yazılariktibasDavos’ta fırtına: Çin’in DeepSeek’i, ABD’nin teknoloji tekellerini sarstı - Ümit Akçay
diğer yazılar:

Davos’ta fırtına: Çin’in DeepSeek’i, ABD’nin teknoloji tekellerini sarstı – Ümit Akçay

333 Takipçiler
Takip Et
Orjinal yazının kaynağıgazeteduvar.com.tr
Çin’in büyük dil modelleri geliştirmesi ve yapay zeka altyapısını güçlendirmesi, Batılı teknoloji tekellerinin yıllardır elinde tuttuğu küresel veri egemenliğine doğrudan bir meydan okuma anlamına geliyor. Yapay zeka ekosistemine DeepSeek’in dahil olması, yalnızca rekabetçi bir hamle değil, aynı zamanda yeni bir küresel değer zinciri inşa etme girişimi olarak okunmalı.

Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nun bu yılki ana teması  Zeki Çağ İçin İşbirliği (Collaboration for the Intelligent Age) olarak tespit edildi. Davos Zirvesi’nde, başka diğer konuların yanında, yapay zeka uygulamalarının, üretimin ve hayatın pek çok alanına uygulanması, dijitalleşme adımlarının gelişmesi ve bu gelişmelerin toplumları nasıl etkileyebileceği konuları çeşitli boyutlarıyla ele alınıyor.

Ancak bu konu için belirlenmiş olan üst başlığa, yani ‘işbirliği’ vurgusuna rağmen gerçekte yaşananlar bunun tam tersi. Bir başka ifadeyle, günümüzde ‘zamanın ruhu’ işbirliği değil, küresel rekabet. İki örnekle bu konuyu açabiliriz.

İlk örnek için The Economist dergisinin geçtiğimiz haftaki kapak konusuna bakalım. The Economist’in son analizine göre, İkinci Trump döneminde ABD’nin yönetim sistemi giderek “emperyal” bir nitelik kazanıyor. Yürütme organı, kurumsal denge mekanizmalarını aşarak uluslararası ekonomiye yön verme kapasitesini artırıyor. Başkan, tek başına ticaret savaşlarını başlatabiliyor ve rakip ülkelere yönelik yaptırımları sıkılaştırabiliyor.

The Economist’in başlığına, Trump yönetiminin teknoloji tekelleriyle birlikte hareket ederek, yeni bir tür oligarşik yönetim oluşturduğu tartışmasını da eklemeliyiz. Teknoloji tekellerine fosil yakıt şirketlerini de eklediğimizde, ‘yeşil dönüşüm’ politikalarına karşı gelişen yeni bir sermaye ittifakından söz edebiliriz.

Sonuçta ABD’nin teknoloji politikalarındaki agresif tutumunu, içerideki oligarşik dışarıdaki emperyal yapısının bir yansıması olarak okuyabiliriz. Çinli şirketlere yönelik çip ihracatı kısıtlamaları, yeni yatırım yasakları ve uluslararası sermayeyi yönlendirme çabaları, emperyal başkanlık sisteminin sürdüreceği politikalar olacak. Bu politikaların ardında ise, küresel ölçekte giderek keskinleşen bir rekabet var.

Davos’ta tam bu tartışmalar sürerken, geçtiğimiz Pazartesi günü küresel piyasalar Çin’den gelen bir haberle sarsıldı: ABD teknoloji hisseleri, Çinli yapay zeka girişimi DeepSeek’in çıkışıyla 1 trilyon dolarlık bir satış dalgası yaşadı. Bu gelişme, küresel rekabetin yeni bir safhaya evrildiğini gösteriyor.

NEREDEN ÇIKTI BU DEEPSEEK?

Çin, uzun yıllar boyunca ihracat odaklı bir büyüme modeli izledi. Ancak bu model, bir yandan dünya ekonomisindeki yavaşlama, diğer yandan da ABD’nin yaptırımları ve yüksek gümrük vergileri ile tehdit edildiğinde, modelde bazı tadilatlara gidildi. Bu yeni aşamada, fiyat rekabeti temelli bir ihracata dayalı modelden, ihracatın daha fazla teknoloji odaklı olduğu ve ihracatın yanında iç tüketimin de öneminin arttığı bir büyüme stratejisine geçiş için adımlar atılıyor.

Bir başka ifadeyle Çin’deki eski büyüme modeli, büyük altyapı projeleri ve emlak sektörüne dayalıydı, ancak bu sektörlerin doyuma ulaşmasıyla birlikte ekonomik dengeler sarsılıyor. Çin yönetimi, bu krizleri aşmak için teknoloji sektörünü güçlendirmeyi ve bu sayede yeni ürünlerle küresel pazarlara ulaşmayı hedefliyor.

Elektrikli otomobil üretiminin desteklenmesi, bu dönüşüm sürecinin bir parçası olarak görülebilir. DeepSeek’in yükselişi de, bu büyük dönüşümün en somut örneklerinden biri. Çin’in büyük dil modelleri geliştirmesi ve yapay zeka altyapısını güçlendirmesi, Batılı teknoloji tekellerinin yıllardır elinde tuttuğu küresel veri egemenliğine doğrudan bir meydan okuma anlamına geliyor. OpenAI, Google DeepMind ve Microsoft gibi devlerin hâkim olduğu yapay zeka ekosistemine DeepSeek’in dahil olması, yalnızca rekabetçi bir hamle değil, aynı zamanda yeni bir küresel değer zinciri inşa etme girişimi olarak okunmalı.

Çin, yalnızca yapay zeka modelleri geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda bu teknolojilerin temel altyapısını da bağımsız hale getirmeye çalışıyor.

Bu gelişme, ABD’li rakipleri için ciddi sonuçlar doğurabilir. DeepSeek gibi girişimlerin başarısı, ABD merkezli teknoloji şirketlerinin küresel pazar hakimiyetini kaybetme riskini artırıyor.

Şu anda büyük dil modelleri, veri işleme gücü ve bulut bilişim altyapısı açısından ABD’li firmalar önde olsa da, Çin’in Ar-Ge politikaları, sübvansiyon mekanizmaları ve büyük iç pazarı sayesinde hızla rekabetçi bir alternatif oluşturması mümkün. Eğer Çin, bağımsız çip üretimini hızlandırır ve kendi bulut bilişim altyapısını küresel ölçekte genişletirse, Batılı teknoloji tekelleri önemli pazarlarını ve veri kaynaklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Çin, bu gelişmeler sayesinde Batılı teknoloji tekellerine bağımlılığını kırarak kendi sermaye yoğunluklu üretim modelini kurmaya çalışıyor.

DAVOS’TAKİ FIRTINA: KÜRESEL BLOKLAŞMA HIZLANIYOR

Bu gelişmeler eşliğinde süren Davos Zirvesi’ne dönerek yazıyı tamamlayabilirim.

Küresel kapitalizmin iç çelişkilerini göz ardı eden ve emperyal yönelimleri “işbirliği” söylemiyle perdeleyen bir forum olarak Davos, sermaye blokları arasındaki çatışmayı yönetilebilir bir çerçeveye oturtmaya çalışıyor. Ancak gerçeklik farklı bir istikamete ilerliyor. Yapay zeka ve ileri teknoloji, kapitalist rekabetin yeni savaş alanları haline gelirken, işbirliği çağrıları gerçekte küresel güçlerin yeni bir hegemonya mücadelesi verdiği bir döneme girildiğinin en açık göstergesi olarak okunmalı.

ABD’nin Çin’e karşı uyguladığı teknoloji kısıtlamaları, klasik pazar rekabetinin ötesinde bir olguyu yansıtıyor: Küresel sermaye fraksiyonları arasındaki hegemonya mücadelesi. Ancak bu politikalar, beklenenin aksine, Çin’in hızla alternatif üretmesini sağladı. Devletin sermaye birikimini yönlendirdiği bir (devlet kapitalizmi ya da piyasa sosyalizmi) model içinde Çin, yapay zeka ve ileri teknoloji alanlarında Batı’ya rakip olacak yeni bir güç olarak ortaya çıkıyor. Bu durum, dünya ekonomisinin iki büyük blok arasında bölünmesi sürecini hızlandırabilir.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
377AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin