yaklaşımlarÖzkan YıkıcıFantezi ve gerçeklerle ekonomik dokunuşlar - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Fantezi ve gerçeklerle ekonomik dokunuşlar – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yeni yıla girdik. Ayın nerede ise altıncı gününe ulaşıyoruz. Yeni yıla girerken, temel buluşulan nokta şu: bu yıl eskisinden daha kötü geçecek inancı var. hele de ekonomi olunca, bu görüşler daha net ifade edilmeğe çalışılınıyor. Buna rakamlar ve öngörüler de eklenmekten geri durulmuyor. Geçen yılın son günlerinden beri, salt K. Kıbrıs ve Türkiye değil, genel kapitalist ekonomik gelişmelerde iyimserlik çok azdı. Sadece belirli sermayenin daha da büyüyeceği eki de konuluyordu. Ekonomik durgunluk veya kriz kelimeler bolca yanyana konuluyor. Buna ek tetikleme olarak, siyasal gelecek beklentilerinin de çözüme değil krizleri tetikleyecek olasılıklarının da katgısı konuluyor.

Özellikle ekonomik gelecekte, tıpkı siyasal beklentiler gibi Trump hep beklenti noktasına konuluyor. Trump bekleme ile bazı değişimler adeta korkutuyor. Zaten yanlışlarla belirsizlik artarken, krizler ağırlaşırken, bazı Trump beklentileri de özellikle uygulandığı andaki sistemi sarsma korkuları da var. konulacak gümrükler, öncelik Amerika, göçmenlere karşı tutumlar, bazı direk toprak talepleri, kurumsal alanda ötekilerin de harcama yapması politikaları en yakın kesimlerini dahi düşündürüyor. Hele de kurumsallıktan devlet Amerikacılığa geçiş tutumları başta AB ülkelerini endişelendiriyor. Devletden devlete veya Amerika öncelik içe dönüşler kurumsal krizdeki sistem için hep belirsizlikler içermektedir.

Elbet, Trumun söyledikleri ile yapacaklarının aynen olmayacağı durumu da kesin. Yalnız tarihin şu tesadüfüne bakın: yetmişler ortasından beri Amerika İngiltere ile birlikte hep serbes piyasa ile devletin müdahale etmeme ilkesini savunuyordu. Oysa şimdi serbes ticareti Çin savunurken, Trump giderek gümrüklerle iç pazarı koruma alanına yönelmektedir. Şimdilik fazla tartışılmasa da neoliberal ilkelere Amerikanın tersten uygulama dönemine doğru evrildiği kesin gibidir.

Öte yandan bizdeki birçok işbirlikçi veya foncunun da örnek gösterdiği AB de ilerlemekte olan yıldaki ekonomik beklentiler pek de iyi değildir. Ama fon beslemeli olma nedeniyle çoğu farkında bile değildirler. Sadece şu iki örnek çok önemlidir. AB lokomotifi olan Almanya kriz sonucu erken seçimlere gidiyor. Şubat ayındaki seçimlerde özellikle Faşist partinin ikinci sırada çıkacağı kesin gibidir. İktidar partileri Sosyaldemokrat ve Yeşiler üçüncü ve dördüncü sırada görülüyor. Alman ekonomisinin ihraca dayalı oluşu, Rusyaya karşı anbargo uygulama ile Trump uygularsa gümrükler ve Çine karşı tutumlar sonucu Almanya ekonomisi sarsılacaktır.

İkinci lokomotif Fransa ise hükümet krizleriyle yaşayacağına benziyor. Makron ısrarla birinci olan Halk cepesine başbakanlığı vermiyor. İlk kurdurtuğu hükümet de düştü. Şimdi yine en azından faşist partiden de kritik destek amacıyla daha faşiztlere yakın aday başbakan yapıyor. Bunlar Fransız hükümetinin her an düşme çizgisinde duracağını gösteriyor. Ayrıca Fransa özellikle Afrikada durmadan Pazar da kaybetmektedir.

Sadece AB lokomotifi olan bu iki ülkedeki belirsizlikler ve Trumpun tutumlarıyla etkilenecek genel AB kurumları, önümüzdeki günlerin pek de iyi geçmeyeceğinin işaretleri olarak anlaşılmaktadır.****

Dünya genelde önümüzdeki ayların pek de iyi olmayacağını ürkerek bekliyor. Türkiye ve K. Kıbrıs zaten resmi ağızlar nekadar yalanla umut saçsa da daha ilk günden emekçiler golu yedi. Öyle yedi ki senelerin biriken yanlışı yeniden üretilerek de normalmış gibi oturtuldu. Önce Türkiye hafta sonu eflashon rakamını açıkladı. Açıklamanın amacı, emekçilerin başta emekli olanların veya çalışanların alacağı artışın da mesajıydı. Öncesinde asgari ücretle de eflasyon altı açıklaması geldiydi. Eflason açıklamaya göre Y.44 olurken, asgari ücret Y.31 oranında oldu. Buda önemli sayıda geriye düşerek kaybetme oldu. Şimdi açıklanan eflasyonla da artışın öteki alanlarda epey az olacağı kesin.

Henüz K. Kıbrısta eflasyon açıklanmadı. Ismarlama rakam galiba gelmedi. burada daha net geçmişten gelen uyarıları özetleyerek tamamlayalım. Neoliberal süreci sanırım başlangıçtan iyi okuyan kişilerden biriydim. Nitekim konu seksen başında K. Kıbrısta nerede açıklama olduysa, uyardık. Ama o günlerde bazı tehlikeler “olmaz” denilirken, bazılarına da sevinç geliyordu. Özellikle eflasyon ile hayat pahalılığının otomatikleşmesi çoğuna mücadele etmeden alma rahatlığı getiriyordu.

Söyledik, uyardık: zamanla ilan edilen eflasyon rakamının oynanarak istenildiği gibi açıklanacağı tehlikesine dokunduk. Ama kimse bunu dikate almadı. Nitekim işler böyle oldu. Bazen eflasyon sepetine kulanılmayan ve artış olmayan ürünler konularak, eflasyon düşük rakama sayısal ohyunlarla çekildi. Olmayan veya satılmayan markaları da sepete koydular. Sonra bundan da vazgeçerek, yeri geldiğinde ısmarlama rakamlarla eflasyon endeksi çıkarıldı. Buna da insanlar normal gibi algılatıldı.

Son eflasyon rakamlarındaki piyasa ile uyuşmazlığın da temel nedeni oldu. Ancak, rakam eleştirmekten çok neyin alınacağı beklentisi öne çıktı. Öne çıkan algı sonucu da alınan ile tatmin olma duygusu dda normalleşti. Son rakamlara karşı tepki yerine ne aldığı hesaplamalarına gelinmenin de düşünsel süreci böyle oldu.

Oysa öyle bir eflasyon kapanı oluşturuldu ki salt maaşlar değil bazı kamu harcamalarındaki artışlar, vergi düzenlemeleri ve nice genel hayat bu eflason endeksiyle özdeşleştirildi. Tabi ki eflasyon orarnı değil de alta olunca da direk kayıplar da gerçekleşti. İşte eflasyon ile kaybetme saydamlaşması da böyle yerleşti. Üstelik rakam birçok gelecek zama ve alınacak maaşa konuldu. Açıkça uygulama ile de eflasyon ödeme şekli sonucu makas zengin fakir uçurumunda da açıldı. Gelir dağılım bilançosu artı bunların hep basit algılamayla gelinnen sonucun sınıfsal aynası oldu.

Ek olarak, hep unutulan temel kural da konuşulmaz hale sokuldu. Eflasyon alanlar örgütlü kesimlerdir. Örgütsüzlere eflasyon oranında artış verilmiyor. Örgütsüz olmaları sonucu da sesleri çıkmıyor. Esnek emek çalışma koşulu da bu alandan geliştirildi.

Kısaca, yıla girerken, dünya ekonomik gelecekten kuşkulu. Bizde ise daha eflasyon ayağı ile ilk darbeler gelmeğe başladı. Genel kapitalistlikten eflasyon yereliğe dek mesaj net: kapitalizifm ekonomik alanda çıkmazda. Çıkmaz çıkmaz üreterek kağoslaşıyor. Ama en kötü koşuldan dahi servet aktarımı ile kar hırsı sonucu sermaye de büyüdükçe büyüyor. Üstelik sistemin kuralıyla da durmadan kamusal vergilerden teşvik ve afedilmelerle de büyüme artıkça artıyor. Bakalım yeni yılda mücadeleler daha eşitlikli yaşama doğru evrilmeler yaratacak mı.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
365AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin