Bu hafta Kıbrıs siyasal çarşıları canlıydı. Dıştan gelen önemli pazarlama insanları da vardı. Önemli çarşı ziyareti ile siyasal pazarlamalarda oldu. Kuzeydeki çarşıya bu defa beklenen Fidan geldi. Türkiye dışişleri bakanıydı. Neden beklenen dedim: son dönemde K. Kıbrıs Türkiye yolu dolmuş hesabına dek düştü. Ansızın biri Ankaraya çağrılıyor veya ordan buraya viri gelip gidiyor. Ama temaslar hamasi söylem dışında yapılan anlaşmalar dahi açıklanmama gibi tuhaf hastalıklaşan tutumlar da normalleşti. Onun hangi imza atıldığını dahi bazen atan dahi bilmeme derecesine kırıldı.
Fidan bekleniyordu. Önceden açıklandı. Üstelik merak edenler veya konuşmak için konuşanlar, Kıbrıs için “acaba” sorusuyla konuştular. Özellikle koltukçu ve yandaşları ise hemen dkestek ve moral konumuna konuyu hemen çektiler. Üstelik Erdoğandan savunna bakanına da çarşıya iyi satılacak politik mavzeme de durmadan atılıyordu. Bu arada Fidan adaya geleceği açıklanırken, tahminler vardı. Ama geleceği açıklanışı ile geldiği anda başka gelişmeler de oldu. Buda başlangıç ile geliş arasında epey yeni sorun eklendi. Sağolsun bizim çarşı tüketicileri bu mavzemelerle fazla ilgilenmediler. Fidanın Şam ziyareti ile on milyon dolar kafasına konulan esas adıyla Elşarayla çekilen resim dahi konu edilmedi.
Fidan gelirken de itirafname makalemdeki Aeıklının dahi havale etme düşüncesi de belli ki akılda kalmadı. Fidan normal temaslarla açıklamaları yaptı. Koltukçular da kulanılan iki devletlikle epeygaz aldıkları anlaşılıyor. Ama başka çağrı bekleyenler de vardı. Özelikle ana muhalefet lideri, saray hesapları da yaparken, bu çağrıda yyer almaya hazırdı. Üstelik Elçiliğe çağrıldı. Kerevatı takıp havada uçurup elçiliğe gider. Yine tek başına gitti. Buda kendi partisindeki kuşkuları artırdı. Tufan bunu gelenekselleştirdi. Daha önce de saraya Cevdet beyle görüşmeğe de yalnız gitmesi zaten soruları artırdı. Hele her görüşme sonrası verdiği boş geçiştirme bilgileri de kendi yandaşları arasında pek de iyi konuşulmuyor.
Her toplantı sonrası klasikleşen laflar oldu. “iyi bir görüşme oldu. Verinli ve faydalı geçti”.. ama şu verimli görüşmenin içeriği bilimekten de uzaktır. Uzak olunca da dileyenn dilediğini düşünmesi de serbest. Ama belli ki koltukçular hala bekliyor. Kimisi makam kimisi de kaybetme ikileminde gidip geliyor. Koltuk hükümet krizi konusunda ise ses kısıldı. Bunu kısa zaman sonra “fırçamıjj, karışmam mı” olduğu da anlaşılacak. Sonuçta Fidan gelip malum dolaşımla gider. Şimdi birileri de saray hesabında aldığı ile yoluna düşecek.****
Fidan Kuzey Kıbrısa Lefkoşa çarşısında dolaşıp pazarlaycak malları politikleştirirken, Güney çarşısı da ziyaretçisi vardı. Ama Kuzeydeki gibi sakin ve meraklı alacakları yoktu. biraz karışıktı. İsrail Devlet Başkanı tam da Fidan Kuzeydeyken, hamasi resmi tekrar atışlarıyla pazarlama devam ederken Güneyde İsrail Devlet başkanı Herzom vardı. Herzom önünde eğilmeler sadece yoktu. protestolarla ona Filistin atliyamı hatırlatıyordu. Yine de Lefkoşadaydı. Üstelik Birleşik Arap Emirliği dışişleri bakanı da Lefkoşadaydı. Dahası, üçlü toplantı dahi yaptılar. Bazı kararlar dahi aldılar. Yetmedi, Güneyin bazı yetkilileri de Mısırdaydı. Ordan ne alacaklar ve siyasal çarşılarınanne koyacaklar belli değil. Ama onlar anlaşmalar yaptılar ve ortak davranma arayışları konuştular.***
Yazıyı sonlandırmadan şu konuda dikatinize çektirecem: son ziyaretlerin özellikle iki konunun da eklenmesi şart. SUriyede yıkılan Esat rejimi sonrası ile pay kapma rekabeti tırmanıyor. Kıbrısa gelenler mutlaka yeni Suriye hesabı, gelişleyecek Ortadoğu projeli itifak kuralları hepsinin direk ek hesabı da var. Fidan K. Kıbrısa gelirken elbet kısa zaman önce Suriye ziyareti ile direk açıklanan siyasal hedeflerle birlikte düşünürsek anlamı olur. Öyle ki tam da Türkiye kendini dış politikada güçlü hissederken, Kıbrısta taviz denilen tutuma girmesini beklemek hayaden de ötedir. Ama net olan şşu: etrafımızda epey karışık oyun oynanıyor. Ordan buraya siyasal çarşımıza da bol mavzeme geliyor. Değişik etiketlerle tüketime sokuluyor. Deyerlendirme yaparken Kıbrıs hem de yasaklanan konuların da dışında ele alınması hep yanılma ve aldatılan konumunda bizi brakacaktır. Hele de bu koşullarda saray hesabı yapanların da durumu ortada. Tufan ne yazık bunun figürüdür.