Şimdiye kadar kim eleştiri getirmişse, ya partiden atıldı, ya da partiye ihanet eden düşman ilan edildi. Birileri bu tip devrimci ve ilerici insanları partiden hemen attı, tasfiye etti. Peki sonuçta da ne kaldı? Bugün gördüğümüz haller kaldı ki bu durum, sol ahlaken ve etik değerler açısından aslında bir yozlaşma ve bir yıkım ortaya çıkardı. Benim elime raporun ikinci kısmı geçmedi ama zaten birinci kısmından iflas bayrağını çekebilirsiniz. Neler var bu birinci, kısımda ve bu tip olaylar gerçekten sosyalist veya sol bir partide hadi bunları da bırakalım, bir Sosyal Demokrat partide olabilir mi? Bana göre olamaz. İşe bazı alıntılar yaparak soruşturmaya başlayalım. Rapordan (Havadis Gazetesi, 14 Ekim 2013):
“Komite dinlediği şahıslardan seçimde yaşanan “adam kesme, adam kayırma” emarelerini de toplarken, bu emarelere raporda yer verilmedi” (Havadis14 Ekim Pazartesi, sf.30).
“Bu sebeple 2013 genel seçimlerinde yaşanan karma oy artışının nedenleri ciddi bir şekilde incelenmelidir. Özellikle parti üyelerimizin bu tip çalışmaların içerisinde yer aldığının iddia edilmemesi gereken bir sorundur. Sonuç olarak karma oy kullanımı komite tarafından hazırlanan rapor içerisinde ayrı bir başlık altında incelenmelidir” (sf.31).
“Girne bölgesinde seçimden bir gece önce dağıtıldığı iddia edilen erzaklar ile ilgili çeşitli görüşler ortaya konulmuştur. Ağırlıklı olarak karma oy çalışması yaptığı söylenen Ö. B. isimli şahsın, özellikle Türkiye kökenli ailelere yaptığı iddia edilmiştir. G. K. isimli parti üyesi, Ö. B.’ın erzak yardımında bulunmasının kesin bir bilgi olduğunu söylemiştir”(sf.31,Havadis).
Rapor 1. Girne Bölgesi milletvekilleri arasındaki seçim yarışında ve liste dağıtma yarışında birbirlerine madik atmalarının olaylarıyla doludur. Mağusa’nın da bundan pek farklı olmayacağını sanıyorum. Aslında bu tip dedikodular parti içinde şu anda ortaya çıkmadı. Bu tip birbirine madik atma oyunları ve liste dağıtma oyunlarının yaklaşık 30 seneden fazla yeri vardır. Eski CTP’liler bunu bileceklerdir.
Sovyetler Birliği ile onunla aynı ideolojiyi paylaşan sol görünümlü partilere getirdiği eleştirilerde Mahir Sayın şu görüşleri ortaya atmaktadır ve bana göre bu eleştirilerden CTP de nasibini almalıdır.
Mahir Sayın Sosyalist Demokrasi adlı kitabında Sovyetler Birliği’nden etkilenen sol partilerin (Bunlar sosyal demokrat partiler de olabilirler u.ı.) yozlaşmayı ideolojik olarak şöyle açıklamaktaydı (2008,sf.75-76):
“İşaret edilmesinde yarar olan bir nokta da çok istismara uğramış olan merkeziyetçilik sorunudur. Demokratik merkeziyetçilik, kavramın ifade ettiği anlamda bürokratik bir bozma ile uzaklaştırılmakta ve sorgulanması pek olanaklı olmayan bir merkezin şekli demokratik ilkelere dayalı sınırsız yetkililik durumuna aşağıdakilerin hep yukardakiler tarafından denetlendiği, yukarıdakilerin ise aşağıdakileri ancak kendi istedikleri ölçüde bilgilendirdikleri bir mekanizmanın, otoriter bir sistemin tanımı haline getirilmektedir. Marx, Engels ve Lenin’in bu konudaki çok özlü anlatımlarına rağmen merkeziyetçilik öylesine bir hal almıştır ki, yıkılan sosyalizmler her anlamda (siyasal, ekonomik, kültürel, estetik, vb) tam bir tekelcilik yaratmışlar ve burjuva toplumunda hayale çevrilmiş olduğu söylenen hakların bin katını sağlayacak iken, kimilerinin gölgesini bile ortada bırakmamışlar ve sosyalist teorinin kapitalizme tekelcilik nedeniyle yapmış olduğu eleştirilerin tümünün muhatabı haline gelmişler ve nihayetinde de iç çelişkilerinin sonucu yıkılmak zorunda kalmışlardır. Lenin’in Engels’ten aktardığı federalizm karşısında demokratik merkezi cumhuriyetin çok daha özgürlük savunucusu olduğu üzerine görüşleri bir yana konulmuş ve federalizme karşı olan her şey demokratik merkeziyetçiliğin fazileti gibi sunulmaya çalışılmıştır…”
Yine Mahir Sayın’ın kitabından:
“Sosyalistlerin sahip olabilecekleri ahlak ancak ve ancak gelecek toplum değerlerine göre şekillenebilir. Mücadelenin çıkarlarına uygunluk temeli üzerinden kurulacak bir “devrimci ahlak” sosyalistler açısından en büyük ahlaksızlığı getirecektir. Sosyalizmden geriye yansıtılan değerlerin egemenliğinin olmadığı bir ortamda büyümek, gelişmek, güçlü olmak, politikada etkili, düşmana üstün gelmek, devleti parçalamak gibi değerlere bağlı olmak, kendiliğinden amacın araçları kutsallaştırdığı bir durumu yaratır”(sf.85-86).
Mahir Sayın’ın CTP gençliği ve tabanı tarafından örnek alınması gereken bir sözü daha:
“Sosyalist toplumun değerlerini kendi bünyesinde üretmeyen bir örgütün sosyalist kişiliğe sahip insanları da ortaya çıkarması olanaklı değildir. Böyle insanlar olmaksızın da sosyalist bir sistemin kuruluşuna girişebilmek olanaklı değildir”(sf.90).
CTP içindeki karışıklık veya ihtilaf ideolojik temelli alınıp soruna çözüm bulmaya bu temelde çalışılmazsa, CTP içindeki sorunlar bitmeyecek ve buz dağının altındaki görünmeyen kısım her zaman var olacaktır.