iktibasCeren ErgençYılbaşı ağacı ve ulusal kimlik - Ceren Ergenç
diğer yazılar:

Yılbaşı ağacı ve ulusal kimlik – Ceren Ergenç

333 Takipçiler
Takip Et
Orjinal yazının kaynağıevrensel.net

Türkiye bir yeni yıla daha yılbaşı kutlamalarına savaş açmış olarak girdi. Yerli turizmi canlandırma ihtimali bile yılbaşı haftasının en azından bir kısmını çocuklara tatil etmeye yetmedi, hatta önüne ve arkasına merkezi sınavlar konuldu. Yılbaşı akşamı alkol satış yasağı daha sıkı uygulandı. Ve tabii ki, yılbaşı nefretinin olmazsa olmazı, yılbaşı ağacına saldırı…

Türkiye, Batı’da Noel ile özdeşleşmiş ama Hristiyan olmayanlar tarafından yılbaşı zamanını ifade eden süslenmiş çam ağacı, Noel Baba ve geyikleri gibi kültürel motiflere saldırı ve yasaklamalar konusunda elbette yalnız değil. Çin, Hindistan, Vietnam gibi Asya ülkelerinde de benzer durumlar yaşanıyor.

Bu ülkelerin ortak noktası, ya Hristiyan nüfusları olması ya da Hristiyanlığa geçişin çeşitli nedenlerle toplumda popülerlik kazanmış olması. Hindistan’ın tarihsel olarak parçası olan Hristiyan topluluklar Modi’nin seçim kazanmak için körüklediği Hindu milliyetçiliğinin etkisiyle Noel zamanı saldırıya uğruyor. Vietnam ve Çin’de de tarihin çeşitli dönemlerinde Hristiyanlaşmış gruplar, özellikle kırsal kesimlerde varlar ve hâlâ zaman zaman yerel yöneticilerin hışmına uğruyorlar. Ama Noel ile özdeşleşmiş kültürel ögelerin devlet tarafından hedef alınmasının asıl nedeni küresel ekonomiye entegrasyon sonrası gelişen kentli orta sınıfların Hristiyanlığa geçmesi ya da Hristiyan Batı’nın yaşam tarzını edinmeleri.

Köylülerin Hristiyanlığa geçiş yapmasının nedeni, aslında Batı’da da olduğu gibi kilisenin iktisadi kalkınmanın ve sosyal güvencenin merkezi haline gelmesi. Örneğin, Çin’in Mao sonrası döneminde ekonomik büyümenin motoru olan düşük sermayeli ve düşük teknolojili üretimin sembolü haline gelen Wenzhou’da, örneğin dünyadaki bütün ayakkabı bağcıklarını ya da düğmelerini üretmeye odaklanmış atölyeler aynı kilisenin mensuplarını istihdam ediyordu. Böylece kiliseler egemen ideolojiyle çelişmediği gibi devlet politikalarını destekler hale geliyordu. Böylece bu kırsal kiliseler devletin hedefi haline gelmedi.

Ancak, 1990’lardan sonra kentlerde güçlenen orta sınıf, ekonomik kaygılarla değil, kapitalist dönüşümün getirdiği yalnızlaşmaya çare olarak gizli kiliselere yöneldi. Ayrıca, küresel ekonomiye entegrasyon iş ve aile yaşamında Batılı tüketim alışkanlıklarını getirdi. Batının bayramları kökeninden bağımsız olarak kentli orta sınıf kimliğini vurgulamanın aracı haline geldi. Örneğin ben Çin’de ders verirken, Çinli öğrencilerimiz tüm Asyalı olmayan hocalarına Şükran Günü’nde kutlama mesajı gönderirdi. Bir süre sonra bu bayramın ABD’ye özgü olduğunu anlatmaya çalışmaktan vazgeçip teşekkür edip geçmeye başlamıştık. Ancak, Cadılar Bayramı kostümleri ve Şükran Günü’nün hindi gibi kültürel sembolleri Çin orta sınıfları tarafından tüketilmeye devam ediyor. Benzer şekilde, Noel ve yılbaşı kutlamak da dinsel bir hareketten çok Batılı bir kimliğe sahip olmanın, dolayısıyla yüksek toplumsal statünün sembolü haline geldi. 2010’ların ortasına geldiğimizde her büyük ve orta ölçekli şehirde AVM’ler, okullar, sokaklar Noel süslemeleriyle dolar hale gelmişti ve yılbaşı kutlamaları bugün bile gökyüzüne salınan balonlar ve havai fişekler sayesinde neredeyse Çin Yeni Yılı kutlamaları kadar pahalıya geliyor.

2010’ların ortasına geldiğimizde, Çin’i küresel bir güç yapma vizyonunu hayata geçirmeye kararlı Xi hükümeti, “ruhani kirlilik” dediği yılbaşı kutlamalarını yasakladı. Yerel yönetimler, Türkiye’nin bugünkü durumuna benzer önlemlerle cam ağacı süslemeleri, ışıklar, zencefilli kurabiyelere yasak getirdi. Bunu yaparken de Xi’nin cumhurbaşkanlığı görev süresindeki zaman sınırlamasını kaldırıp yaşam boyu liderlik yolunu açtığı ünlü 19. Parti Kongresinde kullandığı “kültürel öz güven” terimine sığındılar.

Elbette, Modi, Xi, Erdoğan gibi liderlerin tek kaygısı kültürel Batılılaşma değil. Her ne kadar günümüzde Batı’nın demokratik değerleri de aşınmaktaysa da yılbaşı ağaçları ve Şükran Günü hindileriyle beraber ifade ve örgütlenme özgürlüğü gibi haklar da kentli orta sınıfların, öğrencilerin ve işçilerin kulaklarına doluyor. ‘Kültürel öz güven’, sadece yılbaşı yerine Çin Yeni Yılı’nı kutlamayı değil, Tiananmen’de temel hak ve özgürlükler için miting yapmak yerine Konfuçyenizmin muhafazakar yorumuna sığınıp demokrasinin Batı’nın sömürgeci ihracı olduğunu iddia etmeyi de içeriyor.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
366AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin