Bu yıl K. Kıbrısın yaşadıkları adeta biriken gerçeğin elde kalması gibiydi. Tekrarlanan gerçekler, yaşanılan olgular adeta çirkefin çürümüşlükteki çirkefin elde kalması şeklinde yaşandı. Sürpriz yokttu. Ama tepki de sistemi sorgulama düzeyinden çok uzak. Bazen susuldu. Bazen çekinmeden birileri yaptıklarını yalanlarla süsleyip savundu. Olmadıysa, küfrederek ve gerektiğinde korkutarak yargıya dek taşındı. Tam bir K. Kıbrıs yılık havuzu oluştu. İşkalin, yasadışılığın, ilhaklaşmanın, teslimiyetin adeta ilişki yumağındaki siyasal duruşlarla çöküşün çirkefi gibi yaşanıp geçti.
Bu yıl gerçekten, söylenenlerin, yaşananların artık elde kalan sonuçlarıyla debenendik. Öyle debelendik ki hem de “yüce meclis” örnekleriyle de seyredip normalleştirdik 25 sayısının 23 daha küçük olduğu veya pusuladaki kutu içindeki çift mühürün daha da desteklenme olduğu savunuları dahi duyduk. Gerçeğin yandaşlama adına katledilişinin rakamsal boyutunu da kolayca yaşayıp normal saydık. Dedik ya: çirkefin elimizde kalışına tanık olduk.
Öyle bir yıl geçirdik ki demeğin gitsin. Yılın önemli günleri kurultay algılarıyla donatıldı. UBP kurultayında tüzük ve kurallar dışında ne ararsanız oldu. Yandaşlama, tehdit, müdahaleler gırla derecesinde. Oylama gününde dahi ususulsüzlükler havada uçuldu. Ekranda nasıl oynamalar ve elde zarflarla gidiş gelişler dahi seyredildi. Tam bir müdahaleli kayim ilhak oyunu oynandı. Eleştiriler oldu. Ama sonuçta çıkar ve koltukta olma gerçekleri vardı. Bunlar yetip artı. Tabi kurultay yönüyle de işe girenler veya havada avanta kapanlar da işbirliğin tadını çıkardı.
Yıl resmen bildik sayfaların daha renkli boyanasına da yaradı. Reçete sgandaları, yetmedi sahtelikte ne aarsan var pazarı kuruldu. Diplomalar, kaçak işçiler, mülteciler hepsi pazarda sergilendi. Ama doğrudürüs devamı da getirilmedi. Bunu en net iki konuda yaşadık. Ortaya serilen sahte diplomalar, konuşulurken başka ünüversitelere de yayılırken, birden bir el herkesin dediği gibi konuyu sınırlatıp kapatı. İtirafta dahi yüzlercesi söylenen ünüversitede dahi ufak sayı ile duruldu. Bu ufak sayıda da hep ğsteki vekilden birokrata, dostan öteki kurumsal yöneticiye de isimlerin sıralanması da tesadüf değildi. Polisinden askere ne ararsan vardı. Eğer itirafçının verdiği rakama dâhin ulaşılsa bakalım kimler vardı.
Burada dahi ayrıcalık sırıtı. En azından tutuklama ile göz altı yapılırken, çok ayrıcaklı birisinin kararname ve sonra serbes brakılmayla, tutuklama dahi yapılmama dersini de aldık.
Kaçak işçilik, sınırdan geçirilen mülteciler de yıl boyu haber olup geçti. Kaçak köleleştirme haberleri de çıktı. Hem de yine üst kesim içerikleriyle. Bunlar akıp gidiyordu. Kimse istifa dahinetmiyordu. Tabi bebek sgandalı ve hastahane gerçeği başka çirkin zenginliknolarak da yaşatıldı. Yine pek de beklenen adımlar dahi atılmadı.
Buna karşın bol bol nutuklar çekildi. Gezmeler ve yandaşa kıyaklar sürdürüldü. Hele kurultay hesabında olanlara diyecek yoktu. ama bulunan üç milyon sterlin veya gelen torba torba UEO konuları öyle fazla ilgi görmedi. Susuldu veya takipsizliğe takıldı. Nede olsa çok paraydı. Para kayda geçse hazineye gidecekti.
Artık uyuşturucu, kriminal suçlar ve kadın tacizleri haber özeliğini kaybeti. Bunlar günlük vaka şeklinde gazetelerin de ara haberlerine sıkıştırılıp kaldı. Hiçbir baronun izine pek raslanmaz. Hele de TC eksenli işbirlikleri “aman dokunma” havasında uzun hava okunur şeklinde ağıtlaşıp susuldu.
Gelen yeni TC elçisi ve eskisinin gidişi de birbaşka söylentilerle dolduruldu. Ama haber pek olmadı. Sadece gelelnin Kıbrıs geçmişinden birkaç söz edildi. TC muhalif medyası dahi yeni elçi için daha fazla ilginç bilgi verdi. Tam da bunlar kanıtsanırken, TC meclis kürsüsünden Turan Çömezin Türkiye K. Kıbrıs ve İngiltere para trafikli açıklaması bonba infilak etkisindeydi. K. Kıbrısta birkaç gazete dışında kimse dokunmak istemedi. Benzer kirli para akışları arada öne çıkıp sonra sıra kadem basıyordu.
Tüm bunlar olurken de koltuktaki yöneticilerimiz kendi havalarında. Bol kazanma ve gezme vardı. Ankara Lefkoşa yolları siyasiler için dolmuş yolculuğunu aşan yola döndü. Ama çoğu olanların da bilgisi yok. Hele de yapılan bazı anlaşmaların haberi duyulmuyor. Ama kKüliye yükseliyor. Siyasi üst olarak epey görkemli. Hastahane okul yetersizliğin konuşulmazken, Küliyenin muhteşemliğinin aşkına kapılan kesimler merakla bekliyor
Kıbrıs sorunu mu: o artık Ankaraya havale edildi. Arada söylenenlerin de tersi olması dda doğal. Hat da “gitmem, görüşmem”dense de tıpış tıpış gidiliyor. İşi kurtarma adına da lafazanlıklar örtüsü kulanılıyor. Resmi değilmiş kandırmacasına inanma bekleniyor.
Kısaca, bir dokunsak, geride kalan yıldan bol bol elde kalan çirkef ve rezalet çıkıyor. Saysak kitaplara sığmaz. Ama yine de muhalefetin en cılız olduğu dönem oldu. Hani paraya dokunmasalar ve son genel ngrev olmasa, hangi dokunuşla ayağa kalkılacak sorusunu dahi unutacaktık. Gericilik ve kirli işlerin paraları artık K. Kıbrısta dolaşımda yerini aldı. Nifusu bilinmeyen ama bol atmalarınnsıralandığı yıl ilerisi için hiç de umut vermiyor.
