yazılariktibasSömürgeciliğin en kanlı-iğrenç hali - Hüseyin Aykol
diğer yazılar:

Sömürgeciliğin en kanlı-iğrenç hali – Hüseyin Aykol

333 Takipçiler
Takip Et
Orjinal yazının kaynağıyeniyasamgazetesi9.com

Elimde bu kez incecik bir kitap var. Hepsi hepsi dört forma; yani 64 sayfa kadar. Ama elimde tutmaya korkuyorum. Kitaptan adeta elleri, ayakları kesilmiş binlerce Kongolu dökülüyor çünkü.

Mark Twain’in yazdığı “Kral Leopold’un Kendi Kendine Konuşması” isimli kitabı, Oku Yayınevi yeni yayınladı. Oku Yayınevi’ni belki hatırlarsınız, hani “Savaşa Karşı Savaş” kitabını yayınlanışının 100. yılında dört dilli evrensel formatını koruyarak ilk kez Türkiye’de okurlarla geçen yıl buluşturmuştu.

Uzun yıllar Belçika’nın sömürgesi olan Kongo büyük bir soykırıma sahne oldu. Belçika Kralı II. Leopold 10 milyona yakın insanı tembel oldukları, yeteri kadar kauçuk toplamadıkları için öldürttü. İnsanların elleri, ayakları kesildi ve dünya bu olaya karşı umursamaz bir tavır aldı.

Yaşananlar o kadar sarsıcıydı ki Kongo’da kısa süreliğine olanlara tanık olan Joseph Conrad hiçbir zaman suçluluk hissini üstünden atamadı, bu vahşet üzerine “Karanlığın Yüreği”ni yazdı. Ancak Mark Twain’in kitabıyla bu olaylara doğrudan dikkat çekilebildi ve tarihte ilk kez uluslararası insan hakları kampanyası başlatan bir kitap oldu.

Siyasi hiciv türünde bir kurgu olsa da Mark Twain, dönemin raporları ve tanıklıklarına da yer vererek belgesel niteliği de taşıyan ve Kongo vahşetini ya da belki daha doğrusu insanın para hırsını anlatan en önemli kitaplardan birini kaleme almış oldu.

Emperyalizm karşıtlığını ve sivri dilini sakınmadan saldıran Mark Twain, hepimizin aklında olan bir fikri; bir diktatörün etrafında olan biteni kontrol edemeyince odasında nasıl krizler geçirebileceğini akıldan çıkmayacak bir biçimde canlandırdı.

Bu katliam için Belçika krallığından ya da hükümetlerden herhangi bir özür halen dilenmediği gibi, birkaçı yıkılsa da, ülkenin birçok yerinde II. Leopold’un heykelleri halen durmaktadır.

Mark Twain’i tanımayan var mı?

Ülkemizde hiç olmazsa lise bitirmiş insanlarımızın herhalde “Tom Sawyer’ın Maceraları” adlı çocuk romanından haberi olmuştur. Asıl adı Samuel Langhorne Clemens olan Mark Twain’in ırkçılık karşıtı “Huckleberry Finn’in Maceraları” romanı ise kimi edebiyatçılar tarafından Amerikan edebiyatının ilk büyük eseri olarak değerlendirilir.

İcat edildiğinde daktiloyu kullanan ilk kişilerden biri olan Mark Twain, 1835 yılında doğdu. Ülkesinde pek çok iş yaptı, iflas etti. Borçlarını ödeyebilmek için, oradan izlenimler yazmak üzere çıktığı gezilerde başta Hindistan, Ortadoğu olmak üzere birçok sömürge hakkında ayrıntılı bilgilere sahip oldu.

Mark Twain, 1860 ve 1870’lerde aslında ABD’nin emperyalist amaçlarını paylaşıyordu. Örneğin Hawaii Adaları konusunda ABD çıkarlarını kararlılıkla savunuyordu. 1890’ların ortalarındaki fikrini tarif ederken “Kızıl bir emperyalisttim. Amerikan kartalının Pasifik Okyanusu üzerinde çığlık atmasını istiyordum” diyordu.

Fakat 1899’dan itibaren dünya görüşünü tersine çevirdi ve anti emperyalist oldu. Emperyalizm karşıtlığını on binlerce üyeye ulaşacak “American Anti-Imperialist League”in başkan yardımcılığını yaptı. ABD’nin Filipinler’i ilhakına karşı çıkmak gibi faaliyetleri olan bu hareketin içinde, 1901 yılından 1910 yılındaki ölümüne değin bulundu.

Yaşlılık yıllarında sömürgeciliği, ırk düşmanlığı, kazanç hırsı, dinsel ikiyüzlülüğü sert bir dille eleştiren yazılar yazdı. 1905’te 70. yaşını Beyaz Saray’da Theodore Roosevelt’in onuruna verdiği yemekte kutladı. 1907’de Oxford Üniversitesi kendisine fahri doktora verdi. Geçirdiği kalp rahatsızlığı sonucu 21 Nisan 1910 tarihinde Connecticut’ta öldü.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
393AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin