Avrupa Parlamentosu’ndaki Sol Grup ve AKEL Temsilciliği’nin organize ettikleri etkinliğe katılan Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk konuşmacılar Kıbrıslıların ortak geleceğine giden yolun çözüm ve yeniden birleşme için ortak mücadeleden geçtiğini gösterdiler.
Etkinlikte konuşan AKEL Avrupa Parlamentosu milletvekili Takis Haciyeorgiyu AKEL ve Sol’un yıllar boyu Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak mücadelesini savunan tavrına işaret etti. Birleştirici Avrupa Solu/Kuzey Yeşil Sol Konfederal Grup (GUE/NGL) Başkanı Lotar Biski yaptığı konuşmada Türkiye’nin Kıbrıs’ta devam eden işgalini kınadı ve Kıbrıs’ın jeostratejik konumunun önemine değindi. Biski Kıbrıs sorununa BM kararları ve ilkeleri temelinde adil ve barışçıl bir çözümün bulunmasını GUE/NGL’nin desteklemeye devam ettiğini belirterek, tek egemenlikli, tek vatandaşlıklı ve tek uluslar arası kimlikli iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü yönünde Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas’ın ortaya koyduğu çabalardan övgüyle söz etti. Alman milletvekili Cumhurbaşkanı’nın çözüm ve yeniden birleşme vizyonunun önemine işaret ederken, Türk tarafının tutumu nedeniyle çözüme ulaşma yönünde daha çok yol olduğunu ifade etti. Lotar Biski AB üyesi bir ülke olan Kıbrıs’ın topraklarını işgal etmeye devam eden Türkiye’nin AB’ye tam üyelik için aday olduğuna ve Kıbrıs sorununun çözümü için önemli rol oynaması gerektiğine işaret etti. “Türkiye Avrupa ilkelerine ve uluslar arası hukuka saygı gösterdiğini kanıtlamalıdır. GUE/NGL olarak Türkiye’nin AB’ye giriş sürecini destekliyoruz, ancak Türkiye de AB karşısındaki yükümlülüklerini yerine getirmelidir” diyen GUE/NGL Başkanı Türkiye’nin başta Ankara Ek Protokolü’nü uygulaması olmak üzere Kıbrıs’la ilgili yükümlülüklerine ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkilerini normalleştirmesi gerektiğine geniş olarak değindi. Türkiye’nin hiçbir ayrım yapmadan bütün AB üyesi ülkeleri tanıması gerektiğini vurgulayan Biski, Kıbrıslıtürklerin karşı karşıya oldukları sorunların Kıbrıs sorununun çözümüyle gerçekten çözüleceğini ifade ederek, çözümle birlikte yeniden birleşecek bir Kıbrıs’ın tüm bölge için bir barış köprüsü olacağını söyledi.
Çözümün Türkiye’ye bağlı olduğunu belirten Birleşik Kıbrıs Partisi Genel Başkanı İzzet İzcan, Ankara’nın yükümlülüklerini yerine getirmesi yönünde baskıda bulunması için AB’ye çağrıda bulundu. Geniş bir biçimde Kıbrıs tarihine değinen İzcan bugün adada mevcut olan durumun Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak geleceğine hizmet etmediğini ve özellikle Kıbrıstürk toplumunun yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti. Uluslar arası hukuk ihlal edilerek demografik yapının değiştirilmesi nedeniyle Kıbrıstürk toplumunun varlığının tehdit altında olduğuna işaret eden BKP Genel Başkanı Kıbrıslıtürklerin gerçekleştirdikleri büyük kitlesel eylemlere de değindi. Kıbrıslıların düşmanının ortak vatanın bölünmesinin sorumlusu olan emperyalizm olduğunu ifade etti.
DEV-İŞ Genel Başkanı Mehmet Seyis Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak mücadelelerine ve genel olarak birlikte yaşamlarına değindi. Emperyalizmin ve şovenizmin Kıbrıs’ta yol açtıkları felakete işaret ederek iki toplumda da giderek attığı görülen ırkçılığa karşı koyulması gereksinimini vurguladı. Kıbrıslıtürk emekçilerin kendilerine dayatılan neoliberal önlemler paketine karşı direnmekte kararlı olduklarını ve eylemlerini sürdüreceklerini ifade etti.
“Çözümle birlikte Kıbrıs işçi sınıfı olarak birlikte toplumun gerçek çelişkileri üzerine yoğunlaşma olanağımız olacak. İşçi hareketi olarak daha fazla sosyal adalet, daha iyi yaşam ve çalışma koşulları talep edebileceğiz” diye konuşan PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis çözüm hedefine ulaşmanın gerçekleştirilebilecek bir vizyon olduğunu ve bu hedefe ulaşmak için yılmadan, yorulmadan çalışmak gerektiğini belirtti. Kıbrıs’ta bölünmüşlüğün Kıbrıs ve Kıbrıslıların çıkarına olmadığına işaret eden Kiritsis, Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk sendikal hareketin gerek iki toplumun yeniden yakınlaşması, gerekse Kıbrıs sorununun çözümü yönünde katkıda bulunmaya devam ettiğini ifade ederek, Kıbrıs’ta sosyo-ekonomik sorunların çözümünün Kıbrıs sorununun adil ve kalıcı çözümünden geçtiğini vurguladı.
KTAMS Genel Başkanı Ahmet kaptan Kıbrıslıtürk emekçilerin kitlesel eylemlerine geniş olarak değinerek, mücadelenin federasyon çözümü için verildiğini vurguladı ve Kıbrıslırumların en iyi müttefikinin Kıbrıslıtürkleri olduğunu belirtti. KTOEÖS temsilcisi Arseven Sermet Kıbrıs sorununun çözümü için ortak mücadelenin gerekliliğine işaret ederek, “Kıbrıs Kıbrıslılarındır. Kimse bizi vatanımızı terk etmek zorunda bırakamaz” diye konuştu. “Ya birlikte kurtulacağız ya da yok olacağız” diyen Sermet, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin iki bölgeli iki toplumlu çözüm yönünde mücadelelerini sürdürmelerinin gerekliliğini dile getirdi.
Kıbrıs’ta Türkçe konuşan Kıbrıslılarla Rumca konuşan Kıbrıslıların kardeşçe barış içinde birlikte yaşamayı istediklerini ifade eden ΚΤÖS Genel Sekreteri Şener Elçil Kıbrıslıtürklerin her taraftan baskı gördükleri baskılara karşı direndiklerini ve çözüm istediklerini belirtti.
Etkinliğe katılan diğer ülkelerin Avrupa Parlamentosu milletvekillerinden Yunanistan Komünist Partisi milletvekili Babis Aggurakis partisinin Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk emekçilerin yanında olduğunu onların çözüm için verdikleri mücadeleyi desteklediğini belirtti. GUE/NGL üyesi Willy Meyer Kıbrıslıtürklerin büyük kitlesel eylemlerine değinerek, Türkiye’nin siyasal asimilasyonu durdurması gerektiğini vurguladı. Çözüm çabasına yardımcı olması için AB’nin Ankara’ya net mesajlar göndermesi ve işgal ordusunun adadan ayrılması gerektiğini söyledi.
Etkinlikte konuşan AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak mücadelesinin sonuç alıcı bir biçimde çözüme ulaşmayı hızlandırabileceğine işaret etti. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin yer aldığı bu kadar büyük bir delegasyonun Avrupa Parlametosu’nda bulunmasının Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi mücadelesinin tüm Kıbrıs halkının ortak davası olduğu mesajını verdiğini belirtti. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin birlikte ortak geleceklerini kurmak için mücadele ettiklerini ifade eden Kiprianu Kıbrıs sorununun uluslararası bir işgal ve yabancı müdahaleler sorunu olduğunu, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün Türkiye tarafından ihlali konusu olduğunu söyledi. Kıbrıs sorununun ortaya çıkmasında ve devam etmesinde Türkiye’nin ağır sorumluluğunun olduğuna işaret eden Andros Kiprianu emperyalizmin müdahaleleri ve komploları ile 1974 darbesine ve istilasına yolu açtıklarını dile getirdi. Kıbrıs sorununun çözüm çerçevesinin BM kararlarıyla belirlenmiş olduğunu belirten Andros Kiprianu sorunun çözüm aracının iki toplum arasındaki görüşmeler ve hedefin BM kararlarında belirtildiği şekilde siyasal eşitlikli iki bölgeli iki toplumlu federasyon olduğunu ifade etti. Çözümle devletin tek egemenliğinin, tek vatandaşlığının ve tek uluslararası kimliğinin olmasının güvence altına alınacağını, devletin yeniden birleşeceğini söyleyen Kiprianu statüko ve taksim karşısında tek seçeneğin bu olduğunu, BM çerçevesinde bulunacak çözümün ülkeyi, halkı, kurumları ve ekonomiyi yeniden birleştireceğini söyledi. Yıllardır adaya yasa dışı bir şekilde nüfus taşınmasının demografik yapıyı bozarak iki toplumu da tehdit ettiğine işaret eden AKEL Genel Sekreteri son dönemde Türkiye Başbakanı Tayip Erdoğan tarafından yapılan açıklamayı da hatırlatarak, Türkiye’nin Kıbrıslıtürkleri sözde korumak için değil, kendi stratejik çıkarları nedeniyle Kıbrıs’ta olduğunu itiraf eden Türkiye liderliğinin bu şekilde Türkiye’nin gerçek niyetini açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
yurdumuzun yeniden birleşmesine giden yolun halkımızın ortak mücadelesinden geçtiğine AKEL’in inancını bir kez daha dile getiren Kiprianu Kıbrıstürklerin büyük kitlesel eylemleriyle başlayan sürecin, ülkemizin ve halkımızın yeniden birleşmesi hedefiyle iki toplumun ortak mücadelesinin güçlü cephesinin önkoşullarını yaratabileceğine işaret etti. Çözüm ve yeniden birleşme vizyonunun gerçekleşmesi yönünde Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas’ın samimi isteğini ve iradesini müzakere masasında kanıtladığını belirten Kiprianu, Türk tarafının üzerinde anlaşmaya varılan çerçeve dışında önerilerde bulunması nedeniyle görüşmelerin ilerlemediğine işaret etti. AKEL Genel Sekreteri Türkiye’yi ve Sayın Eroğlu’yu çözüm isteklerini elle tutulur bir biçimde göstermeye çağırdı. Cumhurbaşkanı Hristofyas’ın mantıki, gerçekçi ve gerçekleştirilebilir önerilerde bulunduğunu ve bu müzakere sürecinin çözümle tamamlanması isteğini somut olarak kanıtladığını söyledi. Özellikle üçlü öneriye atıfta bulunarak, mülkiyet ve toprak başlıklarının yerleşikler konusuyla birlikte ele alınmasının ve BM’nin 550 sayılı Mağusa ile ilgili kararını Türkiye’nin uygulamasının görüşme sürecine ivme kazandıracağını ifade etti.
Kıbrıs sorununun iç yanlarında anlaşma menziline yaklaşıldığında uluslararası konferansın toplanabileceğine değinen Andros Kiprianu bu üçlü önerinin yaşama geçirilmesinin Türkiye’nin AB perspektifine de yardımcı olacağını ifade etti. AB’ye girmek isteyen Türkiye’nin AB karşısında üstlenmiş olduğu yükümlülükleri yerine getirmesi gerektiğini belirten AKEL Genel Sekreteri Türkiye’nin AB’ye tam üye olabilmesi için Kıbrıs sorununa BM çerçevesinde ve AB temel ilkelerine uyumlu bütünsel ve yaşayabilir bir çözüm bulunmasına yönelik çabaları aktif olarak desteklemesi gerektiğini söyledi. İki toplum arasında çelikleşen bağların Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak mücadeleleriyle kurulduğunu belirten AKEL Genel Sekreteri 1974’te yaşanan yıkımın ardından iki toplum arasında yeniden yakınlaşmanın sağlanması için çalışan AKEL’in bugün de Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak geleceği için mücadeleye devam ettiğini ifade etti.
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Dünya emperyalizmi, adamız Kıbrıs’ı batmayan uçak gemisi olarak kullananmaya devam ettiği sürece, TC’nin de onların uşaklığını yaptığı sürece, ve onların buradaki yardakçıları varolduğu sürece, biz bu adada sittin sene daha hayır yüzü görmeyiz! Sanırım işin özü, bu ilahlar kendi çıkarları doğrultusunda ortadoğuya bir çekidüzen vermeden, bizler buralarda ne çözüm görürüz, ne de barış! Verecekleri çekidüzenden sonra buraya medozori getirilecek olan çözüm şekli bizim işimize yarayan bir çözüm şekli de olmayacaktır ya neyse. Bu şartlar altında, ben o günleri torun çocuklarımızın dahi göremeyeceğinden endişeliyim ve bundan en küçük bir umudum kesinlikle yoktur! Bu toprak parçası askeri amaçlarla kullanılmaktadır, siviller de haspel kader bu kaosun içinde başarabildiği oranda yaşamaya çalışmaktadır…