yaklaşımlarYılmaz ParlanKTÖS'ün Rejimle Dansı - Yılmaz Parlan
yazarın tüm yazıları:

KTÖS’ün Rejimle Dansı – Yılmaz Parlan

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bir süre önce KTÖS ve 10’ncu Köyü yazmış sendikanın nasıl rejimin dümen suyuna girdiğini irdelemiştim. Akabinde sendikanın şu anki Genel Sekreteri yazının sendikanın kurumsal kimliğine saldırı olduğunu iddia ederek yazının kaldırılmasını talep etmişti.

Yazıdan korkan bir öğretmen gurubu ne kadar ayıp.

Öğretmen camiası ne zamandan beri yazıdan korkar oldu?

İddialara ve eleştirilere yanıt vereceğine tehdit, santaj ve iftiralara sarılmış.

Ayıp ki ne ayıp!

Ona sormak lazım ortada kurumsal kimlik mi bıraktınız bayım?

Rejimin tabancası olmuşlar

Benim bildiğim KTÖS rejime baş kaldırmış bir örgütken şimdilerde rejimin dümen suyunda giden rejimin atadığı kişilerle uzlaşmaya çalışan, sorunun işgal değil de ekonomik olduğu argümanına sarılan, kendilerine itiraz eden herkesi rejimin has metodlarıyla susturmaya çalışan, rejime karşı mücadele edenlerle işbirliğinden kaçınan, rejim lehine gündemi değiştiren eylemleri tercih eden ve dahası rejimin tabancası tetikçisi olmuş bir kimliğe bürünmüş.

Ne kadar hazin bir tablo, değil mi?

Şöyle ki eski Genel Sekreteri Şener Elcil ve arkadaşlarını 10’ncu Köy programını yayından kaldırarak kovduktan sonra, bazı medya kuruluşlarını da arayarak Şener Hoca’nın programa çıkarılmamısını, yoksa reklam desteğini keseceklerini söyleyecek kadar alçalmışlar da…

Talimat yüksek yerden gelmiş olacak ki sendikanın asli görevlerini yerine getirmek yerine onu susturmak ve önünü kesmek için her türlü kılığa girmiş bulunuyorlar.

Yer açın rejimle vals yapacaklar

Arif Hoca’nın anma yıldönümünde onun adına bir etkinlik düzenlerken Arif Hasan Tahsin Vafkı’nın başkanlığını yapan eski Genel Sekreter Şener Elcil’i çağırmadılar ve davet etme nezaketini göstermediler. Sırf onun önünü kesmek için de adım attılar.

Kaldı ki sendika olarak Arif Hoca’nın gittiği yoldan da gitmiyorlar ve onun politik ilkelerini çoktan çöpe atmışlar.

Rejimle kol kola girmişler, dans üstüne dans ediyorlar, yer açın refiklerime rejimle vals yapacaklar.

Konteyner politikasına sağlam bir selam çaktılar

Bununla da kalmamış Orta Eğitim sendikası KTOEOS’ün rejime karşı verdiği dirayetli onurlu mücadelede başarılı olmasın diye elinden geleni de ardına koymamış, onlarla işbirliğinden kaçınmış ve perde gerisinde rejimle işbirliği yapmayı tercih etmişlerdir.

Orta Eğitim Sendikası Başkanı Selma Eylem öğrencilere reva görülen konteynerde eğitim politikası yüzünden “Eğitim yılında okullar açılamayabilir” derken KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş katıldığı bir programda okulların açılacağını müjdelimiş, türkçesi ile Eğitim dünyasında yoldaşlarla birlikte yürümeyeceklerini açıkça itiraf etmiştir. Böylelikle de rejimi rahatlatmış, konteyner politikasına da sağlam bir selam çakmıştır.

Rejimi tartışmıyor ucuz üniforma önerisinde bulunuyor

KTÖS yönetimi yaz boyunca okulları gezdi “Okullar harabeye döndü’’ şikayetini yaptı, bol bol “Konteyner’’ edebiyatına sarıldı, daha çok ağlaşma politikasını tercih etti ama bunları düzeltmek için Sendikaların tek silahı olan sokağa inme ve grev yapma hakkını kullanmayıp “Okulları açacaklarını ve Bakanlığa da ucuz üniforma önerisinde bulunacaklarını’’ açıkladı.

Nüfusu tartışmıyor,

Siyaseti tartışmıyor,

İşgali tartışmıyor,

İstilayı tartışmıyor,

Rejimi tartışmıyor,

Eğitim sendikalarıyla dayanışma göstermiyor,

Eylem yapmayı tartışmıyor!

Onların yerine, atanmış Kayyumun bakanlarına ve başbakanına öneride bulunacaklarından bahsediyor.

A iki gözüm, buna siyasi literatürde ucuz politika denir.

Rejimden kocaman bir “Aferin”

Bununla da kalmamış, Bakanlıkla uzlaşacaklarını müjdeleyip bakanlığın yolunu tutmuş, bakana teşekkür de etmiş ve al gülüm ver gülüm politikalarını hayata geçirmişlerdir.

Rejime gösterdikleri bağlılıktan olsa gerek Eğitim bakanı Nazım Çavuşoğlu çıktığı her programda yüksek sesle “KTÖS bizim güçlü müttefikimizdir’’ söylemini göğsünü gere gere söyleyebilmiştir. Ardından da BRT’nin kapılara kendisine sonuna kadar açılmıştır.

Yani bu çocuk Rejimden kocaman bir “Aferin” almıştır.

Hey yavrum hey, kurulduğundan beri rejime karşı mücadele etmiş bir sivil toplum örgütünü rejimin maşası durumuna getirmek her babayiğidin harcı değildir diye düşünüyorum.

“Ne memurunu ne paranı” dediğiniz günleri ne çabuk unuttunuz

Kapalı kapılar arkasında Maliye Bakanı ile anlaş, sonra iş olsun reklam olsun diye eleştiri yap. Ekonomik sorunların temeli olan TL’yi ağzına alma, bu politikaların geldiği adres olan Ankara’ya tek bir laf söyleme ama “Sorunları çözmek için sosyal diyalog ve dayanışma mücadelesi vereceğiz” şeklinde içi boş bir argümana sarıl!

Dahası Ankara’nın buradaki kuklası olan işbirlikçi hükümete Toplumsal uzlaşı çağrısı bile yap. Türkçe ifadesiyle hedef şaşırt ama esası yani işgali istila rejimini her zaman olduğu gibi sakla.

Halbuki sorunu yaratanlarla sorunu çözmek tarihte görülmüş duyulmuş şey değildir.

Hani Ankara’ya çağrı yapsaydın, seni anlardım hatta alkışlardık da hükümete uzlaşı çağrısı yapmak neyin nesi oluyor?

Türkiye’ye “Ne memurunu ne paranı” dediğiniz sloganın altında imzan olduğunu ne çabuk unuttunuz?

Geçmiş KTÖS yönetimlerinde sorunun özünü her zaman olduğu gibi dile getiriyordunuz, şimdi ne oldu da 360 derecelik bir u dönüşüyle gerçeğe sırtınızı döndünüz?

Yoldaşları yarı yolda bıraktılar

Eski yönetimler de “İşgal” deyip duruyordun şimdi ne oldu da bu politik çizgiyi bir gecede çöpe atıp KTÖS’ün varlığını, kuruluş ilkelerini ve onurunu yerle yeksan eden politikalara yöneldiniz?

İşgali görmezden gelerek hangi sorunu çözeceksiniz?

Son olarak hükümet grevlere sebep olan hayat pahalılığı yasal düzenlemesini, vergi kararnamesi ve asgari ücrete hayat pahalılığının altında artış vererek yaptı.

Üstelik Meclis açıkken kararname geçirdi.

Pekala anayasaya aykırı olan bu kararnameyi anayasa mahkemesine götürmeyecek ve ağlaşmayı mı tercih edeceksiniz?

Sendika olarak nerede sizin asli görevleriniz ve bu ağlaşmak da neyin nesi?

Yoksa bu konuda da mı perde gerisinde rejimle uzlaşıp konuyu ağlaşmakla geçiriyorsunuz?

Kahraman KTÖS Genel Sekreteri konuyu anayasa mahkemesine taşımak yerine ağlaşmayı tercih ediyorsa buna literatürde suçu gizlemek ve yoldaşları sendikaları yarı yolda bırakmak yani arkadan bıçaklamak denir!

Rejimin kuyruğunda maşrabba olmak

Ya Başkan Mustafa Baybora’ya ne demeli? Basına yaptığı açıklamalarda “Vatandaş istikrarlı bir şekilde fakirleştiriliyor” derken bu politikanın gerçek mimarları olan Reise ve Ankara’yı dolanıyor, TL ve TC’yi ağzına almıyor, taşıma nüfusu hiç konuşmuyor, işgali ve rejim sorununu ekonomik bir sorunmuş gibi göstermeye çalışıyor ve sadece atanmış kayyuma yükleniyor!

Yani ona ve bariyasına sormak lazım: %10 daha artış alsanız sorunlar bitecek mi ya da işgal istila ve de nüfusun değiştirildiği gerçeği ortadan kalkacak mı?

Anlayacağınız bu arkadaşlar Ankara’nın biber politikasına teslim olmuş!

Rejimin kuyruğunda maşrabba olmak böyle bir şey işte!

Yaşananlar karşısında İnsan “Acaba?’’demeden edemiyor!

Nitelikli dolandırıcılık

Genel Sekreterin vukuatları burada bitmiyor, bariz yalan da söyleyebiliyor.

Birden o meşhur dize geldi aklıma “Sende mi Brütüs?’’

Geçmiş yönetimin bir başarısı olan bir şeyi sadece kendi başarısıymış ve de ilk kez oluyormuş gibi bunu “Barış ve Demokrasi Mücadelesinde Tarihi Başarı’’ diye sunabiliyor.

Yani sahtekarlıkta sınır yok, zaten sorgulayan da yok salla gitsin.

12 yıl önce Budapeşte’de Eğitim Enternasyonali Avrupa Örgütü ETÜCE’nin Genel Kurulunda o dönemin KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil tüm Kıbrıs’ı temsil edecek şekilde yürütme kuruluna seçildi ve iki dönem görev yaptıktan sonra bunun rotasyona bağlanmasını sağladı. Bir Türk, bir Rum başkan olacak şekilde Avrupa bu öneriye büyük destek verdi ve çok da alkışlandı. Bunlar olurken kendisi de orada bulunanlar arasındaydı ve daha sonra kuzeyden başka arkadaşlar da bu görevler de bulundu. Bir tanesi de KTOEOS Genel Sekreteri Tahir Gökçebel’di.

Hal böyleyken bunu ilk kez oluyormuş gibi göstermek sadece hokkabazların işi olabilir. Siyasi sahtekarlığa da girer ve nitelikli dolandırıcılıkla da alakalıdır.

İnsan “Acaba” demeden edemiyor

Son olarak şimdiki yönetim 15 Mart’ta baskın bir Genel Kurul kararı aldı. Katılımın düşük olacağı, sadece birkaç yüz üyeyle bir genel kurul gerçekleştirerek yerlerini sağlama alacakları, rejimle dansa devam edecekleri yönetimin devamını istiyor refiklerim.

Yer açın refiklerime, rejimle vals var!

Benden uyarması; rejimle dans edip gerdeğe girmek çok tehlikelidir. Altta kalabileceğiniz gibi basının ve kamuoyunun diline düşmek de cabasıdır.

Daha önce basına düşen siyasilerin durumu apaçık ortada.

İnsan “Acaba” demeden edemiyor!

Derin devletle işbirliği yapıyorlar”

Ben yine de sağduyunun galip geleceğini, Öğretmen camiasının KTÖS’ün geçmişteki onurunu ilkeli duruşunu ayaklar altına alan bu ucube yönetimi, bu gürühu tarihin çöplüğüne göndereceğini umuyorum. Zaten Atatürkçü Öğretmene yakışan da budur diye düşünüyorum. Yoksa Atatürkçülük sadece “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demekle olmuyor. Yoksa Şener Elçil’in bir TV programında belirttiği “Derin devletle işbirliği yapıyorlar’’ yorumu boynunuzda asılı kalır!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
393AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin