yaklaşımlarÖzkan YıkıcıSanatçı ardından oluşan tartışma şekli üzerine - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Sanatçı ardından oluşan tartışma şekli üzerine – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Türkiyenin ünlü arabesk sanatçısı Ferdi Tayfur hayata ögözlerini yumdu. Ölümünden sonra yapılan karşılıklı deyelrlendirmeler ise banvaşka dünyanın da kendisini anlatıyordu. Öyle ki Tele 1 yayınlarında yapılan Musa Özuğurlunun sanatsal bakışı deyerlendirmesi sonrası RÜTK dahi harekete geçiridi. Sonuçta ölen Ferdi Tayyfurdu. Arabskin önemli sanatçısıydı. Fakat, araesk konusunda da beyeni dışında, ortaya çıkışına dek varan çelişkili görüşler de var. sanatda eleştiri kaçınılmazdır. Ama sırf eleştirildi veya beyenmedi diye de soruşturna aşma da tek tipliğin acı sonucudur. Zaten kanalın kendisinde dahi ikili bakış ortaya çıktı. KimiTayfurun ölüm sonrası bakışla kimisi de sanatsal yönüyle yorumlar yapıldı. Bunlar dahi birbirine karıştırıldı. Hat da yayın sorumlusu Yanardağ özür dahi diledi. Halbuki Özğurllu küfür değil arabesk bakışlı sanat hyorumu haptı. Kulandığı kelimeler de direk arabeske yaklaşımın kendisidir. Ama tek tip ile karşıta suç yaratma bakışı böylesi normal tartışmaların veya beyenmeme ifade etmelerin de tehlikeli oluşunu sanat açısında yaşadık. Sanat eleştirmesi ile beyenip beyenmeme ikilemleri değil, duygusal ve yandaşı tabulaştırma kültürünün yaygınlığını yaşadık.

Önemli bazı farkları kısaca yazalım: hangi konuda olursa olsun, beyenme ile beyenme kişisel bakıştır. Kişi başkasının beyendiği duygusal durunu aynen kabullenmesi olamaz. Ama tektip politik duruşla oluşan kültürleşme, sanki teklikle yaklaşımda ben egolu duruşları mutlaklaştırmaktadır. Bir başka nokta da şu, anlatmak ile eleştiri yapmak ikilemi de karıştırılıyor. Siz bilgi verirken, birileri de sizi hiçbişey beyenmeyerek eleştiri yapmakla kolayca suçlama tutumu da yaygındır. Bunu her bilgi verme gerçeğinde, eğer karşıtın algısını bozuyorsa, ozaman sanki kendini savunma dürtüsüyle, suçlama olarak herşeyi eleştirme cümlesiyle karşılık verilir.

Gerçekler ve algılar da karıştırılır. Özellikle olgu yerine algı öne çıkan durumlarda bu çizgi hep kırılır. Gerçekleri yok sayma algı tutsaklığı sonucu gerçeklerin tehlikeli olduğu sonucu da kolayca çıkar.

Buna benzer birçok çelişkili duruş saymak mümkün. Ayni şekilde mutlaka kitlesel karşılığı olan sanat da bundan daha kolay nasibini alır. Tabi ki kitlesel karşılığı olan sanat yapmak eşitdir, herkese göre güzeldir demek de değildir. Bu konuda Türkiyede müzik alanında arabesk müzik oldukça örnekleşen sanatdır. Duygusal hitap eden kitleleri de olunca, sanki ötekilere göre de mutlak yanlış karşıtını da doğurur. Ezberci ve tek tip müzik kuramı ne acıdır Türkiyede eğitimden sokağa yayıldı. Tabi bir de siyasal damıtmayla, öteki kurumsallaşma yerleşkesi de unutulmasın. Fakat, makalenin konusu Ferdi olunca bir bu sınırla tutalım.

Arabeskin Türkiyede doğuşu, çarpık kentleşme, kırdan şehire göçlerle oluşan gecekonduların üretiği mğzik olarak kabullenmektedir. Daha çok onların acılarına ve çaresizlikleri ile birlikte yoğrulan doğu sentezli çarpık kentleşmenin sanatıdır. Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses bunların önemli sanatçılarıdır. Kültürel gerçeklikle de bu müziği beyenenler kendi sanatçılarına da “baba” etiketini koymaktadır. Nitekim Ferdi Tayfurun ölümüne dahi Ferdi babamız diyenler epey fazlaydı. Çarpık gelişme ile aşmazlık sonucu da oluşan müziği beyenen önemli kitleler de oluyor. Ayni şekilde yetmişlerde dolmuş müziği olarak da kabulendi. Buna karşın önemli kesim de arabeski sevmiyor. Kimisi geri braktırılmışlığın, kimisi çaresizliğin ve bazısı da acı çekmeği sevip duygusal karşılık bulmayan kesimlerin sanatı olarak kabulenir. Ama, belli olan bu kitlenin çarpık kentleşmenin ve çaresizlerin duygusal karşılığına hitap etiği kesindir. Böylesi sanat da elbet seven kadar sevilmeyeni de olacak. Ama konu kriterlerinden koparıp duygusal iyi kötü dar eksene koyunca, anlamsız ama setleşen tartışmaları da yaratığı kesindi. Nitekim dönem dönem TRT dahi arabeski yasakladı. Yayınlamadı. Ama kimi beyenir kimisi de beyenmez. Örneğin ben ne arabeski beyeniyorum nede Ferdi Tayfuru dinliyorum. Yaptıkları sanatı da kendimce kültürel bakşımla eleştiririm. Bu kötü bir şey değildir. Tabi ki bazı arabesk eserlerin kalitesiz olduğunu da kabul etsem de özü yine de malumdur. Ama böylesi çarpıklıklar oldukça, gericileşme hareketleri yaygınlaştıkça, çaresizliklerle işki masalarında yer aldıkça bu arabesklik de kitlesel karşılık bulacağı da kesindir.

Şimdi, Musa Özuğurlu arabeski eleştirip üstelik Ferdi Tayfurla da örnekleştirince, neden yanlış olsun. Bazen gerici müzik demek veya kitleleri kötü kulanıma çekme denilince, örnekleri varsa neden yanlış olsun. Sanat zaten yapılırken hem beyenilme hem de eleştirme ikilemleri içerir. Ama alışılan tektip ile karşıtı suçlama tutumları sanatdaki eleştirileri dahi ortadan kaldırır. Eleştiri ile küfrü birbirine karıştırılır. Tıpkı politik alanda olduğu gibi. Koltukçuların dilediğine rumcu ve kafir kolayca damgalama yapılırken, kendilerine yanlışı söyleyince de karşılık yerine sizi rumculuk, kafirlikle suçlamaları gibi.

Kısaca, Ferdi Tayfurun ölümü, tıpkı yaşamdaki gibi fırtınalar yaratan tartışmalara devam denildi. Arabeskin ünlü sanatçısı, bir anlamda kendini baa diye kabullenenlerin bakışı öte yanda arabeski eleştiri gönderen kesimlerle klasik Türkiye kültürleşmesinin sanatsal alanındaki yansıyışı yaşadık. Tam da Ferdi Tayfur sanatı gibi.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
366AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin