Genel geçer olgular yaşamda sürerken, pek konu edilmez. Fazla sorunsal yönüne deyinilmez. Çünkü, nedeolsa işler yolundadır. Güncel akışta gelip gitmektedir. Sorun olma derecesiyle de tartışılır ve beklentiler de yoğunlaşır. Sıkıntı duyulunca, sorunlar artıkça kuram daha fazla öne çıkar. Oysa normal genel geçer olunca, güncel akışta yaşanıp gidilir. Sorun olması demek, ayni zamanda değişim veya düzeltme olması da demektir. Ozaman da giderek resmi siyaset de dokunulma ısısına ulaşır. K. Kıbrısta son yılarda iyice sorunlarıyla güncel yaşamı kuşatan trafik, artık yüzeysel olanların dahi sesleriyle eleştiri yapma zorunluluğuna glediği de kesin.
Ben trafik uzmanı değilim. Ama K. Kıbrısta yaşıyorum. Yola çıkmasam da ilgili trafikten etkilenen insanların serzenişlerini hep duyuyorum. İşin püf noktassı şu: K. Kıbrısta sert otosansürün yerleşmesi, sosyolojik darmadağınıklık ve psikolojik kırmızı siyasal çizgilerin olma sorunu da olayın her yönüyle net şekilde tartışılıp, örgütlenip çözüm sürecine girmesini hep engelemektedir. Hat da klasik Kıbrıslı duruşlar da oluştu. Kendini unvan diye sunanların, normal yurtaşın trafik sorgusu kadar olayı konuşmama gerçeği de keskin bıçak gibi yüzüme de vurdu. Yine de ben kendimi güncel etkilenme ile yüzeysel deyerlendirme yaptığıma inanarak makaleyi ele alıyorum.****
Klasik bir sabaha uyandım. Klasik basın özetlerini önce yatakta ratyodan duymaya başladım. Kalkışımla, gelecek dostum ile şehire ineceğim de aklımdaydı. Basın özetleri sonrası arkadaşım kapıyı vurdu. Tam kapıyı açacakken, bir trafik kazası olduğu ve iki kişinin öldüğü son bilgiği de duydum. Bir anlamda arkadaşımla taksiye binerken ilk sohbet olayımız da iki trafik cinayeti oldu. Tabi biriken birkaç günlük gelişmeler de vardı. Altı günde yedi kişi trafikte cinayet gibi sonuçla öldü. Bu normal rakam değildi.
Daha bunları hangi yerde oldu yanıtıyla konuşurken, sık sık trafikteki sıkıntılar da gelip geçiyordu. Zaman zaman uğrayan duygu bana yeniden geldi: “iyi ki ben araba sürmüyorum”..
Sabahın yolculuğu hep hangi yoldan gidelim sorularla doluydu. Yolda giderken yılardaki tıkanış, durmadan hoplayarak sanki böprek taşlarının düşeceği duygularını yaşama alışkanlığı da oldu. Işıkta geçmesi gerekenin, telefonla oynaması sonucu zaman darlığında gereken hamleği yapmaması, geçme yeri olmamasına rağmen yanımızdan geçen arabalar adeta normal olmazsa olandı. Bu karmaşa altında ordan burdan süzülerek beni gideceğim yere getirdi.***
Öğreln Kermiyaya evime dönüyordum. Yine bir arkadaşla. Bu defa yol daha sıkışmış idi. Üstelik arada yola atılanlar veya kuralsız sürücülere daha fazla raslıyorduk. Öyle ki yeri geldi trafik beklenenin üstünde sıkışıyordu. Derken bir yerdeki tıkanışlık öylesine artı ki tahminlerimiz dahi bizi tatmin etmiyordu. Onu da anladık. Meyerlim iki hem de moderin mersedes araç çarpıştı. Bu defa da olayı anladık. ****
Bu arada yorumunu başka uazıya brakacağım gelişme de benim bölgemde oldu. Yeni kapılar açılma eylemi gerçekleşti. Şimdilik bir paradoksla yetinecem: şöylesine gidip gözlem yaptım. Hani ratyolarda bol bol atan, kendilerini konuşturtan medya yetkisini “başkan önerisi dahi yapan” tanıdık kesimlerden kimse yoktu. buda bir ufak gerçek.***
Trafik, yolda olur. Yoldaki işleyiş ile kuralları içerir. İşler yolunda gidiyorsa, yolda rahat gidip geliyorsanız, araba sürüyorsanız, kuralları uygulamada pek tedirginlik olmuyorsa zaten şikayet edecek olay da pek bulmazsınız.
Yollar düzgün ise, ışıklar yanıyorsa, geceleğin zifiri karanlık değilse, yolda giderken çöküşlerle hoplama yaşamıyorsanız, kurallara uyuluyorsa, birbirine yasa dışı davranış yoksa, trafik sıkışmıyorsa, denetimlerde adam kayırmacılık yoksa, yoldaki şöfer kurala uyup hıza dikat ve ehliyetine uygun davranıorsa, fazla sancılanacak olay yok. Hele de kamu taşımacılığı iyi geliştiyse, her yere taksiyle değil de toplu taşımayla ulaşım sağlanıyorsa, insanlar psikolojik stres duymuyorsa ozaman trafik sorunu sayma sırasına girmez. Tabi bir de arabanız varsa park yapacak yerden tutun ödediğiniz harçlara dek sizi mutlaka düşündürtür.
Saydığım bazı özellikler en basit trafik yolundaki koşullardır. Buna elbet ülke nifusu ile trafik hatları ihdiyacını veya sürücülerin bilinç durumundan tutun uygulamada her alanda torpil mekanizması gibi daha çok kuralsız dönemlerde epey yakan ilkeler de var. özetlediğim girişteki kurallar eğer aksıyorsa işler ters işlemeye başlar.
Girişteki basit yolculuğumu yazdım. Biraz genişletince, yoğun nifusumuz ve kuralları bilmeme birlikteliği, yoların resmen tarla şekline veya çöküş kuyuluşma derecesine ulaşmasıyla başlarsak, devamı da gelir. Yol kenarı lanbalar yok. Işıklar bir başka hikaye yazıyor. Hizmet sıfır ehliyet içerik bilgisi de aynen. Ama öyle rusat paraları konuluyor ki belirilen yasayı dahi yerlebir ediyor. Son eflasyon rakamı ile yapılan ehliyet artışları bunun aynasıdır.
Buna kurumsal alana dek gelelim: trafikle iki yapı uğraşır, ulaştırma ve daha da somutu Kara yolları dayresi olur. Belediyeleri de unutmayalım. Bizdeki kara yoları dayresi malum. Kimsenin pek söylemediği temmel sapmalardan biri de yetkiyi vermesidir. Kuzey Kıbrıs kurumsal yetkilerinin devrinin iyi örneklerinden biridir. Tabi işe almadan, yolda ceza yazmalara dek torpil lafını hep duyarız. Olmazsa olmazıdır. Ama alınan vegiler asronomik. Kulanılmayan tek yer karayol tamiridir. Yollar senelerin bakımsız tamirsiz cenderesinde.
Buna ek olarak yoldaki araba kulanan insanların da davranışları artak, yasak olanların normalleşme noktasına gelmeleridir. Alkoli olmadan tutun, hızlı sürme kuralları bilmeme hepsi topdan yolarda karşınıza gelir. Bir de meşur ceptelefon kulanma da geniştir. Uyuşturucu veya alkol boluğu yetmiyor, nifusumuzun önemli kesimi yabancı ve tersten trafiği de bilmesi temel başka konudur. Testen yolda gitme, alkoli ve ehliyetsiz olma artık anormal değil olmasa olmazdır.
Bunları daha da artırmak kolaydır. Karşıdan karşıya nasıl geçiliri bilmeyen ve bilse dahi uymayan hem şöfer hem de insan yaya vardır. Buna bir de yandaş olmanın hırsıyla kuralsız yolda olma ve korunma dederecesindeki kişiler de vardır. Anlayacağınız, nerden bakarsanız hep yanlışların olduğu, tersliklerin birlikte yaşandığı trafik, sonuçta iflas eder. Ama bu iflas dahi birilerine kazandırıyor, kimisine de güç katıyor. Bu karmaşada da kaçak arabalar veya ehliyeti olmayan sürücülere de raslamasak olmaz. Onlar da oluyor. Peki çözüm mü: oda sisteme dek gelir. Öyle ceza falanla olmaz. Öyle bir ülke yaratıldı ki kökten değişmediği müdetce pek de düzeleceği yok. Kurumundan bireye, siyasetinden mafyasına hepsi kendi kuralıyla yolarda cirit atıyor. Ölümlerle de acılar katmerlenip yükseliyor.