iktibasGözde BedeloğluRojin’e ne oldu? - Gözde Bedeloğlu
diğer yazılar:

Rojin’e ne oldu? – Gözde Bedeloğlu

333 Takipçiler
Takip Et
Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Seneyi acı ve utanç verici bir rekorla kapattık. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre, geçtiğimiz yıl 394 kadın cinayeti ve 259 şüpheli ölüm gerçekleşti. Platformun veri toplamaya başladığı 2017 yılından bu yana kayda geçen en yüksek sayı bu. Kadınların yüzde 57’si kendi evlerinde, yüzde 71’i aile içerisinde; yani eşleri, babaları, boşandıkları ya da boşanmaya çalıştıkları erkekler tarafından öldürüldü. Genel Sekreter Fidan Ataselim, “Hiç bu kadar çok öldürüldüğümüz bir dönem olmadı” dedi. İstanbul Sözleşmesi’nin iptali ve 6284 sayılı kanunundaki uygulama eksiklikleri yüzünden kadına yönelik şiddet artarak devam ediyor. Ve tüm bu korkunç tabloya rağmen kadınların yaşam hakkı için meydanlara çıkması engelleniyor, tartaklanarak gözaltına alınıyorlar.

***

Yeşim Akbaş. 14 Nisan 2023’te, Manisa Demirci Emniyet Müdürlüğü’nde görevli komiser yardımcısı Doğan Can Yıldız’ın kaldığı lojmanda başından silahla vurulmuş olarak bulunduğunda 26 yaşındaydı. Kaldırıldığı hastanede öldü. Yeşim’in vurulduğu tabanca komiser yardımcısı Doğan Can Yıldız’a aitti. Yıldız hakkında ‘kadına karşı kasten öldürme’ ve ‘kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemi ile dava açıldı. Komiser yardımcısı Yıldız, Yeşim’in kendisinden habersiz olarak silahını alıp intihar ettiğini söyledi ancak iddianamede, merminin bulunduğu pozisyona göre intiharın hayatın olağan akışına aykırı olduğu belirtildi. İddianamede ayrıca Yeşim Akbaş’ın tırnak aralarında sanık polis Doğan Can Yıldız’a ait doku örneklerinin bulunduğuna dikkat çekildi. Yıldız’ın, olaydan sonra üzerini değiştirip, elinde ve tırnak aralarında bulunan kanı silmek için kolonya kullandığı vurgulandı. Mahkeme Yıldız’ın beraatine karar verdi. İstinaf da bu kararı yerinde buldu. Polis lojmanında, polis kurşunuyla ölen Yeşim Akbaş’ın ailesi cinayetin ‘intihar’ denilerek üstünün kapatıldığını söylüyor. Yılmaz’ın, boşandığı eşinin başına silah dayayarak tehdit ettiği için hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı ve yer değiştirme cezası alarak Demirci’ye geldiği ortaya çıkmıştı.

***

Yine, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2024 yılında kadınları öldüren 42 failin adli sicil kaydı bulunuyordu. Genel Sekreter Fidan Ataselim,  birden fazla suç kaydı olmasına rağmen serbest bırakılan kişiler sebebiyle cinayetlerin ‘göz göre göre’ geldiğini söylüyor ve cezasızlık politikalarına son vermek için yıl boyunca bine yakın duruşma takip ettiklerini aktarıyor. Bu yıl 259 kadın şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Yeşim Akbaş gibi ölü bulunan pek çok kadının dosyası, aksini gösteren güçlü delillere rağmen ‘intihar’ denilerek kapatılıyor. Bu şüpheli ölümlerin kimi kaza, kimi de intihar  olarak değerlendiriliyor. Ancak aileler, avukatlar ve kadın örgütlerinin ısrarlı takip ve mücadelesi sayesinde konu hem kamuoyunun gündemine taşınıyor hem de sanığın en azından tutuklu yargılanması sağlanabiliyor. 2016 yılında pompalı tüfekle boynundan vurularak öldürülen Yağmur Önüt, sanık Egemen Vardar’ın iddiasına göre şakalaşırken vurulmuştu. Bilirkişi raporuna göre Önüt, arızası bulunmayan tüfeğin yakın mesafeden ateşlenmesi sonucu ölmüştü. 16 yıl ceza alan Vardar, cinayetten ancak altı yıl sonra tutuklanmıştı.

***

Rojin Kabaiş. 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Rojin’den, 27 Eylül günü kaldığı Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi kız yurdundan çıktıktan sonra haber alınamıyor. Yurt yönetimi durumdan aileyi 18 saat sonra haberdar ediyor. 16 Ekim günü Van Gölü kıyısında cansız bedeni bulunan Rojin’in intihar ettiği iddia ediliyor. Rojin’in babası Nizamettin Kabaiş iki aydır canhıraş halde kızının intihar etmediğini söylüyor ve soruşturmanın derinleştirilip olayın aydınlatılabilmesi için kamuoyundan destek istiyor. Zira, başta Rojin’in akşam yurda dönmediğini aileye ertesi gün bildiren yurt yönetimi olmak üzere, ihmali araştırmakla yükümlü ilgili bakanlık ve üniversite sessizliğini koruyor. Adli Tıp Kurumu hazırladığı raporda Rojin’in ölümünün ‘suda boğulma’ ile gerçekleştiğini kaydetti. Ancak Van Barosu, raporun birçok önemli değerlendirmeden yoksun olduğu gerekçesiyle itirazda bulundu. Buna göre, Rojin’in bedeni üzerinde bulunan iki farklı DNA örneğinin kime ait olduğu tespit edilmedi. Boynundaki kemik anormalliği ile ilgili raporda herhangi bir açıklama veya değerlendirme yok. Boğulmaya neden olan suyun Van Gölü’ne ait olup olmadığına dair tespit yapılmadı. Kadın cinayetleri ile şüpheli ölümlerin neredeyse eşitlendiği bir ülkede, bir baba aylardır “benim kızım intihar etmedi” diye bağırıyor ve adalet istiyor. Bu sesi duymayan kalmasın. Şüphe duymak için sebebimiz çok! Takip edelim, ısrarla soralım, Rojin’e ne oldu?

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
366AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin