgütlerinin parçası mı sayılacağız?

Ne kadar ilginçtir?

Halklar tam da sol hareketin en yüksek olduğu zamanlarda…

Birbiriyle çatışmaya başlamadı mı?

Ve önce…

Aydınlar vuruldu ardı ardına…

Kaç tane solcu eline silah alıp savaşa gitmek zorunda bırakıldı geçmişte?

Kaç tane solcu bunları yapmak istememesi durumunda ölümle tehdit edildi?

Mayıs 58 mi daha ağır kuş tüyünden?

Haziran, Temmuz 58’i…

Yoksa Nisan 62, 65’i mi?

Denizler, Taylanlar, Mahirler koyduk çoçuklarımızın adını da…

Ahmet Yahyalar, Fazıl Önderler, Ahmet İbrahimler…

Hikmetler, Gürkanlar, Kavazoğluları koyamadık…

Vatanımda vatansız gibi yaşadık hep…

Kıbrıslırumlarda da Kıbrıslıtürklerde de…

En çok bu anlarda sırf solcu olduğu için katledilmedi mi bunca insan…

Sırf rejimle uyuşmadıkları için göçe zorlanmadı mı?

O zaman…

Bir zaman savaş çıksa…

Ne mehmetciğin ne de mücahitin parçası olmayacaksam…

Düşmanım diye görmüyorsam benden olmayanı…

Solcu katliamlarının parçası olmayacağımı söylüyorsam…

Niye seferi oluyorum ki hala?

Askere ben de gittim öyle veya böyle…

Bitirdim de ağır aksak…

Hiçbir zaman savunmadım profesyonel askerliği…

Savunulur mu ordunun paralı katillerden oluşturulması?

Bir zemin yaratılmalı…

Savaşa…

Savaş hazırlıklarına karşı…

İleride harnup ağacından düşer gibi…

İdeolojileri yüzünden öldürülen insanları görmemek için…

Bir zemin yaratılmalı…

Bu zemin neden vicdani ret olmasın?

Barış ne kadar bizim elimizdeyse…

Savaşta o kadar bizim elimizde…

En azından hayatlarımız…

İdeallerimiz…

Yaşama derdimiz bizim olsun…

Bizim olsun en güzel, en sade, en onurlu hesaplaşma…

Öyle değil mi Güzellik?

Öyle değil mi Sevgilim?

*                                  *                                  *

Bir daha asker olmak istemiyorum…

Bir daha dedemin yaptığı gibi, mücahit olmayacağım…

“Napalım koşullar öyleydi, öyle yapmak zorundaydık” dememek için gelecek kuşaklara…

Dememek için “biz TMT yemini ettik”…

“Yoldaşlarımızın katillerinin isimlerini bundan dolayı açıklayamayız” dememek için…

“Halkların öldürülmesine karşıyım ama dışında da kalamazdım” dememek için…

Seferi olmayı reddediyorum…

Umutların kör, sağır ve dilsiz olduğu vatanımda…

Vatansız Muratlar, Haluklar olmak istemiyorum…

Ben de vicdani reddimi açıklıyorum…

Ve inanıyorum ki…

Canına tak etmiş…

Birileri daha çıkıp…

Niçin yaşadığını hatırlayıp…

Size…

Bize…

Bir omuz verecek…

*                                  *                                  *

“Unutursun için yana yana…” demişti şarkıdaki kadın…

İçimiz yana yana…

Vatanımda vatansız gibi yaşayıp…

Unutmayanların hikâyesini…

Yana yana yazmayı tercih ettik…

Memleketimin zifiri karanlıklarında…


Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Exit mobile version