iktibasGözde BedeloğluÖlüm, ihmal, cezasızlık - Gözde Bedeloğlu
diğer yazılar:

Ölüm, ihmal, cezasızlık – Gözde Bedeloğlu

333 Takipçiler
Takip Et
Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Kaybolduğu günden yaklaşık üç hafta sonra cansız bedeni bulundu 8 yaşındaki Narin’in. Amca, aynı zamanda köyün muhtarı Salim Güran, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ve komşu Nevzat Bahtiyar, iştirak halinde çocuğu kasten öldürmekle suçlandı. Asıl failin kim olduğu ve cinayetin neden işlendiği iddianamede yoktu çünkü Narin bulunana kadar geçen zamanda deliller kaybedilmişti. Cinayetle suçlanan aile üyeleri, jandarmayla birlikte Narin’i arama çalışmalarına katılmıştı. Olayın başından itibaren şüpheli görülmemeleri büyük bir ihmaldi. AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Hizbullahçı olduğu söylenen Güran ailesi için “40 yıllık dostluğumuz var” demişti. Siyaseti konudan uzak tutmak gerektiğini eklemişti. Küçücük bir çocuk köyünde, evinde, aile içinde öldürüldü. Türkiye’nin dikkat kesildiği davaya ilişkin bu hafta açıklanan 950 sayfalık gerekçeli kararda yazan şu: Narin’i kimin ve neden öldürdüğü bilinmesine karşın, cinayet organize bir şekilde gizlendi. Ailenin sosyal ve siyasi bağlantılarının buna olanak sağlayabileceğinden şüphe etmemek için var mı geçerli bir sebep?

***

2022’nin Aralık ayında eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş Ankara’da öldürüldü. Tetikçileri İstanbul’dan iki polisin getirdiği ortaya çıktı. Cinayeti azmettirmek ve tetikçiyi kaçırmakla suçlanan kişi, Tolgahan Demirbaş, eski Ülkü Ocakları yöneticisiydi. Ortaya çıkan yazışmalara göre Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, Demirbaş’tan Sinan Ateş’e ait konum bilgilerini istemişti. Buna göre Demirbaş, eski MİT üyesi olduğu iddia edilen Çağlar Zorlu’dan yardım almıştı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ateş cinayetinin “gölgesinin MHP’ye düşürülmek istendiğini” söyledi. Davayı takip eden gazetecileri ve haber kanallarını adlarıyla hedef aldı. Ateş cinayetiyle ilgili yürütülen ikinci soruşturma dosyasına bu hafta takipsizlik kararı verildi. Aralarında eski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz ve Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ında bulunduğu 22 kişi hakkında delil bulunamamış. Böylece cinayetin gölgesi, Bahçeli’nin tarifiyle, MHP’ye ‘düşmedi’ ama kimse de Sinan Ateş’in neden ve kimlerin talimatıyla öldürüldüğünü öğrenemedi. Ateş ailesinin suçladığı MHP’li isimlerin yargıdan kaçırıldığına dair şüphe duymamak için var mı geçerli bir sebep?

***

Ve yine bu hafta, ülkece büyük bir felaket yaşadık. Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de çıkan yangında çoğu çocuk 78 kişi öldü. Bilirkişi heyetinin ön raporu ihmalleri ortaya koydu. Buna göre uyarı sistemi çalışmadığı için yangın geç farkedildi. Yağmurlama sistemi yoktu. Otelde, yangının yayılma hızını artırdığı tespit edilen, ruhsat projelerine aykırı ilaveler vardı. Kaçış yolları yetersizdi. Acil durum aydınlatma ve yönlendirme sistemleri çalışmadı. Alevler, yapıdaki ahşap kaplamalar ve yanıcı malzeme kullanılması nedeniyle hızla büyüdü. Yani, insanlar önlenebilir sebeplerle öldü. Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, hızla sorumlu olarak Bolu Belediyesi’ni işaret etti ve denetim tartışması başlattı. Sahibi olduğu ETS Tur tarafından pazarlanan otel ile ilgili ‘soruları’ iktidar medyası çalışanı Ahmet Hakan’ın yayınına çıkarak cevaplamayı tercih etti. 2017’de online rezervasyon platformu Booking’in Türkiye’de engellenmesinde rol aldığı bilinen Bakan Ersoy belli ki rekabetten hoşlanmıyor. Şirketleri adına geliştirdiği yeni projeler için kamu kaynaklarından teşvikler almayı da bir sorun olarak görmüyor. Muğla’da, Bakanlığa ait orman arazisini otel yapmak için kendi şirketine tahsis ettiği iddiasıyla hakkında suç duyurusunda bulunulan Ersoy’un, şirket kazancını kamu yararının önüne koyabileceğinden şüphe etmemek için var mı geçerli bir neden?

***

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 78 kişinin öldüğü yangınla ilgili yargının ucu nereye dokunursa dokunsun sonuna kadar gidileceğini söyledi. Tunç, “Büyük bir acı. Rabbim bir daha böyle acıları bizlere yaşatmasın” dedi. Sadece bu hafta açıklanan iki hukuki durum, (Narin Güran ve Sinan Ateş) bize işlerin Bakanın söylediği gibi gitmediğini gösterdi. Türkiye’de yargı kararlarının yönü, ucunun dokunduğu yere göre değişiyor Bunun bir sonu olmalı ve yurttaş olarak bizim de artık sorumluluk almamız gerek değil mi? Gerçeği öğrendiğimiz gazeteci, temsilci seçtiğimiz siyasetçi, hakkımızı savunan avukat tehdit edilip hapsedildiğinde, güvenliğimiz açık ihmallerle yok sayıldığında tıpkı komşu ülkelerde olduğu gibi dünyayı ayağa kaldırmalıyız. Sorumluluğu olduğu halde, yıllardır katliama dönen felaketlerin tek birinde bile istifa görmediysek ve dahası bu kişiler terfi ettirildiyse, bu yönetimi kendimize layık bulmamalıyız. Rabbim bir daha yaşatmasın, dedi Bakan Tunç. Amin. Ama yurttaşlık bilinciyle haklarımızı da savunmayacaksak benzer acıların tekrarlanabileceğinden şüphe duymamak için var mı geçerli bir neden? Yok.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
375AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin