8 Mart, 1857 yılının yine ayni günü bir tekstil fabrikası yangınında ölen kadın emekçilerin anısına Dünya Kadınlar Günü olarak belirlenmiştir. Böylesi bir günde Kadri Fellahoğlu’nun kadını “yuvayı dişi kuş yapar” vurgusu ile aile üzerinden tanımlaması, onun evdeki görünmez emeğe eleştirel değil, bu emeği normalleştiren ve hatta yücelten bir bakış açısının olduğunu gösterir.
“Yuva”yı ayakta tutanın kadınlar olduğunu söyleyerek kadınlara jest yaptığını düşünen Kadri Fellahoğlu’na hatırlatırız: bizler kadınlar olarak iyi eş ve mükemmel birer anne olmak için hayatlarımızı tüketiyoruz. İçine hapsedildiğimiz “aile” düzeni içerisinde emeğimiz sömürülüyor ve ona el konuluyor; ve dahası “yuva” içerisinde yaşadığımız şiddet meşru görülüyor, öldürülüyoruz! Bizler tüm bu yaşantılarımızın üzerinin böylesi “hoş” laflarla örtülmesini kabul etmiyoruz.
Fellahoğlu’nun yücelterek sunduğu “yuva”, yani çekirdek aile kavramı, bir kadın ve bir erkekten oluşan heteroseksüel ilişkiyi bir kural olarak sayan ve kadınların cinselliğini doğurganlıkla eşitleyen bir kavramdır. Böylesi kavramlar siyasette kadınların bedeninin nüfus politikalarına alet edilmesine olanak vermektedir!
Partisinin iktidar ve kendisinin milletvekili olduğu dönemde yıpranma payı ve emeklilik yaşı düzenlemeleri gibi konularla ilgili yapılan icraatlarla kadınların var olan haklarının budandığı ve böylece ekonomik ve sosyal bağımsızlıklarının tehdit edildiğini hatırlatırız. Kadını “yuva”ya hapseden Fellahoğlu’nun geçmiş hatalarından pek de ders çıkarmadığını ve bu zihniyetin devamcısı olduğunu görüyoruz.
Bizler “yuvayı kuran dişi kuş”lar değil, kadınız! Bizlere dayatılan “kutsal aile” masalına karnımız tok! Tüm erkek egemen dayatmalara, özellikle de isyanda olduğumuz 8 Mart gününü kullanarak yapılmaya çalışılanlara geçit vermeyeceğiz!
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.