iktibasİbrahim VarlıTek sistem, güç kayması, çok kutupluluk - İbrahim Varlı
diğer yazılar:

Tek sistem, güç kayması, çok kutupluluk – İbrahim Varlı

333 Takipçiler
Takip Et
Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Emperyalist-kapitalist sistemin krizini, içsel çelişkilerini ve yönelimlerini görmek/anlamak için Münih Güvenlik Konferansı önemli bir kılavuz. 1963’ten beri aynı yerde Bayerische Hof Otel’de düzenlenen konferans “güvenlik ve silah endüstrisinin Davos’u” olarak bilinir. Her yıl yüzlerce hükümet ve devlet başkanı ile binlerce bürokrat ve şirket temsilcisini buluşturan zirvede kriz, savaş, güvenlik politikaları ele alınır, yeni yönelimler belirlenir.

Konferans dün başladı, yarın sona erecek. Konferansın “Çok Kutupluluk- Multipolarization” başlıklı raporu, uluslararası düzenin çok kutuplu hale gelmesinin geniş kapsamlı sonuçlarını analiz ediyor.

151 sayfalık raporun girişinde şöyle deniyor: “Dünyanın halihazırda çok kutuplu olup olmadığı ya da olup olmayacağı tartışma konusudur.  Ancak dünyanın ‘çok kutuplulaşması’ şüphe götürmez bir gerçektir: Bir yandan güç, önemli küresel gelişmeleri etkileme kabiliyetine sahip daha fazla sayıda oyuncuya kaymaktadır. Öte yandan, dünya hem devletler arası hem de devlet içi düzeyde artan bir kutuplaşma yaşamaktadır.” Raporda her biri ayrı kutup potansiyeli taşıyan ülkeler olarak ABD, Çin, Rusya, AB, Hindistan, Brezilya, Güney Afrika, Japonya sıralanıyor ve bunların her biri detaylıca mercek altına alınıyor.

“KUTUPSUZLAŞMA” ÇAĞRISI MI?

Dünyanın çok kutuplu hale geldiğinin kabul edildiği raporda, bu çok kutupluluk halinin pek çok kişiyi sevindirdiğini ancak bu durumun yeni sorunlara yol açtığı kaydediliyor.

Şöyle deniyor: “Bugünkü uluslararası sistem tek kutuplu, iki kutuplu, çok kutuplu ve kutupsuzluk unsurlarına sahip. Dünya genelinde pek çok karar alıcı ve insan için giderek çok kutuplu hale gelen bir dünya umut vericidir. Ancak son dönemdeki eğilimler, büyük güçler arasındaki çatlaklar büyüdükçe ve farklı düzen modelleri arasındaki rekabet küresel krizler ve tehditlerle ortaklaşa mücadele etmenin önünde engel teşkil ettikçe, artan çok kutupluluğun olumsuz etkilerinin olumlu etkilerinden daha ağır bastığını göstermektedir. Bu nedenle rapor ‘kutupsuzlaşma’ çağrısında bulunmakta ve uluslararası düzende önemli reformlar yapılması gerektiğinin altını çizmektedir.”

Tüm dünyada süregelen çok kutupluluk durumunun karışık duyguları tetiklediğinin kaydedildiği çarpıcı raporda, “İyimser okuma, daha kapsayıcı bir dünya düzeni ve dünyanın birçok yerinde fazla baskın bir güç olarak görülen ABD’nin daha fazla kontrol altına alınması için fırsatları vurgulamaktadır. Kötümser bakış açısına göre ise çok kutupluluk istikrarsızlık ve çatışma riskini arttırmakta ve etkin uluslararası işbirliğini baltalamaktadır. İşbirliğinin gerçekleşmesi için dünyanın biraz ‘kutupsuzlaşması’ gerekiyor” ifadeleri kullanılıyor.

Dünyanın artık “çok kutuplu” olduğu tezine dayanan rapor özetle dünyanın şu anda olduğundan daha da derin bir şekilde bölünmesine dair endişeleri içeren analizlerle bezenmiş. (Munich Security Report 2025)

GÜÇ KAYMASI, TEK SİSTEM, İKİ KUTUP

Amerikan hegemonyası geriliyor. Bu gerçeklik bariz şekilde rapora da sinmiş. Raporda  belirli sayıda aktöre doğru bir ‘güç kayması’ yaşandığı gerçeğinin altı çiziliyor. ABD hegemonyası gerilerken Çin, Rusya, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya gibi aktörler yükseliyor. Çok kutuplu dünya düzeni çoktan başladı. Kutbun bir tarafında ABD’nin başını çektiği “kolektif emperyalizm” var, diğer tarafta ise yine “kapitalist kamp”ta yer alan ancak “Batı ittifakı”nın karşısında konumlanan Rusya, Çin, Kuzey Kore ve İran var.

Bu iki “karşıt” kampın kendi içinde de bir rekabet olsa da, genel küresel dizilişte yan yana düşebiliyorlar. “Kolektif emperyalizm”in pervasızlaşan saldırıları karşısında konumlanmaya çalışan “Avrasya güçleri” artık bir denge unsurunu oluşturmaya başladılar. Tabii daha alınması gereken çok yol var. Ve de bu güçlerin kendi aralarında da çatışan çıkarları sözkonusu.

GÜÇ MÜCADELESİNİN GÖLGESİNDE

Bu iki kutbun karşı karşıya geldiği en önemli sahalardan birsi kuşkusuz ki Ukrayna. 24 Şubat itibarıyla üçüncü yılını geride burakacak olan savaş “pat” olmuş durumda. Ortadoğu, Afrika, Hint-Pasifik’teki sürtüşmede ise rekabet tırmanmış halde. Dünyanın “tek kutuplu” kalmasını isteyen Amerikan emperyalizminin dümenine geçen Trump’ın, toprakları genişletme hamlesi emperyalist rekabette ön alma girişiminin bir sonucu.

MSC Başkanı Christoph Heusgen geçen yılki buluşmanın “Kaybet-kaybet” başlıklı raporunda 2024 dünyasını şu sözlerle tanımlıyordu: “Jeopolitik gerilimlerdeki artış ve ekonomik belirsizliklerin tetiklediği küresel siyasetteki düşüş eğilimi, bu yıla damga vuracak!” Raporda, mevcut gerilimli küresel jeo politik denklemde herkesin nasıl kaybettiği anlatılıyordu.

“Kaybet-kaybet”ten “çok kutupluluk”a evrilen süreçte jeopolitik denklemdeki dengeler emperyalist-kapitalist sistemin açmazlarını dışa vuruyor. Münih Güvenlik Konferansı’nın 2025 raporunda belirtilen bu “çok kutupluluk” SSCB’nin bir tarafını tuttuğu “Soğuk Savaş dönemi”nin iki kutuplu dünyasından farklı. Bu seferki kutuplaşma “ideolojik” değil ve emperyalist-kapitalist sistemi dengeleyecek aktörler bu sefer yok. Yeni “çok kutuplu” dünya jeopolitiğinde hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Büyük yarılmalara, çatışmalara, gerilimlere hazır olunmalı.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
393AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin