Öncelikle Perende kelimesinin anlamını açıklayarak başlayalım: perende kelimesi Kıbrısta eskiden bazı alanlarda bolca kulanılırdı. Örneğin, atletizim veya benzer spor dalarında atlama yapmadan, güleği veya ciriti atmadan önce gerilerek hazırlanılır. Atletizimde atlama yapmadan önce geriye doğru çekilip, sonra koşarak elinizdeki aleti atarsınız veya uzun veya yüksek atlamayı yaparsınız. Uygulama öncesi enerji toplama, hazırlanma bu döneme veya futbolda penaltiyi çekmeden önce geriye gidip koşarak topa vurma olayına perende alma denirdi. Onun için makale konusu, Pazarda olayların öncesinin hazırlanıp adeta Pazartesiğe hızla girerek pratiğe sunma kuramı olarak Perende konuldu.*****
Gerçekten Pazartesinin iyice ısıtıldığı kesindi. Sonunda da geceleğin resmen beklenen Trumpun beyaz saray töreniyle de daha bir yükselecekti. Artık dünya Trump koltuklu döneme hem de yeni sermaye itifakı net uygulamalarıyla başladı. Yazıyı zaten Trump töreni sonrasına da onun için braktım.
Trump, artık Amerikanın devlet başkanı. Klasik geçişlerden farklıydı: daha gelirken, bazı yargı kesimleri istifa ediyordu. Baydın giderayak başta oğlunu afediyordu. Dünya ise krizler içinde Trumtan gelecek hamlelere göre tutunmaya çalışıyordu. Endişe ve bekleyişler içinde Trump açıkça sadece ABD değil, dünyada da taşları oynatacağını net şekilde anlatmaktan da öte ilk pratiklerle de sunuyordu. Öyle ki dokunulmaz denilen bazı ABD soyalarının da açıklanacağını belirtiyordu. Kenedi cinayetlerinden Luterkinin öldürülmesine dek gizli belgelerin de açıklanacağını belirtiyordu. Şimdiden net şekilde Grölentdan tutun Kanadaya, Pamaya ordan Meksikaya açık müdahale mesajları yağdırıyordu. Genel Emperyalist çizgilerden yeni aşamalara dokunuyordu. Yeni emperyalist dönemi resmen ifade ediyordu. Bu özellikle bölgemizde de direk net uygulanma kurallarını da içermektedir.
Özetle, Pazartesi gecesine gelirken, saat Yedide Tramp törenlerle Beyaz saray koltuğunu alıyordu. Bir farkla, kendi Baydının törenine katılmadı. Baydın ise katıldı. Böyle bir de paradoks vardı..
****
Pazartesi Perendesi denilince de Türkiyeyi dışta brakırsak yazık olur. Hele son algılı “turp” siyasallaşma mavzemesi de tartışmaya konulunca, beraberinde bazı yeni hamlelerin de geleceği kesindi. CHP gençlik örgütü başkanı ifadeye çağrıldı. Öğyle bir ifade ki polislerin gölgesinde emniyete getirildi. İkindin ise Zafer partisi lideri Ümit de yemek yerken, polislerce kuşatılıp alınıyor ve oda emniyetin yolunu tutuyor. Tabi Türkiyenin Türkiye dışındaki bazı Kürt hedeflerini de vurduğu bilgileri eksik kalmıyordu.
Unutanlara veya lafla umut satanlara adeta partikte fırsatı kulanıp yeni Osmanlıcılık hedefciliği böylesi hamlelerle hatırlatılıyordu.
****
Peki Kıbrıs: aslında beklenen toplantı vardı. Adı iki lider deniliyordu. Acayiplik ta baştan vardı: hem görüşülüyor, hem kararlar deniliyor, beklentiler oluşuyor da hala adı resmi olmayan görüşme hayaleti kılıfında tutulmaya çalışılıyor. Neden se birilerinin ego tatmini etme dışında açıklanacak ifade yok.
İlgili görüşme yapıldı. Ben geçen hafta bana soru sorana şaka gibi bir cevap verdim: “Ersin Tatar odenli teslim oldu ki gelecek her öneriyi, önce ANkaraya sorma adına yanıt vermeyecek” dedim. Üç tane tanığım var. lafazanlık veya kendimi ego tatmini etme niyetiyle yazmıyorum.
Nitekim, basit ama gerçek olan bu duruş toplantı sonrası yeniden tekrarlandı. Belli ki şuna dokunma veya bunu geçiştir talimatlar verildi. Kim bilir, Tatar gaf yapmasın diye ona bazı konularda da konuşmama uyarısı dahi yapıldığıbna inancım var. sözü uzatmayalım: Hristoddulidisin bazı önerileri oldu. Sekiz konuda öneri sundu. Tatar elbet bunlara karşı hazırlıksız olduğun kesindi. Tahmini durum oldu: sonra görüşelim.. aslında kendi karar veremeyeceği alana geldiydi. Söylenenlerin bazılarının örneğin Komiteler kurma ile içeriğinin tartışılması yapılabilinirdi. Bazı kapıların açılması da evet hayırla yanıtlama şansı da vardı. Fakat Klasik Türkiye K. Kıbrıs gerçeğini Tatar yeniden açığa vurdu. Ama hala birileri “iki toplum lideri” diyor.
Bir konuya daha dokunmak gerekir: temel konu kapıların açılmasıydı. Hepimiz defalarca yaşadık. Hat da Mehmedali döneminde Lokmacı kapısı açılışındaki gelişmelerle de kafamıza kazzdırtıldıydı. Biz anlamak istemedik. Bazı dönemler de kapılar kapalıyken, yönetimin izin vermesine karşın, sınırdaki askeri çavuşun nasıl engel olduğu pratiklerde var. Yine de Ersin bey sanki kendi kapı açıyormuş gibi davranışını hep yutuyoruz.
Tekrardan ikibin başlarında açılan kapılar dönemi örneği ile yazıyı tamamlayacam. Kapılar açılacağı bilgisi geldi. Ben Almanyanınn sesinin Türkçe yayınını saat sekizbuçukta dinliyordum. Rahmetli Murat Çelik Kafa ozaanki “başbakan Eroğlu ile Tahsin beye” sorular soruyordu. Onlar yanıt olarak birkaç günden önce açılamayacağını belirtiyorlardı. Oysa özellikle Lefkoşada güneye ve Kuzeye akış başladıydı. Yani kapıların açılıp geçişlerin olduğundan dahi haerleri yoktu.