iktibasGözde BedeloğluYa zehir ya açlık siz hangisini alırdınız? - Gözde Bedeloğlu
diğer yazılar:

Ya zehir ya açlık siz hangisini alırdınız? – Gözde Bedeloğlu

333 Takipçiler
Takip Et
Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Access to Nutrition Initiative (ATNI) tarafından yayımlanan gıda raporuna göre Nestlé, PepsiCo ve Unilever gibi çok uluslu gıda ve içecek şirketlerinin sattığı ürünlerin kalitesi düşük gelirli ve zengin ülkeler arasında farklılık gösteriyor. Rapora ilişkin Oksijen Gazetesi’nin (29 Kasım – 5 Aralık) hazırlayıp manşete taşıdığı haberde dikkat çeken bilgiler var. Buna göre dünya obezite vakalarının yüzde 70’i orta ve düşük gelirli ülkelerde görülüyor. Sebeplerinden biri şeker, yağ ve tuzun bolca kullanıldığı işlenmiş gıdaların büyük çoğunluğunun bu ülkelerde satılıyor olması. Bu ucuz gıdaların diyabet ve kalp hastalığı oranlarının artmasına katkıda bulunduğu tahmin ediliyor. Haberde ayrıca, büyük şirketlerin yerel rakipleri ve üretim tesisleri gibi yatırımları satın alarak gelişmekte olan ülkeleri hedef aldığı; sağladıkları ekonomik fayda ve istihdamı öne sürerek hükümetlerin gıda politikaları üzerinde etkili oldukları vurgulanıyor. Bu, halkın sağlıklı gıdaya ulaşım hakkına karşı yapılan açık bir saldırı.

AKP hükümeti 2018 yılında, satılan ya da kapatılan pek çok kamu işletmesi gibi (Sümerbank, Et Balık Kurumu, TEKEL, Türk Telekom) şeker fabrikalarının da ‘ekonomiye katkı’ gerekçesiyle özelleştirilmesine karar vermişti. Ancak örnekler bu özelleştirmelerle zenginleşenin sadece sermaye sahipleri olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin 2003 yılında TEKEL’in alkol bölümüne (17 fabrika) 292 milyon dolar karşılığında sahip olan Mey Grup yaklaşık üç yıl sonra hisselerinin tamamına yakınını 810 milyon dolara ABD’li Texas Pacific Group’a sattı. TPG de 2,1 milyar dolara İngiliz Diageo şirketine sattı. Bu satış rakamları AKP’nin kimlere ‘ekonomik katkı’ sağladığını kanıtlıyor. ATNI tarafından yayınlanan raporda da açıkça belirtildiği gibi şeker insan sağlığına büyük zarar veriyor. Ancak bilim bize, mısırdan üretilen nişasta bazlı şekerin, şeker pancarından üretilen şekere göre çok daha fazla zararlı olduğunu da söylüyor. Bu noktada, şeker pancarının ana üreticisi konumundaki Türk Şeker Fabrikaları’nın uluslararası tekellere satılmasını diğer kamu şirketi özelleştirmelerinden ayıran en önemli faktör halk sağlığını yakından ilgilendirmesiydi.

***

Türkiye’de, nişasta bazlı şeker üretimi yapan Amerikan şirketi Cargill ilk tesisini Bursa’da, Devlet Su İşlerinin’nin sulama sahası içine inşa etti. Mevzuata göre tarımda kullanılması gereken topraklar üzerinde kurulmasına göz yumulan şirketin izinleri yıllar sonra Danıştay tarafından iptal edildiyse de fabrikada üretime devam edildi. Su kaynaklarına zarar veren Cargill’in aşması gereken diğer sorun nişasta bazlı şeker için uygulanan kotaydı. AB ülkelerinde yüzde 2 olan kota Türkiye’de 2021 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla yüzde 2.5’ten yüzde 5’e çıkarılmış ve bu artış muhalefet tarafından Cargill’e ‘hediye’ olarak yorumlanmıştı. Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin telafisi olmayan bir kayba dönüşeceği; Türkiye’nin, pancar şekerinde kendine yeterliliği olan ülke konumunu kaybedeceği; halkın sağlığa daha zararlı olan nişasta bazlı şekere mahkûm edileceği konusunda uyarılarda bulunmuştu.

***

Türkiye’de halk sağlığını tehdit eden bir diğer sorun tarım ürünlerinde kullanılan zehirler yani pestisitler. Heinrich Böll Stiftung Derneği geçen yıl, dünyada ve Türkiye’de pestisit kullanımına dair kapsamlı bir rapor sundu. Pestisit Atlası’nın Türkiye ayağını hazırlayan Doktor Bülent Şık, 23 milyon çocuğun pestisit tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti. Raporda yer alan verilere göre, dünyada yılda 4 milyon ton pestisit kullanılıyor. AB tehlikeli pestisitlerin Avrupa’da kullanımını yasakladı ama bunların üretim ve ihracatını engellemedi. Pestisit zehirlenmesinde ağır seyreden vakalarda kalp, akciğer ya da böbrek gibi organların iflas etmesine de sıkça rastlanıyor. Pestisitler ayrıca karaciğer ve meme kanseri, tip 2 diyabet ve astım, alerji, obezite ve hormon bozuklukları açısından artan risk oranlarıyla da ilişkili. Türkiye’de en yoğun pestisit kullanımının Adana, Mersin, Manisa, Aydın, Bursa, İzmir ve Antalya’da olduğu tespit edildi.

Şirketler, dünyanın en yoksul ülkelerine sağlıksız ürün satarken, bizim gibi ‘gelişmekte olanların’ hükümetleri de uluslararası tekellerin gıda politikaları üzerinde etkili olmasına izin vermekle meşgul. Öğrencilere, okullarda bir öğün yemek verecek bütçeyi denkleştiremeyen iktidar, çocuklar için değil sağlıklı gıdayı, ekonomiyi yönetemeyişiyle, zehir taşıyan ucuz hazır gıdaları bile ulaşılmaz kıldı. Zehir de pahalı artık.


Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
340AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin