yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTürkiye Sırbistan ekseninden bir kıyas - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Türkiye Sırbistan ekseninden bir kıyas – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Türkiyede işler epey ısınıyor. Tuşların tümüne basıldı. Oluşturulan sistemin acı feryatı ise insan bedeniyle ödeniyor. Bir haftadır, Boludaki Kartalkaya otelindeki yangın gündemini sadece Türkiye değil, birçok dünya medyasında da görüyoruz. Bir farkla, Türkiyenin alt idari bölgesi K. Kıbrısta birkaç haber ve acı kelime dışında pek de raslamak kolay değildir. Çünkü sistem böyle kuruldu. Aynisi zaten burada da mevcut. En son Binali ne dedi: bizde ne varsa, sizde de olacak…

Türkiye felaketleri peşpeşe hem de her alanda kanıtlarla haykırıyor. Başka açıdan ise rejim daha da yerleşme adına, yarınını oluşturma peşindedir. Tüm tuşlara bastı ifadesiyle de imgeleştiriliyor. İçte Erdoğan yeniden seçilme hedefindeyken, dışta bölgesel kağosu kulanıp Yeni Osmanlı başarı hikayesine ağırlık verdi. Bunların olması için de tüm güçlere birden hareket emri verildi. Ama sistemin çöküş öyküleri önemli can acı kayıplarla katliyam şeklinde de ne yazık yaşanıyor. Boludaki Kartalkaya otel yangını bunun sonucusudur. Tabi devamındaki çöken Konyadaki bina da daha az can kayıbı nedeniyle fazla öne çıkamadı.

Boludaki olan klasik bir tekrardı. Sadece yanarak olan katliyamlar, Türkiye yakın tarihibnde epey geniştir. Üstelik hepsinde ayni durum da görüldü. İhmal etmeler, siyasi rantlar ve olay sonrası kapatma sonuçları tekrarlandı. Susturma, tanrıya havale etme, yasaklar ile yetmiyorsa da gerçekleri söyleyenleri suçlayıp hapse atma kuralları hep işledi. Sıvastaki Madımak Adanadaki Aladağ öğrenci yurt yangını bunlardan daha ilk akla gelenlerdir. Yargıda mı: malum. Hat da şimdi Boludaki yanarak ölen insan facıyası gündemdeyken, nedense Beşiktaşttaki yangın fazla duyulmadı. Ama Bolu faciyuası sonrası, yasaklar, baskılar, algı operasyonları ve karşıtı suçlama teknikleri yine devletin hareket alanı oldu. Öyle ki en son gelen haber dahi yeterlidir:

Görevlendirilen araştırma bilimsel heyetinin raporu önce hasır altı edilmek istendi. Sonra bizat Adalet bakanı ona “korsan belge” dedi. Çünkü araştırma yapan ön raporda yanlışlar sıralandı. Resmi isteklerin olan Bolu belediye hedefi yoktu. tabi ek olarak da her bu tür olay sonrası da hangi kararlarla denetimin zayıflatığı da hatırlandı. Ama tek istifa yine yok. Halk tepkileri ise sokakta falan raslanmaz. Daha kötüsü, resmi duruşa rıza da öyle kaçınılmaz derecenin de ötesindedir.***

Ben medyalarda bu konudaki tutumları izliyordum. Birden Sırbistan diye başka gelişme de önüme geldi. Sırbistanda bazı kesimler greve gidiyor. Haftalardır süren başta ünüversite protestoları da devam ediyordu. Birden gözümün önüne iki ülke geldi..

Sırbistandaki olayın nedeni, Bir Kasımda çöken tren garı. Ölümler oldu. İlk hareket ünüversitelerde başladı. Boykotlar ve sınavlara girmeme ile yol aldı. Olayın tepkileri sonucu ilgili bakan istifasını verdi. Ama durulmadı. BBC de okuduğum bir öğrenci kişinin görüşleri bana önemli geldi: “biz telefon izleyen gençlik değiliz. Gerçekleri bilerek haereket ediyoruz” dedi. Nitekim Sırbistan ünüversite hareketliliği haftalarca sürdü. Buna değişik örgütler de destek verdi. Amaç ülkenin daha demokratik olması ve olan katliyam konusunda gereken duyarlılığı sağlamaktı.

Bilmem hatırarmısınız: sanırım “hayır” yanıtı olacak. Pamukkaleden Çorlluya Türkiyede de tren katliyamları yaşandı. Acı çekenler dışında pek de protesto muhalif eksene gelemedi. Yargı sonuçları ise malumun yeniden malumuydu. Özellikle Pamukkale tren faciyası sonrası şu ders verici fıkra hep akla geliyor: “biz sarı öküzü vermeyecektik”..

Sırbistan olaylarını izlerken ilk akla gelenler bunlar. Nendense dünya medyaları sosyal muhalefet hareketlerine pek yer vermez. Sadece fon çıkarlı cılızda olsa çıkışlara muhalif diye yer verilir. Gürcistan ve Venezuela gibi. Oysa Sırbistan olayları epey zamandır seçim kazanan Vukroniçin de durumuna olumsuz etki yaptı. Sırbistan Tito dönemli özyönetim demokratik anlayış ile AB eksenli fon italatlı  ikili karakterisliklerle adeta sokaklarda karşılık buluyor. Belli ki şimdilik öğrenci hareketi  direk fon eksenli değil. Ama gelecekte siyasal hedefi net olmayan, ama katılın iyi olarak sağlanan kitlesel akışa müdahale edip yönetmek istenmeyeceği sonucuna gelemeyiz. Bunu bğrçok ülkede yaşadık.

Peki: bizde de bol ünüversite var. öğrenci sayısı da çok. Ama hiçbir sorunda bunun dinamik muhalif durumuna raslamadık. Çünkü ta baştan bizde ünüversiteler sektörel ekonomik ve gelecek metalaşmış insanf yetiştirerek ilhaklaşmaya kulanım amaçlı kurdurultuydu. Onun için dünya ünüversite tepkili muhalif çizgi bizde sıfır. Amerikada dahi Filistin konusunda ünüversitelerin devlete karşı duruşu dahi oldu. K. Kıbrısta ise sağladığı rant ile parayla diploma kriterleri arasında sıkışıp kaldı.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
375AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin