iktibasHayri KozanoğluKüresel siyaset mühendisi Musk - Hayri Kozanoğlu
diğer yazılar:

Küresel siyaset mühendisi Musk – Hayri Kozanoğlu

333 Takipçiler
Takip Et
Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Bilindiği gibi ABD başkanlık seçimlerinde 200 milyon doları aşan bir harcamayla dünyanın halihazırda en zengin insanı Elon Musk, Donald Trump’a destek oldu. Halbuki 2016 seçimlerinde, o zamanlar küresel ısınma konusunda derin kaygıları bulunan Musk, Hillary Clinton’un yanında yer almıştı. Bazı iddialara göre, 2021 yazında Joe Biden’ın elektrikli araba üreticileriyle Beyaz Saray’da düzenlediği toplantı dönüm noktasını oluşturdu. Ford ve General Motors gibi toplam satışlarında elektrikli arabaların sınırlı yer tuttuğu şirketler davet edilirken, dünyanın bir numaralı üreticisi Musk dışlanmıştı. Çünkü Biden Birleşik Oto İşçileri Sendikası’yla arayı hoş tutmaya çalışıyor, Musk sendikalaşma karşıtı tutumuyla büyük tepki çekiyordu. Bu tarihten sonra Musk, Demokrat partiye hasmane bir pozisyon aldı. İşi bir kukla olduğunu iddia ettiği Hamala Harris’in iplerini elinde tutanlarla, sapık iş adamı Jeffrey Epstein’ın müşteri listesindeki zenginlerin tam da örtüştüğü iddiasına kadar vardıracak kadar ileri götürdü.

Başkanlık seçimlerinden sonra adeta iktidarın küçük ortağı görüntüsü sergileyen, zafer ertesi aile fotoğraflarına giren Musk ile Trump’ın yıldızının nasıl barıştığı merak ediliyor. Çünkü her ikisi de yüksek egolu, küçük dünyaları ben yarattım havasında, diyalog yerine monoloğa yatkın agresif kişiliklere sahip. Bu ortaklığın nereye kadar sorunsuz süreceğini zaman gösterecek.

İşin karşılıklı menfaatlere dayalı, büyük ticari pazarlıkları içeren boyutunu unutmasak da, bu beraberliğin seçim kampanyasındaki program ve propaganda boyutlu kritik önemine odaklanıldığında, Novara Media sitesinde Kojo Koram’ın Trump 2.0’da Elon Musk’ın rolüne ilişkin analizine kulak vermekte yarar var. Koram’a göre 2016 seçimlerinde; 2008 finansal krizinden zarar gören, Amerikan imalat sanayisinin gerilemesi sonucu işini kaybeden veya statü yitiren, beyaz, orta yaşlı, “Amerika’yı tekrar büyük yapma” sloganının büyüsüne kapılan seçmen profili üzerinden 2024’te analiz yapmak yanlış.

Çünkü Trump 2.0’ın kitle tabanı eski güzel günlerin nostaljisini yaşayan bu kitleyi kapsasa da, asıl, fabrikalarda çalışmayı aklından bile geçirmeyen, genç, teknolojiye yatkın, kripto piyasalardan köşeyi dönmeyi, yapay zeka dalgasından sebeplenmeyi, dijital platformlarda yüksek maaşlı işler bulmayı, Silikon Vadisi’nde kendi işini kurmayı hayal eden “vizyonerlere” yaslanıyordu. İşte Elon Musk onlar için en ideal rol modeliydi. Musk’ın başına geçeceği, kamuyu küçültmek, bütçeyi tırpanlamak vaadi veren Hükümet Etkinliği Bakanlığı’nın (Department of Goverment Efficiency) kısaltılmasının Musk’ın favori kripto parası Doge ile örtüşmesi de bir tesadüf sayılamazdı.

Elon Musk Tesla elektrikli arabalarıyla, SpaceX uzay araştırmaları şirketiyle, sosyal medya platformu X ile kişisel serveti yarım trilyon doları bulan bir servete sahip. Bu gücünü ve dinmek bilmeyen ihtirasını son zamanlarda sadece kasasını doldurmaya değil, ayrıca dünyanın farklı coğrafyalarında siyasete ayar vermeye hasretmiş görünüyor. ABD’deki aşırı sağ ideologlar da Musk’ı adeta bir kurtarıcı olarak görüyor. Fransa’da Renaud Camus tarafından dolaşıma sokulan, yabancıların, Müslümanların, azınlıkların zamanla çoğunluğu ele geçirip, ülkenin “asıl sahiplerini” azınlığa düşürüp egemenlikleri altına alacağı iddiasına dayanan “büyük yer değiştirme” (great replacement)  teorisinin ABD’de de taraftarları var. Bunların önde gelenlerinden Curtis Yarvin, aslında ülkeyi akademi ve medyada etkin liberal elitlerin yönettiğini, bunların kimlikçi politikalarla Amerikan değerlerini yok ettiğini öne sürüyor. Buradan çıkış için de ABD’yi bir girişim şirketi (start-up) gibi yönetecek bir diktatörden başka çare bulunmadığını ilan ediyor. Musk’a da, “Mars’a gidebilmek için fazla enerji harcama, bize bu dünyada daha çok lazımsın” diye çağrıda bulunuyor.

Financial Times Gazetesi’nde Musk’ın felsefi arka planı ile ilgili kapsamlı bir deneme kaleme alan Gabriel Gatehouse’a göre ise, Güney Afrika’da baskıcı bir babanın tahakkümü altında büyüyen Musk genç yaşta Nietzsche ve Schopenhauer’dan bilim kurgu fantezilerine kadar bir külliyatı okudu. Sonunda süper zeki, süper güçlü, hükümetlerin düzenlemeleri altında boğulmayan, filozof, bilim insanı, bilgisayar programcısı parlak insanların elbirliğiyle dünyayı kurtaracağı sentezine vardı. Yeter ki piyasa güçleri serbest kalsın, hükümetler gölge etmesin. (Financial Times 23 Kasım 2024).

Kasım 2024 seçimleri sonrası aldığı güçle Musk adeta küresel anlamda aşırı sağın hamisi rolüne soyundu. Hatırlanacağı üzere Trump’ın Florida Mar-a-Lago’daki zafer partisine Arjantin’in fanatik piyasacı başkanı Javier Milei de katılmış, Musk ve Trump “Milei modelini” övmüş, desteklerini yinelemişti. Musk, İtalya’nın Mussolini hayranı, faşist bir geçmişe sahip başbakanı Giorgia Meloni ile de canciğer kuzu sarması bir ilişki içerisinde. Meloni bunu sorgulayan basın mensuplarına, “sizin için sorun onun zenginliği ve etki gücü değil, solcu olmaması” diyerek, George Soros’u hedef gösterdi. Musk da Joe Biden’ın Soros’a Özgürlük Madalyası vermesi sonucu Yahudi kökenli yaşlı spekülatörü hedef aldı. İsrail düşmanı ve Hamas yanlısı olmakla suçladı. Musk yanlıları da onun başta elektrikli araba üretimi yaparak para kazandığını Soros’un ise finans manipülasyonları yoluyla servet yapan bir parazit olduğunu söylüyorlar.

Aslında her ikisi de zenginler yönetimi, yani plütokrasinin iki ayrı devirdeki önemli  temsilcileri. Paralarını ve güçlerini siyasi davaları için seferber etmekten çekinmiyorlar. Soros’un “renkli devrimlerde” parmağı bulunduğu, özellikle Ukrayna ve Gürcistan’da darbeler tezgahladığı biliniyor. O insan hakları, demokrasi, özgürlükler gibi temalarla liberallere şirin görünürken; Musk bunların kandırmaca fanteziler olduğunu, ancak daha otoriter bir yapıyla ülkelerin düze çıkabileceği  tezini savunan, aslında daha geri bir çizgiyi temsil ediyor.

Bu kapsamda Almanya’da da neo-Nazi AfD partisine tam desteğini ilan etti. “Almanya’yı sadece AfD kurtarabilir” açıklamasına partinin başbakan adayı Alice Weidel, “sonuna kadar haklısın”, “önceki sosyalist başbakan Merkel ülkeyi mahvetti” ve “Sovyetik Avrupa Birliği bizi yakacak” meyanlı komplocu bir söylemle teşekkür etti.

SIRA STARMER’A GELDİ

Musk, Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’i seçimlere kalmadan postalayacağını ilan ederek cüretini iyice artırdı. Aşırı sağcı, göçmen karşıtı Reform Partisi’ne başkanı Nigel Farage’ı değiştirmesi halinde 100 milyon dolar vereceğini de vaad etti. Böylelikle partilerin iç işlerine karışmaktan da zerre çekinmediğini göstermiş oldu. Starmer partinin ideolojik çizgisini sağa kırması, aşırı NATO’cu tutumu, parti içi sola yönelik acımasız tasfiyeleriyle elbette eleştirilecek bir figür. Ama savcılık döneminden başlayarak, tacizci-tecavüzcü Pakistanlı çetelerin hamisi olduğu iddiası zırvadan öte gitmiyor. En son olarak da İspanya’ya el attı. Katalonya’daki tecavüzlerin yabancıların işi olduğunu iddia etti. İspanya başbakanı Pedro Sanchez’den de nefret tohumları ektiği, Naziler’in mirasçılarına kol kanat gerdiği cevabını aldı. Bağımsız ülkelerin  yönetimlerine mesnetsiz iddialarla böyle  fütursuzca müdahalelerin şiddetle kınanması icap ediyor. Hiçbir dönemde paranın gücünün şımarıkça böyle aleni bir şekilde kullanıldığı, para babalarının cüret ve cesaretlerinin böylesine ileri gittiği görülmemişti. Musk adeta kendini bir küresel siyaset mühendisliği projesinin prensi gibi sunuyor. Bu tavrı hem siyasi olarak mahkum etmek, hem de piyasaya sürdüğü ürünleri boykot çağrısında bulunmak ilk elde atılması gereken adımlar gibi görünüyor. Ayrıca bu şahsın 20 Ocak’tan itibaren ABD’nin resmi devlet yetkilisi olarak sorumluluk taşıyacağını hatırlatmak gerekiyor.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
367AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin