Kıbrıs’ta Sendikal Platform’un art arda düzenlediği iki büyük miting ve sonrasında emir eri Hükümetin, Ankara ziyareti sonrasında Türkiye’nin direktifleri doğrultusunda hiçbir şey olmamış gibi Kıbrıs Türk toplumunu yok oluşa sürükleyecek paketin uygulanmasını hızlandırması, Platform yetkililerini stratejilerini yeniden gözden geçirmeye itti.
Orantısız bir güçle karşı karşıya kalan Platform yetkilileri, konuyu Brüksel’e taşıyarak Ankara’yı AP’ye şikayet etmeye karar verdi… Siz buna ‘gücü güçle geriletmeyi deneme politikası’ da diyebilirsiniz. Unutulmasın ki AKP de zamanında AB, ABD ve dünyadaki demokratik unsurları yanına alarak militer otoriteyi geriletmiş ve uzun yıllardan sonra siyasi otoriteyi askere karşı güçlü kılmıştır. Şimdi ayni stratejiyi Sendikalarımız, Ankara’ya yani AKP otoritesine uygulama metodunu deniyor. Toplumsal Varoluş için artık her yol mubahtır!
Rehine olarak kullanılmaya son verilsin…
Sendikal Platform yetkilileri Brüksel seyahati öncesi KTAMS’ta bir basın toplantısı düzenlemiş ve Brüksel ziyaretinin genel çerçevesini çizmiştir:
1- Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rumlar tarafından politik işgali,
2- 1974 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bozulan anayasal nizamını tekrardan tesis etmek ve toprak bütünlüğünü korumak için müdahalede bulunan Türkiye’nin adaya yönelik izlediği siyaset; utangaç bir ifade ile de olsa Türkiye’nin toprak işgali ve adaya nüfus taşıması,
3- AB’nin kendi vatandaşlarına karşı daha duyarlı davranıp, Kıbrıs sorununun çözümünde daha aktif rol üstlenmesi,
4- Kıbrıs’ın Türkiye-AB ilişkilerinde rehine olarak kullanılmasına son verilmesi.
Rejimin, Sendikal Platform’u bölmek ve zaafa uğratmak için gösterdiği çabalar boşa çıkmış, Platform’un 10 üyesi konuyu Brüksel’e taşımak için yola çıkmıştır. Kim ne dersin onca oyuna, spekülasyona, manipülatif habere rağmen Sendikal Platform’un ana gövdesi Brüksel’e taşınmıştır. Daha da önemlisi, Platform’un Lefkoşa İnönü Meydanı’nda 50.000 kişiye onaylattığı 13 maddelik ilkesi de Brüksel’e gitmiştir. Gerisi boştur ve bu vakitten sonra hiçbir sendika buna itiraz edecek durumda da değildir. Yani 13 maddeyi Kıbrıs’ta savunup Avrupa’da savunmazlık etmek dayanışma ruhuna sığmaz. Aksi, o sendikanın toplum nazarında intiharıdır.
Manipülasyon haberlerin merkezi Devletin resmi ajansı TAK
Basın toplantısında, manipülasyon haberlerin merkezi Devletin resmi ajansı TAK, KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil tarafından sert bir şekilde eleştirildi. Elcil, dünyadaki haberciliğin doğru esaslar üzerine dayandığını, yazılmamış, söylenmemiş şeylerin söylenmiş gibi yapılmasının hiçbir ahlak değeri ile bağdaşmadığını da ifade etti.
Yolculuk, Larnaka Havaalanı’nda neşeli bir şekilde başladı. Uçakta AKEL Genel Sekreteri de AP’de bir konuşma yapmak için bulunuyordu. Akşam saatlerinde, AB’nin merkezi Brüksel’e varılmış, ekip ertesi gün yapacağı temaslara odaklanmıştı. Bu aynı zamanda benim bu maksatla yaptığım ilk yurtdışı ziyaretimdi! Grupta ÇİVİ gazetesi köşe yazarı olarak yer almıştım. Uçakta, Andros Kipriyanu ile sohbet etmiş, ona yakın gelecekte Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşıp ulaşamayacağımızı sormuştum. Yanıtı, yakında bir çözüm görmediği, çünkü Türkiye’nin söylemde başka fiiliyatta başka davrandığı, bunun çözümü zorlaştırdığı şeklindeydi ve Türkiye’nin iyi niyet göstergesi olarak Maraş’ı yasal sahiplerine iade etmek için bir adım atması gerektiğini belirtip, Mağusa İnisiyatifi’nin başlattığı kampanyayı da yakından takip ettiklerini söylüyordu.
13 maddelik Deklarasyonla TC’nin buradaki asimilasyon politikaları ifşa edilecek
Sendikal Platform’un lokomotifi ve etkili üyesi KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil ise kendisi ile uçakta yaptığım mini söyleşide şunları söyledi: “Kıbrıs Türk Toplumu’nun sesini ve AKP’nin dayatmalarını AB’ye duyurmak, burada bir ateşkesin olduğunu, Türkiye’nin de burada Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü korumak için bulunduğunu herkese anlatıp hatırlatmak zorundayız. İnönü Meydanı’ndaki mesajı Brüksel’e taşıyıp, AB’yi kendi vatandaşlarına karşı daha duyarlı olması hususunda uyaracağız. 13 maddelik Deklarasyonla, TC’nin buradaki asimilasyon politikalarını ifşa edecek raporlar sunacağız. Adamız, 2003’ten beridir resmen Avrupa Birliği toprağı olmasına rağmen, AB’nin burada yaşayan vatandaşlarının durumunu ifade eden net bir açıklama yapmamıştır. Türkiye’nin buradaki egemenlik haklarının tanındığını, ortada KKTC’nin olmadığını, AB konusunda direkt muhatabın Türkiye olduğunu söyledikten sonra, bu ilişkinin bu toplum tükeninceye kadar devam edip etmeyeceğini ifade etmemiştir. Biz, ortadaki çıkar ilişkileri içerisinde tüm tarafların gönlünce kullandığı sadece bir rehine miyiz? Türkiye ve Güney Kıbrıs Gümrük Birliğinde ama biz aralarda bir yerlerde ‘Santafe’ gibi dolaşıyoruz. Biz AB vatandaşıyız ve AB’nin buna bir çözüm getirmesi gerekiyor. Türkiye’deki seçimler sonrasında Erdoğan’ın bizi vilayet yapacağı söylemi Kıbrıs Türkü’ne yapılmış en büyük saygısızlıktır ve AİHM’de baş sabıkalı olan Türkiye’nin sabıka kaydını daha da katlamaktan başka işe yaramayacaktır”.
Siyasi Tsunami…
Hiç kuşku yok ki bu ziyaret, Adanın kuzeyinde ve TC yetkililerinde siyasi tsunami yaratacak. TC – AB ilişkilerinde de bir milat olacak. Yapılan saldırılar, yurdumuzu bölmek için hamleler yapanların kullandığı üslup ve hatta hatta; “Kim ödedi?” ya da “Kimlerden para alıp oralara gittiler?” yakıştırmaları, TC’nin ve emir erlerinin bu konuda ne kadar rahatsız olduklarını basbayağı gösteriyor.
Hamiş: Sendikal Platforuma üye olan sendikaların Brüksel’deki temaslarını işlemeye en çarpıcı görüntülerle birlikte işlemeye devam edeceğim…
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.